Bİ SORALIM BAKALIM

10 yıl sonra mı aklınıza geldi?

Haber merkezleri dün sabah şok bir haberle güne başladı.

İstanbul Esenyurt’un CHP’li Belediye Başkanı Ahmet Özer gözaltına alındı.

Başkanın makamının kapısı kırılarak içeri girildi.

Evine dalan polisler köşe bucak aradılar her yeri.

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’ndan yapılan açıklamada, Ahmet Özer’in PKK’nın dağ kadrosu ile telefon görüşmeleri yaptığı, örgütün mensuplarıyla sürekli temas halinde olduğu bildirildi.

Ancak garip olan şu;

Ahmet Özer dağ kadrosunda olduğu ileri sürülen ve “en çok aranan teröristler” listesinin başında kırmızı bültenle aranan Remzi Kartal’la defalarca telefonda konuşmuş.

Ne zamandan beri?

Tam 10 yıldan beri.

Savcılık açıklamasından anladığımız kadarıyla Ahmet Özer’in Remzi Kartal’la yaptığı görüşmeler 10 yıldır izleniyor ve dinleniyormuş.

İyi de bir kişi kırmızı bültenle aranan bir kişiyle tam 10 yıldır görüşme halindeyse neden bugüne kadar beklenmiş?

Bu görüşmelerde neler konuşulmuş?

Türkiye aleyhine olan ve suç unsuru taşıyan noktalar varsa, ki teröristle temas içinde olmak bile başlı başına bir suç, neden hiçbir işlem yapılmamış.

En azından bu kişi belediye başkanlığı için aday gösterildiğinde bu bağlantı neden açıklanmamış, neden bir önlem alınmamış da bugün beklenmiş?

Üstelik bu gözaltı ve baskınlar tam da iktidarın terör örgütünün en tepedeki ismiyle masaya oturulmasına karar verildiği günlere denk getirildi.

İktidarın ortağı MHP Genel Başkanı, terör örgütü liderine açık çağrı yaptığı bir sırada olması da çok ironik bir durum.

İşin arkasında gerçekten Ahmet Özer’in Kandil teröristlerinden biriyle görüşmüş olması mı var yoksa Esenyurt Belediye Başkanı’nın ilçesindeki yolsuzlukların ve eski başkanın kirli çamaşırlarını oraya dökmesinin mi?

İktidar sanıyorum fırsattan istifade yoğun yolsuzluk olaylarının ortaya çıkmasını perdelemek için yine yargıyı devreye soktu.

Tam böyle bir operasyon yapılırken Erdoğan ise partisinin meclis toplantısında “adaletli olmayan yargıyı asla kabul edemeyeceklerini, muhalefetin de bunu anlaması gerektiğini” anlatıyordu adeta alay edercesine.

Nasıl bir ülke olduk böyle?

KAFAMI BOZAN ŞEYLER

Çocuklara Cumhuriyet Bayramı’nda Erdoğan posteri taşıtmak da nedir?

Yer Muğla Ortaca.

29 Ekim coşkusu içindeki çocuklar geçit resmi törenine katılıyor.

Ellerinde kocaman bir Tayyip Erdoğan posteri var.

Olacak şey değil.

Kaymakamlığın düzenlediği bu törende Atatürk posterini bırakın yakalarda fotoğraf bile yok.

Soruyorsun, diyorlar ki “Erdoğan cumhurbaşkanı değil mi, ne var bunda?”

Olur mu öyle şey.

Cumhuriyet’in tek sembol ismi vardır, o da Atatürk’tür.

Bugüne kadar kurucu Atatürk dahil 10 kişi cumhurbaşkanı oldu.

Erdoğan hariç hiçbir Cumhurbaşkanının döneminde resmi geçit törenlerinde bir cumhurbaşkanının posteri taşınmadı.

Ama işte Anadolu’nun bir yerinde, çıkıyor bir kaymakam çocukların eline Erdoğan posteri verdiriyor.

Aklınca Erdoğan ile Atatürk’ü eş tutmaya çalışıyor.

Yalakalık mı, densizlik mi, cehalet mi adını siz koyun artık.

BUNU YAZMAK GEREK

Türk kadını seçme seçilme hakkı kazandığında İngiliz kadınlar kıskanmıştı

Büyük önder Atatürk’ün kurduğu cumhuriyetin 101’inci yılını coşkuyla kutladık.

Köşe yazılarımda, Youtube ve Flashhaber’deki konuşmalarımda cumhuriyetin kuruluş ilkelerini ve devrimlerini anlatmaya çalıştım.

Dün gördüğüm bir fotoğraf ise Atatürk’ün kadına verdiği değerin ne kadar önemli olduğunu hatırlattı bana.

Yıl 1930.

İngiltere’de kadınlar “seçme, seçilme ve çalışma haklarını kazanmak” için bir protesto yürüyüşü düzenlemişler.

Ellerindeki pankartlardan biri çok ilginç.

Diyor ki bu pankartta “Biz Türk kadınlarından daha mı değersiziz?”

Neden yazmışlar bunu?

Çünkü cumhuriyet devrimleri yapan Atatürk kadına seçme ve seçilme hakkını vermiş o tarihte.

İngiliz kadınlar ise hala hak mücadelesi veriyor.

Türkiye Cumhuriyeti’ni ve Türk kadınını kıskanıyorlar.

OKURDAN MESAJ

Beşiktaş teknik direktörünün anlamlı cumhuriyet mesajı

Ben dikkat etmemiştim, bir okurumun mesajı üzerine haberim oldu ve ben de çok duygulandım.

Konu Beşiktaş teknik direktörünün “yenildikleri” maçtan sonra cumhuriyetimiz için söyledikleri.

Okurumun mesajını okuyalım;

Can Bey, merhabalar.

Bugünkü köşenizdeki ‘Anla artık, olmasaydı yoktun’ bölümü, Cumhuriyete, kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’e ve inşa ettiği rejimin temsil ettiği değerlere vefasızlık ötesi bir düşmanlık besleyen malum zevata ilişkin yazdıklarınızı okurken, hem de bir yabancının, dün gece çok samimi bir şekilde sergilediği ‘vefalı davranışı’ sizinle paylaşmaya karar verdim.

Galatasaray maçı sonrası yayıncı kuruluşa röportaj veren Beşiktaş Teknik Direktörü Giovanni Van Bronckhorst, verdiği cevaplar bitince o bölümden ayrıldı.

Fakat birden geri döndü.

Muhtemelen pek çok insan, ‘Bronckhorst, maça dair ekleme yapacaktır’ diye düşünürken Giovanni Hoca, “Hayattan futboldan da değerli şeyler var. Yarın ülkeniz için önemli bir gün. Türk ulusunun bu özel gününü ben de kutlamak istedim” minvalinde cümleler sarf etti.

Büyük bir içtenlikle edilen o cümleleri dinlerken gözlerim doldu birden.

Ve o an, Beşiktaş’ın aldığı yenilgiyi de unuttum.

Hem Cumhuriyetin önemini hatırlatan Giovanni Hoca ile gurur duydum, hem de içimizdeki İrlandalıların vefasızlığına inat, “Yaşasın Cumhuriyet!” diye mırıldandım kendi kendime.

Cumhuriyeti bizlere miras olarak bırakanlara minnet, sevgi ve saygıyla...

BUNU YAZMAK GEREK

Erdoğan yine yuvarlak konuştu

AKP Genel Başkanı Erdoğan’ın dünkü Meclis konuşması yandaş medyada merakla bekleniyordu.

Bahçeli’nin “Apo’ya uzattığı eli” konuşacağını tahmin ediyordu yandaş yazarlar.

Erdoğan konuştu, Bahçeli’ye “taşın altına bütün yüreğini koyduğu” için teşekkür etti.

Sonra Kürtlere seslendi.

“Gelin birlik olalım, terörü bitirelim, ülkeyi huzura kavuşturalım” dedi.

Hepsi bu.

Yani yine dağ fare doğurdu.

Madem Bahçeli çok önemli bir çıkış yaptı, bunun gereği nasıl getirilecek açıklamalıydı.

Maddeler halinde bu sorunun çözümünü ortaya koymalı ve çağrıyı ondan sonra yapmalıydı.

Ama yuvarlak laflarla durumu geçiştirdi.

Artık hedef çok belli.

DEM Parti’nin de desteğini alarak yeni bir anayasa hazırlamak ve bu anayasa sayesinde dilediği kadar ülkenin tek hakimi olarak kalabilmek.

Gerisi boş gördüğüm kadarıyla.

ŞAŞIRDIM

Şu Avustralya’ya bak, neyle meşgul

Avusturya medyasında gördüğüm bir haberi şaşkınlık ve tebessümle okudum.

Habere göre Avustralya siyasi bir skandalla çalkalanıyormuş.

Çünkü Avustralya Başbakanı Anthony Albanese, ulusal havayolu şirketi Qantas’ın eski CEO’sundan doğrudan ücretsiz kişisel uçuş yükseltmesi istemekle suçlanıyormuş.

Avustralyalı gazeteci Joe Aston tarafından kaleme alınan yeni bir kitapta, Albanese’nin eski CEO Alan Joyce’u birkaç kez aradığı ve 2009-2019 yılları arasında 22 uçuşta sınıf yükseltme aldığı iddia ediliyor.

Avustralya kamuoyu bu durumu “Kabul edilemez. Korkunç. Bugüne kadar ülkemizde böyle bir skandala şahit olmadık” diye yorumluyormuş.

Adam ne yapmış?

Bir başbakan olarak özel uçak kullanmak yerine kendi milli havayolunu tercih etmiş, ekonomi sınıfı bilet almış ama şirket CEO’su başbakanı bir ücret talep etmeden businessclas’ta uçurmuş.

Avustralyalıların derdine bakın.

Türkiye’de neyse ki böyle skandallar yaşanmıyor.

Çok şükür bizimkiler milli havayolunda sınıf atlatma yapmıyor bir yere beş özel uçakla gidiyor ki dedikodu çıkmasın diye.