Avrupa Futbol Şampiyonası’nda yuvar teker yolumuza devam ediyoruz. İyi futbol oynamasak bile iyi sonuçlar alarak çeyrek finale çıktık, rakip Hollanda’yı beklemeye başladık.

Turnuva başlangıcında Gürcistan galibiyeti ile sevindik. İkinci maçta ilk 11’i ile çok eleştirdiğimiz Portekiz yenilgisi bile eleme fikstüründe önümüzü açan bir etken oldu. İspanya, Almanya, Portekiz ve Fransa’dan biri yerine Hollanda ile oynayıp yarı final için İngiltere veya İsviçre’yi beklemek kulağa çok daha iyi geliyor. Hollanda maçı nasıl biterse bitsin bu turnuvayı alnımızın akı ile tamamlayacağımız bir gerçek.

Takımımıza ağır eleştiriler yapılsa da ülkelerin karakteristik özelliklerinin zaman için de kaybolduğunu izliyoruz. İyi defans yapanlar, hava hakimiyeti yüksek olanlar, uzun topu çok kullananlar yerine artık takımlar risk almadan top bende kalsın, çok koşayım, topu kaybedeceğime geriye ve yana oynayayım düzeninde ta ki skor değişene kadar…

Bu top bende kalsın anlayışı oyunun heyecan düzeyini de düşürdü, artık 22 oyuncuya sahalar dar gelmeye başladı. Çünkü her takım oyunun boyunu kısaltmaya çalışıyor. Farkı yaratan üstün yetenekli oyuncusu fazla olan takımlar. Neyse ki bu tip oyuncu da A Milli Takımımızda fazlasıyla var. Yolunuz final olsun Bizim Çocuklar.