YSK’nın en önemli iki günü
Cumhurbaşkanlığı adaylığı için süre doldu ve gerek grubu bulunan partiler gerekse imza toplayarak aday olanların tüm belgeleri YSK’ya teslim edildi.
YSK’dan yapılan açıklamada aday başvurusu için gerekli koşulları tamamlayanların isimleri açıklandı.
Erdoğan’ın adının da “koşulları yerine getirmiş” adaylar arasında sayılması birçok kişinin zihninde “Demek YSK, Anayasa’yı çiğnemeyi göze aldı” kuşkusu oluşturdu.
Oysa bu gerçek değil.
YSK yapılan başvuruların geçerliliği konusunda bir karar verdi.
Şimdi adaylar askıda, sıra itirazlara geldi.
Bugün ve yarın yapılacak itirazlar sonucu çarşamba günü kesin aday listesi açıklanacak.
Böylelikle YSK’nın büyük sınavı da başlamış olacak.
Ancak YSK’nın önünde yasal/anayasal açıdan sadece Erdoğan’ın adaylığı yok.
Şimdi gelin YSK’nın önündeki üç büyük hukuki soruna göz atalım;
ERDOĞAN’IN ADAYLIĞI
AKP Genel Başkanı Erdoğan, önce 2014’te sonra da 2018’de cumhurbaşkanı seçildi.
Anayasa’nın 101’inci maddesi çok açık, buna göre bir kişi en fazla iki kez cumhurbaşkanı seçilebilir.
Erdoğan’ın adaylığı kabul edilirse bu üçüncü kez olacak ki bu açıkça anayasa ihlalidir.
Kimi AKP sözcüleri 2018’deki seçimin aynı zamanda rejim değişikliği olduğunu bu nedenle Erdoğan’ın 2018’de ilk kez seçildiğini 2023 seçiminde ise ikinci kez aday olacağını söylüyor.
Düz mantıkla doğru gibi görünse de yapılan iki cumhurbaşkanlığı seçiminde aynı Anayasa maddesi geçerliydi. Yani 101’inci maddenin ilgili fıkrasında bir değişiklik olmadı.
SEÇİM YENİLENMESİ
AKP Genel Başkanı, 10 Mart günü tek cümleden oluşan bir cumhurbaşkanlığı kararı yayınladı.
Bu kararda “Cumhurbaşkanına verilen yetki ile seçimlerin yenilenmesine karar verilmiştir” yazıyor.
Burada iki önemli sorun var.
Seçim kararı hiçbir gerekçe gösterilmeden adeta keyfi biçimde alınıyor. Seçimin “yenilenmesi” hangi gerekçeye dayanıyor? Bundan hiç söz edilmiyor. O halde seçim kararı ne yasalara ne de Anayasa’ya uymamaktadır.
Yenilenme tanımı ile ne kastedilmektedir. Normal seçim gününden sadece bir ay önceye çekilen seçim için yenilenme tanımı nasıl kullanılır? Yenilenme bir seçimin yeni baştan yapılmasıdır. 2015’te ilk kez seçim yenilenmesi yapıldı. Bu seçimde adaylar değişmedi, sadece istifa edenlerin yerine kaydırmalar yapıldı. Eğer bu seçim yenilenmesi ise 2018’in yenilenmesidir ve aynı adaylarla seçime gidilmesi gerekir.
BAKANLARIN ADAYLIĞI
İlk kez 2018 seçimlerinde uygulanan yöntemle Bakanlar Kurulu; Meclis’ten değil, tamamı Meclis dışından yapılan atamalarla oluştu. Bu durumda bakanlar siyasi bir kimliğe sahip değildirler. Sadece seçilen bir kişinin atama yoluyla görevlendirdiği kişilerdir. O halde Erdoğan’ın kabinesindeki isimler kamu görevlisi statüsündedir. Milletvekili adayı olmak için kamu görevlilerinin belli bir süre istifa etmeleri gerekir. Oysa bakanlar belirlenen gün geçtiği halde istifa etmemişlerdir. Aday olmaları mümkün değildir.
Sonuç olarak Yüksek Seçim Kurulu belki kendi tarihinin en önemli açmazı ile karşı karşıyadır.
Alacakları kararlar, ülkenin geleceğini belirleyecektir.
Tabii kendi geleceklerini de.
DİKKATİMİ ÇEKEN ŞEYLER
11 araştırma şirketinin mart ayı sonuçları
Seçim yaklaştıkça araştırma şirketlerinin yaptığı kamuoyu yoklamaları da hızlanıyor.
Deprem günlerinde biraz ara verilen araştırmalar son 10 gündür tekrar başladı.
11 araştırma şirketi değişik yöntemlerle ve değişik bölgelerde geneli kapsayan araştırmalar yaptılar.
Bunların hepsinin ortak noktasına göre Erdoğan, aday olması halinde yüzde 50’yi bulamıyor.
Buna karşı Millet İttifakı’nın ortak adayı Kemal Kılıçdaroğlu büyük olasılıkla ilk turda yüzde 50’yi geçerek seçimi kazanıyor.
Bu tabloda, 11 araştırma şirketinin yaptığı kamuoyu yoklamalarının sonuçlarını ve hepsinin ortalamalarını görüyorsunuz.
MERAK ETTİĞİM ŞEYLER
Erdoğan, aday olabileceğinden zerre kuşku duymuyor
Anayasa’ya aykırı olmasına rağmen AKP Genel Başkanı Erdoğan cumhurbaşkanlığı için adaylığını koydu.
YSK’nın son kararını henüz bilmiyoruz tabii.
Ancak görünen şu: Erdoğan ve AKP’liler adaylıkta en küçük bir pürüz çıkacağına inanmıyor.
Belki de bu nedenle AKP’nin bir yedek adayı yok.
Erdoğan aday olamazsa AKP de adaysız kalacak bu durumda.
Bugün ve yarın YSK’nın olduğu kadar muhalefetin de Anayasa sınavı olacak.
Başta Millet İttifakı olmak üzere bütün partilerin bu Anayasal sorunu dile getirmeleri ve Erdoğan’ın adaylığına, ayrıca keyfi seçim kararına itiraz etmeleri gerekir.
Eğer bu itirazlar yapılmazsa, itiraz etmeyen ve bu koşullarda seçime giren siyasi parti ve adaylar da Anayasa suçuna ortak olacaktır.
ŞAŞIRDIM
“Bir gece ansızın gelebiliriz” diyorlardı ya hani?
Deprem günlerinden öncesini hatırlayın biraz.
Erdoğan hem Yunanistan’a hem de Suriye’ye karşı esip gürlüyordu.
Özellikle Yunanistan için “Bitmez tükenmez istekleri var, sabrımızı taşırmasınlar” diyordu Erdoğan ve sonra da ekliyordu “Bir gece ansızın gelebiliriz.”
Bu söz bilinçsizce ağızdan çıkmış bir söz değildi.
Erdoğan bu cümleyi 10 gün içinde birkaç kere tekrarladı.
25 Mart Yunanistan’ın bağımsızlık günü.
25 Mart bağımsızlık günü Yunanistan’ın resmi internet sitesinde şöyle tanımlanıyor:
“25 Mart’ta kutlanılır ve Yunan halkının Osmanlı İmparatorluğu’na karşı 1821-1830 yılları arasında yürüttükleri ve bağımsız devletin kurulması ile sonuçlanan başarılı mücadelesinin başlangıç gününü temsil eder. Milli bir bayram olmasının yanı sıra, ayrıca dini açıdan Müjde Günü olarak da kutlanılıyor.”
Kısacası 25 Mart Yunanistan’ın Türk hakimiyetinden kurtulduğu gündür.
Bu yıl yapılan kutlamalara Erdoğan şaşırtıcı biçimde çok samimi bir kutlama mesajı gönderdi.
Aslıda bundan garip bir şey yok, tarihi geri çeviremeyiz, ancak “Bir gece ansızın gelebiliriz” öfkelenmesinden sonra böyle bir hamle yapılması ister istemez “Ne oluyor?” sorusuna yol açıyor.
Üstüne bir de Yunan Dışişleri Nikos Dendias’ın verdiği demeç geldi.
Şöyle demiş Yunan Bakan:
“Türkiye’nin Yunanistan’a açtığı diyalog kapısını kapatamayız. Türkiye’nin bize karşı olan parametreleri beklenmedik bir biçimde değişti. Ege’deki ihlaller durdu. Adalar üzerinden uçuşlar yapılmıyor. Tehdit edici ifadeler kullanılmıyor. Yani bizim her zaman diyalog için arzu ettiğimiz bir ortam hüküm sürüyor. O halde Türkiye’nin bu olumlu davranışlarına bizim de aynı oranda bir karşılık verme yükümlülüğümüz var.”
Yani?
Erdoğan bırakın “Bir gece ansızın Yunanistan’a girmeyi” Ege’deki güç gösterilerini bile sona erdirmiş.
Başka yorum yok.