“23 centlik asker!”
Bayar-Menderes hükümeti daha iktidara gelir gelmez başlamıştı“Küçük Amerika olacağız” sloganlarına; en büyük hedefleri ise NATO’ya üye olmaktı! Bu uğurda TBMM’yi toplamayı bile gereksiz görerek, büyük şovlar eşliğinde ABD ile birlikte Çin’e karşı savaşması için asker bile göndermeyi bile göze aldı bu hükümet!
En büyük zaiyatı Kunuri Savaşı sırasında ABD birliklerinin çekilmesini sağlamak adına veren Türk Tugayı, 3 yıl süren ABD-Çin Savaşı’nda 741 şehit, 2 bin 147 yaralı, 175 kayıp ve 234 esir verdi... Savaş sırasında Dulles, “Müttefik güçler en ucuz askeri Türkiye’den temin ediyor. Bir Türk askeri 23 cente mal oluyor?”demişti... İlerleyen yıllarda fiyatımız artarken değerimiz ucuzadı; Kore savaşında altı kat ucuza gelirken, mesela Irak Savaşında değerimiz “15 kat ucuz” seviyesine düşmüştü!
Büyük şair Nazım Hikmet 1953 yılında ABD Savunma Bakanı John Dulles’e hitaben, hüzün ve öfkenin birbirine karıştığı bir şiir yazdı. Bakın yürek yakan şiirinde nasıl sesleniyordu “ucuz asker” bulmanın keyfini çıkaran Amerikalıya:
Mister Dallas,
sizden saklamak olmaz,
hayat pahalı biraz bizim memlekette.
Mesela iki yüz gram et alabilirsiniz,
koyun eti,
Ankara’da 23 sente,
yahut bir kilodan biraz fazla mercimek,
elli santim kefen bezi yahut,
yahut da bir aylığına
yirmi yaşlarında bir tane insan
erkek,
ağzı burnu, eli ayağı yerinde,
üniforması, otomatiği üzerinde,
yani öldürmeye, öldürülmeye hazır;
belki tavşan gibi korkak,
belki toprak gibi akıllı,
belki gençlik gibi cesur,
belki su gibi kurnaz,
(her kaba uymak meselesi)
belki ömründe ilk defa denizi görecek,
belki ava meraklı, belki sevdalıdır.
Yahut da aynı hesapla Mister Dallas,
(tanesi 23 sentten yani)
satarlar size bu askerlerin otuzbeşini birden
İstanbul’da bir tek odanın aylık kirasına,
seksen beş onda altısını yahut,
bir çift ıskarpin parasına.
Yalnız bir mesele var Mister dallas,
herhalde bunu sizden gizlediler.
Size yirmi üç sente sattıkları asker,
mevcuttu üniformanızı giymeden önce de,
mevcuttu otomatiksiz filan,
mevcuttu sadece insan olarak,
mevcuttu,
tuhafınıza gidicik,
mevcuttu
hem de çoktan mı çoktan
daha sizin devletin adı bile konmadan.
Mevcuttu, işiyle gücüyle uğraşıyordu,
mesela Mister Dallas,
yeller eserken yerinde sizin New York’un,
kurşun kubbeler kurdu o,
gökkubbe gibi yüksek,
haşmetli, derin.
Elinde Bursa bahçeleri gibi nakışlandı ipek.
Halı dokur gibi yonttu mermeri
ve nehirlerin bir kıyısından öbür kıyısına
ebem kuşağı gibi attı kırk gözlü köprüleri.
Dahası var Dallas,
sizin dilde anlamı pek de belli değilken henüz
zulüm gibi,
hürriyet gibi,
kardeşlik gibi sözlerin,
dövüştü zulme karşı o,
ve istiklal ve hürriyet uğruna
ve milletleri kardeş sofrasına davet ederek
ve yarin yanağından gayri her yerde,
her şeyde,
hep beraber
diyebilmek için,
yürüdü peşince Bedrettin’in;
O, tornacı Hasan, köylü Memet, öğretmen Ali’dir,
Kaya gibi yumruğunun son ustalığı,
922 yılı 9 Eylül’üdür.
Dedim ya, Mister Dallas,
Herhalde bütün bunları sizden gizlediler.
Ucuzdur vardır illeti.
Hani şaşmayın,
yarın çok pahalıya mal olursa size
bu 23 sentlik asker,
yani benim fakir, cesur, çalışkan milletim,
her millet gibi büyük Türk milleti.
Yeni değerimiz ne kadardır acep!..
Bugüne gelirsek... ABD, Mayıs ayında Afganistan’dan çekilme açıklamasını yapmıştı. Başkan Biden “Eylül ayına dek tamamen çıkmış olacağız” dedi bile... Dün, Almanya Afganistan’dan geri çekilişin tamamlandığını açıkladı; keza diğer ufak tefek katkıda bulunanlar da çoktan çekip gittiler!
Ya biz? Türkiye ne yaptı? Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı ağzından Biden görüşmesinde Kabil Havaalanı’nı korumaya bizzat talip oldu! E, kolay değil tabii, aylardır ABD Başkanı’ndan bir güler yüz görmemiş, bir telefona bile hasret kalmış, o telefonu aldığında da Biden, “Ermeni soykırımı” diyeceğini söylemişti! Şimdi, ABD’nin gözüne girmek, iltifatlarına mazhar olmak için Mehmetçik tek başına ateş hattını bekleyecek! Benim de çok merak ettiğim bir şey var bu arada:
-Mehmetçiğin değeri son olarak bir ABD askerine oranla 15 kat ucuzdu; yeni değeri ne kadar olmuştur acaba?!.
