Korkusuz
Ümit Zileli

1983’de oluyor da 2023’de niçin olamıyor?

1983 yılıydı...

12 Eylül Karşı Devrimi sonrası ilk demokratik seçimler için geri sayıma geçilmişti.

Demokratik” sıfatı lafın gelişiydi tabii...

Cumhuriyet Halk Partisi, Adalet Partisi, Milli Selamet Partisi, Milliyetçi Hareket Partisi gibi kapatılan tüm partilerin liderleri yasaklı konumdaydı!

Yeni kurulan partilerden Erdal İnönü liderliğindeki Sosyal Demokrat Halkçı Parti, Adalet Partisi’nin devamı olarak gösterilen Yıldırım Avcı Liderliğindeki Doğruyol Partisi de Askeri Cunta kararı ile seçimlere giremedi!

Seçimlerden sonra DYP kongresini yapacak ve Hüsamettin Cindoruk genel başkan koltuğuna oturacaktı...

Seçimlere yalnızca Turgut Özal’ın kurduğu Anavatan Partisi, Necdet Calp’in liderliğindeki Halkçı Parti ve emekli general Turgut Sunalp’in kurduğu Milliyetçi Demokrasi Partisi katılabildi...

Seçim çalışmaları tüm hızıyla ve heyecanıyla sürerken 30 Ekim 1983’te Erzurum’da büyük, yıkıcı bir deprem gerçekleşti.

Genel seçimlere yalnızca bir hafta kalmıştı. Ben, gazetem adına Anavatan Partisi’ni takip ediyordum, Turgut Özal hemen deprem bölgesine gitme kararı aldı, Özal’ı izleyen gazeteciler olarak biz de peşine takıldık tabii...

Ağır kış koşullarında Erzurum’a ulaştığımızda yaşadığımız şoku unutamam.

Yüzlerce ev, apartman yıkılmış, binlerce kişi hayatını kaybetmişti; arama kurtarma çalışmaları zorlukla yürütülüyordu.

O günü Erzurum’da geçirdikten sonra, seçim gezisini sürdürmek için Ağrı’ya doğru yola çıktık.

Çünkü başta Askeri Cunta olmak üzere hiçkimsenin aklına “seçimler ertelensin” diye bir şey gelmemiş hatta düşünülmemişti bile...

Anayasanın hükmü çok açıktı çünkü:

-Savaş hali dışında seçimler iptal edilemez, ertelenemezdi!

Yüksek Seçim Kurulu da aynı düşüncedeydi.

Bir hafta sonra seçimler gerçekleşti ve askeri cuntanın partisi MDP üçüncü olabildi, diğer bir deyişle sonuncu oldu!

Anavatan Partisi ise yüzde 45 oyla birinci parti olarak iktidara geldi...

Anayasa hükmü geçersiz de biz mi bilmiyoruz!


Günümüze geldiğimizde, on yıllar sonra bugün tuhaf haller içindeyiz!

Daha depremin hemen ardından belirli odaklardan “seçim ertelenmesi gerek”, “bu halde seçim yapılamaz” kampanyasının düğmesine basılıverdi...

AKP’nin kurucu üyesi Bülent Arınç ortaya atılıp “seçimin ertelenmesinin” zaruri olduğuna işaret etti.

Tabii, tartışmalar da aldı başını yürüdü!

Hukuk bilgisi olan uzmanların ezici çoğunluğu, anayasa profesörleri, eski adalet bakanları anayasanın konuyla ilgili hükmünü gösterip “imkansız” demelerine karşın iktidar partisi bu fikirden vazgeçmedi...

Tarihçi Sinan Meydan ise bakın “ertelensin” diye yırtınanlara nasıl karşılık verdi:

-Büyük bölümü işgal altında bulunan bu ülkede 1919 yılında Osmanlı Mebusan Meclisi ve 1920’de de Türkiye Büyük Millet Meclisi seçim yaptı. İşgal Türkiye için olabilecek ve bütün ülkeyi kapsayan büyük bir felaket olduğu halde iki Mecliste de seçim yapıldı, üstelik yerleşik bir demokrasi geleneği olmadığı halde!

Bugün “seçim ertelensin” diyenler biraz olsun kendine gelir utanır mı bilemem!

Seçim hesapları cingözlüğü!


Gerçi AKP içinde de iki farklı görüş ortaya çıktı...

Bunlardan ilki seçimlerin daha önce açıklanan 18 Haziran tarihine çekilmesi.

Bu düşüncede olanlar, seçimlere 4 ay gibi bir süre bulunduğunu, bu süre içinde yaraların sarılabileceğini hesaplıyor.

Bir yıl gibi bir süreye çekilmesi halinde “seçimlerin kaybedilebileceğinden” endişe ediyor!

AKP içinde bir kesim ise Cumhurbaşkanı’nın “bir yıl içinde konutların inşasını gerçekleştireceğiz” sözlerini öne sürerek seçimlerin bir yıl ertelenmesinin kazanmak için şart olduğu görüşünü savunuyor.

Bu ne demek peki?

Çok basit; AKP 20 küsur yıllık hükümranlığının çatır çatır çökmekte olduğunu görüyor ve anayasayı hiçe saymak pahasına can havliyle bu durumdan kurtulmaya çalışıyor demek!

Kulislerde, iktidar partisinin planı ise şöyle anlatılıyor:

-Önce seçim kararı alınacak. Diyelim ki 18 Haziran... Devreye Yüksek Seçim Kurulu sokulacak, o da “bu depremin büyük yıkımı oldu ve çok fazla insan yer değiştirdi. Bu sürede yetiştiremem” diyecek, 1 yıllık erteleme kararı anayasaya rağmen bir şekilde alınacak ve genel seçim ile yerel seçim aynı tarihte yapılacak!

Nasıl, “ballı badem” gibi görünüyor değil mi?

Ancak ortada bir Meclis ve anayasa var. Muhalefete büyük iş düşüyor; ana muhalefet partisi CHP açıkça “sana verilecek 1 günümüz bile yok” diye resti çekti bile.

Diğer muhalefet partileri de açıkça karşı çıktılar zaten...

Ne gerekiyorsa sonuna kadar gidilmeli, bu millet, bu ülkeyi yangın yerine çeviren bu iktidardan mutlaka kurtarılmalı.

Yoksa vebali onların omuzlarına yüklenir...

1983’te seçime bir hafta kala yaşanan büyük depreme rağmen seçimler yapılmıştı.

Şimdi, zamanında yapılacak seçimlere yaklaşık 4 ay var.

YSK’ın önünde gerekli zaman fazlasıyla var...

-Tarihe nasıl geçecekler göreceğiz!