Suriye’nin kuzeyinde, ikinci kez 11 Haziran’da yapılacak olan seçimlerin ertelendiği açıklandı.

Abdülkadir Selvi gibi AKP’ye yakın gazeteciler seçimi, Türkiye erteletti diye yazdılar.

AKP’nin milli duruş sergilediğini; Esad, Rusya ve İran’ın ise sesi çıkmadı diye de eklediler.

AKP medyasının verdiği şu algıya bakın!

Esad, Rusya ve İran PYD ile işbirliği yapıyor desenize!

Oysaki AKP medyası KCK’nin başında Öcalan’ın olduğunu ve PYD’nin de KCK’nin Suriye kolu olduğunu bilmemesi mümkün müdür?

Mümkün değildir.

BM’nin 2254 sayılı Suriye kararında, Esad’ın katılmayacağı bir seçim yapılması yazmıyor mu?

Esad canını kurtarmayı garantileyememiş iken nasıl sesi çıksın!

Üstelik parçalanmış Suriye’nin anayasası, Astana’da AKP’nin kontrolünde yazılıyorken.

AKP Suriye’nin toprak bütünlüğünü savunuyor olsaydı; Gaziantep Üniversitesi, Suriye’nin kuzeyine fakülteler ve yüksekokullar açar mıydı?

ABD’nin verdiği dolarlar ile eğitip donattığımız ÖSO/SMO bayrağı ile şanlı bayrağımız; açılan hastane, okul, karakol ve organize sanayi kurumlarında yan yana dalgalanır mıydı?

Sayın Selvi KCK’nin “Suriye Demokratik Cumhuriyeti” söylemine takılmış.

ABD ve AKP’nin de desteklediği ve Suriye Arap Cumhuriyeti’ni tanımayan “(SGH)Suriye Geçici Hükümeti’ni” kuran “Suriye Muhalif ve Devrimci Güçler Ulusal Koalisyonu’nun resmi açıklamalarına baksın.

Suriye Geçici Hükümeti de “Demokratik Suriye” diyor!

Gerçeğe dönelim.

AKP’nin terörle mücadele ettiği ve Suriye’nin toprak bütünlüğünü savunduğu iddiasına muhalefet ikna edilmeye çalışılıyor.

Türkiye İttifakı’nı oluşturan siyasi yapıların AKP’nin dış politikasına hayır dediği anda terör ile işbirliği yapmak ile suçlanacağını herkes biliyor.

Ancak başta CHP olmak üzere tüm muhalefet, Suriye’nin parçalanmasında AKP-BOP ilişkisini anlatabilirler ise millet gerçeği görür.

Yoksa muhalefet yok olur ve AKP kendi yarattığı sözde muhalefet ile yoluna devam eder.

11 Haziran’da eğer Erdoğan CHP Genel Merkezi’ne gider ise gündeminde Suriye ve yeni anayasa olacaktır.

Erdoğan, ABD’nin çıkarlarını gözetirken inanıyorum ki Özel, Türkiye’nin çıkarlarını gözetecektir.

Tıpkı 1 Mart ve Suriye tezkerelerinde olduğu gibi!