CHP Genel Başkanı Özgür Özel, AKM çıkışında yumruklu saldırıya uğradı.Gözaltına alınan saldırganın 66 yaşındaki Selçuk Tengioğlu olduğu...
Yirmi bir yıl önce iki çocuğunu öldürdüğü, diğer iki çocuğunu da yaraladığı...
İki kez müebbet hapse mahkum edildiği...
Ama infaz yasasındaki gariplikler nedeniyle 16 yıl yatıp çıktığı...
Ondan sonra da bir sürü suç işlediği ama tutuklanıp cezaevine konulmadığı anlaşıldı.
★★★
Polis; olay yerinde bu adamı gözaltına almakla, aslında korudu... Belki de linç edilmekten kurtardı.
Peki; şimdi ne olacak?
Güzel kafanızı hiç yormayın; ben söyleyeyim ne olacağını?
Ankara Çubuk’taki şehit cenazesinde Kemal Kılıçdaroğlu’na saldıran Osman Sarıgün’e ne olduysa, o olacak...
Bir kaç gün cezaevinde “korunmaya” devam edecek, olay unutulmaya yüz tutunca da bir ayda salıverilecek.
Bu arada sosyal medyada kahramanlaştırılacak...
Ardından da sözüm ona yargılanıp 2.5 yıl civarında hapse mahkum edilecek.
Ancak büyük bir olasılıkla mahkeme “hükmün açıklanmasını erteleyeceği” için bu evlat katili saldırgan tekrar aramızda dolaşmaya başlayacak.
Bu arada birileri tarafından da hediye yağmuruna tutulacak, belki zenginleşecek...
★★★
Bunun böyle olacağını ben nasıl biliyorsam emin olun Osman Sarıgün de biliyordu, şimdi de Selçuk Tengioğlu biliyor.
Onu bu suça azmettirenler bu hesabı yapıp, garantiyi çoktan önüne koydular...
“Yatmazsın” dediler.
“Çıkartırız” dediler.
“Seni krallar gibi yaşatırız, başımızın üstünde tutarız” dediler.
Diyeceksiniz ki, “İyi de onlar kim?”
★★★
Polis değilim; ama televizyon dizileri sağolsun hepimizi hafiye yaptı:
Emniyet, saldırganın son bir ayda kimlerle telefonlaştığını tek tek tespit etsin...
Aynı şekilde, telefonunun hangi tarihte, hangi kentin, hangi semtinden sinyal verdiğini belirlesin...
O semtlerdeki MOBESE’lere ya da işyerlerindeki, apartmanların girişlerindeki güvenlik kameralarına baksın...
İddia ediyorum; bunlar yapılsın, kimin bu adamı Özgür Özel’e saldırttığı iki günde ortaya çıkar.
Ama... Asıl mesele o alçakları yakalamakta...
Ya da polisin gerçekten yakalamak isteyip istemediğinde...
Dün ben bu yazıyı yazarken yeni bir haber geldi:
Emniyet saldırganın banka hesaplarını inceliyormuş...
Adam da salak ya aldığı parayı götürüp bankaya yatıracak!
★★★
Telefon, SMS, WhatsApp kayıtlarına ve telefon sinyallerine bakın polis amcalar...
Tabii haritadan yeni bir yer beğenmekten korkmuyorsanız...
Tahammül rejimi!
CHP yükselişe geçti; CHP’liler genel başkanından gençlik kolları üyelerine kadar yurdun her yanında yargısal ve fiziksel şiddetin hedefi haline geldi.
Özgür Özel’e yumruklu saldırının şaşkınlığı geçmeden bir haber de Kadıköy’den geldi.
Kadıköy CHP İlçe Örgütü, Ekrem İmamoğlu ve erken seçimle ilgili imza toplamak için PTT binasının önünde bir stant kurmuş.
Gençlik Kolları Üyesi 15 yaşındaki A.Ç.C. de stantta görevliymiş. Gençliğinin verdiği coşkuyla, çalan “Kurtuluş Yok Tek Başına” şarkısına eşlik ediyormuş...
Standın önünden geçen üç kişi bundan rahatsız olmuş ve genci susması için uyarmış...
Genç, aldırmamış.
Sen misin aldırmayan? Gruptan biri, çocuğun gözüne yumruk atmış ve morartmış...
A.Ç.C. hastaneye kaldırılırken, saldırgan ve yanındakiler ellerini kollarını sallayarak olay yerinden kaçmış.
“Olay yeri”, Kadıköy’ün göbeği...
Elini sallasan sivil ve resmi polise çarpar.
Böyle bir yerde 15 yaşındaki çocuğa saldıran alçaklar “sırra kadem basıyorsa”, kusura bakmasınlar ama o polisleri de yakalamak gerekir!
Bir çift söz de muhalefetin yükselişini hazmedemeyen iktidar yandaşlarına:
Biz size, kibrinize, afranıza, tafranıza, kendinizi beğenmişliğinize, körlüğünüze, cehaletinize, cesaretinize 23 yıldır nasıl tahammül ediyorsak, sıra sizde arkadaşlar...
Eminim bilmiyorsunuz ama demokrasi aynı zamanda bir “tahammül etme” rejimidir.
Yoksa ülkeyi kan gölüne çevirirsiniz ki... Eminim bunu istemiyorsunuzdur!
Yüzde 37.8’miş...
Türkiye İstatistik Kurumu aylık enflasyonu yüzde 3, yıllık enflasyonu ise yüzde 37.86 olarak açıklamış...
ENAG’a göre ise yıllık enflasyon yüzde 73.88’miş...
Benim de bir endeksim var:
M.M endeksi...
Mütevazı bir sahil kasabasında yaşıyorum. Geçen yıl sokağa çıkarken yanıma 250 lira alıyordum; günlük ihtiyaçlarımı karşılamaya yetiyordu...
Aynı ihtiyaçlar için bugün 500 lira yetmiyor, kredi kartı kullanmak zorunda kalıyorum.
Yani benim temel giderlerden oluşan sepetimin enflasyonu yüzde 100’ün üzerinde!
Peki; sepetimde ne mi var?
Ekmek, gazete, peynir, zeytin, yumurta, yoğurt, iki günde bir litrelik süt, bir tane litrelik kola, bir-iki kilo mevsim sebzesi, bir kilo mevsim meyvesi, ilaçlarım için ödediğim fark, çay, kahve, elektrik, su, telefon, internet...
Örneğin şehir şebeke suyu için geçen yıl aynı belediyeye ayda 70 lira öderken bu ay 390 lira ödedim!
Dikkat edin et yok, kuru yemiş yok, alkollü ayran yok, ulaşım yok, kitap yok, dergi yok, sinema yok, kaybolan gözlük, kırılan telefon camı yok!
Hepsini bırakın haftada bir kez sadaka verdiğim dilenci bile tarifeyi 5 liradan 10 liraya çıkardı.
★★★
TÜİK diyor ki yüzde 37.86...
Yav, he, he!
GÜNÜN SORUSU
Soru, sosyal medyadan... Soranı bilmiyorum ama yürekten kutluyorum:
Menzil şeyhi öldü 17 milyar dolar serveti çıktı. Papa öldü, hiç serveti çıkmadı. Bu durumda “Para İslam’da” mı?