Demokrasisi gelişmiş ülkelerde yaşamak huzurevinde yaşamak gibidir.
Zaman durur oralarda...
Kimse devlet işleriyle, siyasetle ilgilenmez.
Zaten devlet de varlığını belli etmez...
Çünkü onlar, “En iyi devlet, görünmeyen devlet”tir ilkesini benimsemiştir.
Sistem oturmuştur.
Ne kimse, kimseyi vatan hainliğiyle suçlar, ne de siyasetçiler, gazeteciler, hukukçular, aydınlar, öğrenciler tutuklanır...
Televizyonlarda öyle her gece saatlerce süren siyasi tartışma programları da olmaz.
Tartışılacak bir şey yoktur çünkü...
★★★
İktidardakiler lüks içinde yaşamaz, saraylarda oturmaz, işlerine bisikletle gider gelir, seyahatlerini tarifeli uçakla yapar. Makamlarında yedikleri yemeklerin parasını bile kendileri öder.
İtibarı, şatafatta aramaz, o ülkelerdeki siyasetçiler...
Sokaklar herkese açıktır. Herhangi bir konuda gösteri ya da eylem yapmak için izin almanız gerekmez...
Siz yakıp yıkmaya başlamadıkça, polis harekete geçmez.
İçinizden gelirse başbakanın kafasına yumurta ya da domates bile atabilirsiniz; bu bile suç sayılmaz!
★★★
Ekonomi otomatiğe bağlanmış gibidir.
Bir markete gittiğinizde fiyatlar on yıl önce neyse, şimdi de ya aynıdır ya da en fazla küçük bir miktar artmıştır.
Enflasyon diye bir dert yoktur o ülkelerde, fakirlik yoktur. Olan fakirlere de devlet kucak açar. Aç, susuz, barınaksız hatta parasız bırakmaz.
Oralarda da deprem olur ama binalar ciddi denetimlerden sonra yapıldıkları için bizdeki gibi 50 bin kişi birden ölmez.
Kazalar olur, yangınlar olur...
Ama sorumlular kendiliğinden ortaya çıkar ve suçu üstlenir. Başkalarına atmaz!
★★★
Dedim ya; zaman durur o ülkelerde...
Bir cadde ya da sokak, elli yıl önce nasılsa bugün de aynıdır. Bir tek ağaçların boyu uzar ya da kısalır.
Bir de yaprakları dökülür.
İnsanlar ilk aşklarını da yaşlılıklarını da aynı parktaki aynı banka oturarak yaşar.
Kendi çocukluklarında oynadıkları parklarda, torunlarının oynamasını izler mutluluk içinde.
Günler, aylar, yıllar, on yıllar geçip gider; çok az şey değişir o memleketlerde...
Bir başbakan gider, diğeri gelir... Farkında bile olmaz kimse.
Toplumsal tansiyon hiç yükselmez.
★★★
Demokrasisi gelişmemiş, hukuku oturmamış az gelişmiş ülkelerde ise hayat bir savaş meydanıdır...
Her gün yeni bir skandala, yeni bir felakete, yeni bir istismara tanıklık edersiniz.
Örneğin gelişmiş ülkelerdeki insanlar 40 yıl önce vahşice işlenen bir cinayeti bile unutamazken, siz daha üç beş ay önce katledilen Narin’i hatırlamakta zorluk çekersiniz.
Çünkü her gün, bir öncekinden daha ağır yüklerle gelir bizim gibi ülkelere.
Tansiyon hep çok yüksektir.
★★★
Televizyonlarda her gün avaz avaz bağıran insanlar görürsünüz.
“Şerefsiz”ler, “Hain”ler, “Namussuz”lar havada uçuşur.
Çocuklar, pazar yerinde başka çocuklar tarafından öldürülür; yetmez, mezarları bile tahrip edilir... Kimsenin umurunda olmaz!
Çünkü uğraşacak daha büyük bir dert kapıda beklemektedir.
Ve bu yoğunluğun makinisti, bizzat ülkeyi yönetenlerdir.
Çünkü tansiyon ne kadar yüksekse... İnsanlar kendi yoksulluklarının, açlıklarının, özgürlüklerinin, güvenliklerinin derdine ne kadar düşürülürse, iktidar sahipleri o kadar süre kazanır...
★★★
Bu yüzden, gelişmiş ülkelerde 50 yıl sonra bile hayat değişmez ama bizde bir hafta televizyonu kapatıp gazete okumazsanız, nelerle karşılaşacağınızı tahmin bile edemezsiniz.
Bu yüksek tansiyondan kurtuluşun tek ilacı, insanlara yaşadıkları şeyin “normal olmadığını, bunun bir hastalık olduğunu” anlatmak ve kabul ettirmektir.
Yoksa sonuç, hüsrandır!
Amaç neydi?
Timur’la Murat, önceki sabah yaka paça evlerinden alınıp emniyete götürüldüler. Akşam ise çıkarıldıkları mahkeme tarafından adli kontrol şartıyla serbest bırakıldılar.
Yani onların gözaltısı, diğer gözaltılar gibi üç gün sürmedi.
Çünkü ortada zaten gözaltına alınmalarını gerektirecek vahim bir durum da yoktu.
Peki; o zaman neden sabahın köründe evlerinden yaka paça götürüldüler?
İnsanın aklına gelen tek yanıt var:
Eğer ifade vermeye çağrılsalardı, telefonlarına ve bilgisayarlarına el konulamayacaktı.
Gözaltı uygulaması sayesinde polis her iki gazetecinin de telefonlarına ve bilgisayarlarına el koydu.
Büyük bir olasılıkla da kopyaladı.
Kimlerle iletişim halinde olduklarını saptadı.
★★★
Hukuk devletlerinde delilden suça gidilir...
Görünen o ki bizde artık önce bir şekilde suçlu yaratılıp sonra delil aranıyor...
Ülke gerçekten mayınlı araziye dönüştü.
Lütfen herkes dikkatli olsun!
GÜNÜN SORUSU
Volkan Konak’ın sahnede hayatını kaybetmesinin ardından “Geberdi” diye mesaj paylaşan Çatalca Müftüsü Ahmet Mehmetalioğlu’nun sosyal medyada “sex!!s” isimli bir topluluğa ve borsayla ilgili bir gruba üye olduğu ortaya çıkmış... Sorum kendisine:
Aleme talkını verirken salkımı yutmak nasıl bir duygu?