Korkusuz
Can Ataklı

Afgan akını Biden’in dayatması (!)

ANALİZ

Afgan akını Biden’in dayatması (!)


Ortalık Afgan mülteciden geçilmiyor.

İstanbul’da bir Afgan’a çarpmadan yürümek mümkün değil.

Doğudan batıya, kuzeyden güneye neredeyse her bölgede mutlaka Afgan mülteciler var.

Hepsi genç.

Tamamına yakını erkek.

Kadın ve çocuk çok az.

Peki kim bunlar ve neden Türkiye’deler?

CHP Genel Başkanı, salı günü bu konuda “biraz” bilgi verdi.

Söylediğine göre bu mülteci akını bizzat Amerika Başkanı’nın isteği ile oldu.

Konuyu birkaç gündür izliyordum.

Aslında her şey Amerikan belgelerinde çok açıkça görülüyor.

Haziran ayındaki “Erdoğan-Biden görüşmesinde, Amerika’nın bütün istekleri kabul edildi, Erdoğan ayakta kalabilmek için istenilen her şeyi yerine getirme sözü verdi” demiştim.

Genel hatlarıyla konuyu biliyoruz ama detay bilmiyoruz.

Çünkü ülkemiz için çok önemli olan bu görüşmenin tanığı yok.

Tercüman olarak toplantıya giren bir genç kız ise Türk mü yoksa Amerikan vatandaşı mı tam bilmiyoruz, ancak Dışişleri mensubu olmadığı için devletin en önemli sırrı onda duruyor, başka kimsenin bilgisi yok.

Amerika ne konuşulduğunu açıklamıyor, Erdoğan zaten açıklayamaz.

Ancak bu toplantıda istenilenler birer birer hayata geçtikçe biz de öğrenmeye başladık.

İşte Afgan akını bunlardan biri...

Kibarca Biden’in ricası diyorum ama işin aslı dayatma tabii ki.

Amerika şu ana kadar 2500 Afgan’ı Amerika’ya götürmüş.

Ancak Taliban hakimiyeti arttıkça zamanında Amerika’ya destek veren Afganlar arasında panik başlamış.

Biden de ilk çare olarak Afganistan’dan hızlı bir tahliye operasyonu yapmaya karar vermiş.

Tabii bu kadar çok insanın bir anda Amerika’ya gitmesi kolay değil.

Bunun üzerine Türkiye ara formül olarak bulunmuş.

Afganlar önce Türkiye’ye gelecek, buradan Amerika’ya gidecek.

Bu nedenle İran’la da bir anlaşma sağlanmış.

İran, Afganistan’dan çıkanları Türk sınırına kadar otobüslerle taşıyor, sonra gruplar yaya olarak Türkiye’ye giriyor.

“Kaçak” görünüyorlar ki, Erdoğan’ın Amerika’ya bu konuda söz verdiği anlaşılmasın.

Tıpkı daha önceki göçlerde olduğu gibi Türk kamuoyu durumu yadırgamasın diye.

Ancak görünen şu ki, bir hesap hatası yapılmış.

Şu an Türkiye’ye gelen Afgan sayısı Amerika’nın söz verdiği sayıdan çok daha fazla.

İşte kuşku ve kaygı uyandıran durum burada kendini gösteriyor.

Amerika’nın talimatı yerine getirilirken bir grup Afganlı savaşçı da Türkiye’ye mi sokuluyor?

Amerika alacaklarını aldıktan sonra kalanlar ne olacak?

İyi gözle bakarsak her zaman olduğu gibi saray bu gelenlere bakmak için para almıştır.

Ancak saray iktidarının henüz bilemeyeceğimiz bir hesabı olabilir tabii.

Bu da genç ve orduda çalışmış bazı Afganları, Türkiye’de kullanmak olabilir ki bunu düşünmek bile kâbus gibi geliyor insana.

SORDUM ÖĞRENDİM

Amerika, Afganistan’dan 50 bin kişiyi alacakmış


Türkiye’ye doluşan Afganların bir bölümü Amerika’ya gidecek.

Amerika’nın neden bunu yaptığını biraz araştırdım, işte aldığım bilgiler;

Amerika, Afganistan’dan çekilirken yıllardır kendisine yardım eden Afgan personeli Taliban’ın önüne atmamak için “Sizi Amerika’ya götüreceğiz” sözü vermiş.

Bunu başka ülkelerde de yapmışlardı.

Örneğin Körfez Savaşı’ndan sonra binlerce Kürt, Amerika’ya götürülmüştü.

Bunların çocukları şimdi başta Amerikan ordusu olmak üzere pek çok alanda Amerikan vatandaşı olarak hizmet veriyor.

Bu vatandaşlığa alma işlemi başkan kararıyla yapılamıyor, mutlaka kongre onayı gerek.

Şu ana kadar 2500 Afgan Amerika’ya gitmiş durumda.

Kongreden geçen sayı 20 bin, ancak Taliban’ın ülkede giderek hakim olması nedeniyle bu sayının 50 bine çıkarılması kararlaştırılmış.

Amerika kimleri alıyor?

Afganistan’daki Amerikan üslerinde tercümanlık yapanlar, mühendisler, usta işçiler, şoför, sekreter, doktor, hemşire, aşçı olarak çalışanlar, asker ve subaylar.

Kural; Afgan ordusundan kimseyi almamak, kabul edilen askerler sadece Amerikan üslerinde çalışmış olanlar.

Peki nasıl gidiyor bu tür ülkelerden kabul edilenler?

Gelenler bir ay karantinada kalıyorlar, her türlü mikroptan arındırılıyorlar.

Amerika, gelenleri aileleriyle almaya özen gösteriyor çünkü Amerikan topraklarında çoğalmalarını istiyorlar.

Bu aileler Amerikan üslerinin yakınlarındaki kasabalara yerleştiriliyor.

Çocukların eğitimleri Amerikan üslerinde Amerikalıların da gittiği okullarda sağlanıyor. Tabii önce İngilizce öğretiyorlar ve Amerikan toplumuna ayak uydurmaları için özel eğitimler veriliyor.

Bazılarını askeri eğitime alıyorlar, bazı becerikli olanları enstitülere tavsiye ediyorlar, daha iyi olanları da ciddi üniversitelerde burslu olarak okutuyorlar.

KOMİK

Dışişleri, Amerika’nın açıklamasını kabul etmeyecekmiş


Afganistan’dan gelenlerle ilgili Kemal Kılıçdaroğlu açıklamalar yapınca, Dışişleri de güya ayağa kalkmış.

Hemen Kılıçdaroğlu’nu yalanlamak için açıklama yapmışlar.

Açıklama çok komik.

Afganinstan’dan gelenle ilgili bilgileri sadece Kılıçdaroğlu vermedi, Amerikan açıklamaları da bu yönde.

Dışişlerimiz ise “bunu kabul edemezmiş”, öyle açıklama yapmışlar.

Dışişleri’ne göre Amerika bu açıklamayı kendilerine sormadan yapmış.

Buna kızmışlar. Yani bir anlamda “Milleti ne güzel kandırıyorduk, nereden çıktı bu açıklama” diyorlar.

Açıklamada, “Türkiye olarak ABD’nin sorumsuz ve ülkemize danışmadan aldığı kararı kabul etmiyoruz. ABD, eğer bu kişileri ülkesine almak istiyor ise doğrudan uçaklarla ülkesine nakletmesi mümkündür. Ülkemiz, hiçbir durumda üçüncü ülkelerin uluslararası sorumluluklarını devralmayacak, kanunlarımızın üçüncü ülkeler tarafından kendi amaçları için kötüye kullanılmasına izin vermeyecektir” deniyor.

Sanki Amerika’nın umurunda olur.

“İster kabul et, ister etme” der geçerler.

Zaten ayrıca kararı bizzat Cumhurbaşkanı vermiş Dışişleri’ne ne oluyor ki?

MERAK ETTİĞİM ŞEYLER

Soylu konuşuyor ama Afganlarla ilgili tek kelime bile etmiyor


Yangınlar nedeniyle çok konuşmuyor olsa da Afgan akını konusu Türkiye’nin en önemli sorunlarındandır, hatta ciddi bir ulusal güvenlik tehdididir.

Dikkat ediyor musunuz, günlerdir özellikle İçişleri’nden ve jandarmadan tek kelime açıklama gelmiyor.

Oysa neredeyse Türkiye’nin her yanına yayıldı Afganlar.

Bunlar nasıl girdi bilmiyoruz, çünkü sınırlar kevgire dönmüş durumda, kim kime dum duma.

Bu kişiler nerelere gittiler, nerede kalıyorlar, paraları var mı, bilmiyoruz.

Gelenlerin arasında koronalı veya başka bulaşıcı hastalığı olan var mı, bilmiyoruz?

On binlerce Afgan arasında korona testi yapmış olanlar kaç kişidir; bilmiyoruz?

Ben “bilmiyoruz” diye yazarken kendimizi kastetmiyorum, devletimin ilgili birimleri bilmiyor.

Sonuçta Amerika’nın talimatını yerine getiriyorlar, gerisine de karışmıyorlar.

Süleyman Soylu ise dün güya Kemal kılıçdaroğlu’na cevap yazdı.

Ama yukarıda sorduğum soruların hiçbirine cevap niteliğinde bir söz yok.

Soylu, dünyada göçmen konusunu en iyi yöneten ülke olduğumuzu söylüyor.

Rakamlar veriyor falan filan.

Bir de “yasa dışı göç” diye bir tanım kullanıyor.

Afgan konusuna hiç değinmediğine göre onların göçünü yasa dışı görmüyor.

Başımıza büyük bir iş gelecek ama hayırlısı artık.

ÇOK GÜLDÜM

Sanki kararı kendisi verecek de


Millet, orman yangınları nedeniyle çok öfkeli.

Hele tam yangınlar çıktığı sırada Orman Kanunu’nda değişiklik yapılması ve Erdoğan’a istediği orman alanını turizm amaçlı imara açma yetkisi verilmesi herkesi çıldırttı.

Yangınlar sürüyor ama genel kanı, “Yangınlar bitince buralara oteller yapılacak, daha uzaklarda olanlar içinse zaten maden ruhsatları verilmiş” şeklinde.

Vatandaş bu düşünce içindeyken çevreye bakan Murat Kurum, yanan bölgeler için imar yetkisinin verildiğini iddialarına ilişkin “Sit alanını, çevre koruma bölgesi ve orman alanını imara açmadığımız gibi bu yangından sonra da ne Antalya’da ne Muğla’da ne Marmaris’te ne de Bodrum’da imara açmayacağız” demiş.

Bu acılı günde insanı kahkahalarla güldürecek bir açıklamadır bu.

Hani yetki kendinde olsa belki inanırız ama bu kişinin kendi bakanlığından haberi var mı, bir kişiye bile sözünü geçirebiliyor mu acaba?

Ayrıca her yangından sonra bu açıklamalar yapılır ve iki yıl içinde o yanan yerlere hemen oteller kondurulur.

AKP, iktidarda olduğu sürece bunun olmamasının garantisi yok zaten.

BUNU YAZMAK GEREK

Kaçının söndüğü önemli de yananların durumu vahim


Saray medyasına dikkat ediyor musunuz?

Israrla yangınların büyük oranda söndürüldüğünü, bazı yerlerde ise devam ettiğini anlatmaya çalışıyorlar.

Gerçek bu değil tabii ve zaten saray medyası bile bu tür yatıştırma haberleri yayınlarken, diğer taraftan “Eyvah termik santral patlarsa ne olacak?” başlıklı haberler yapmak zorunda kalıyor.

Şunu söylemeliyim; Elbette devlet hiçbir şey yapmıyor, yangını seyrediyor, söndürmüyor” demek doğru değil. Ağır ihmali var, bunca yıldır hiçbir önlem almadığı ortaya çıktı, yangına ilk anda müdahale edemedi, iş bu hale geldikten sonra yapacağı çok fazla bir şey de yok. Bu nedenle yangınların doğal biçimde sona ermesi için dua etmekten başka bir şey yapamıyorlar.

Saray hükümeti RTÜK’ü de kullanarak medya üzerinde tam bir baskı ve sindirme operasyonu uyguluyor, medyanın yayınlaması için doğru ama hiçbir işe yaramayan sayısal bilgiler veriyorlar.

Örneğin; Tarım Bakanı önceki gün “Muğla’da 5 yangın devam ediyor. 38 ilde 163 yangın çıktı. 152 tanesi söndürüldü” dedi.

Doğru mu? Öyledir.

Ama bu, yangınların bütün şiddetiyle devam etmediği ve pek çok kenti tehdit etmediği anlamına gelmiyor.

Olanı saklayıp bitmişi anlatarak kendilerini kurtaracaklarını sanıyorlar...

Durum budur.