Maliye ve Hazine Bakanı Şimşek, Ana Muhalefet Partisinin kendisine alternatif olarak hazırladığı sanılan Prof. Yalçın Karatepe ile 4 saat 15 dakika görüştü...

Sonuçta ortaya çıkan tek şey:

İki tarafın da strateji gereği görüştükleri gerçeği...

Neden böyle?..

Çünkü...

Ülkeyi yönetenlerin de yönetmeye talip olanların da felsefeleri yok...

Olsaydı eğer...

Finansçı Karatepe, görüşme sonrası sadece eleştiri yapmaz...

Ekonomist de maliyeci de olmayan finansçı Şimşek’e...

Hazırlanan vergi yasalarının felsefesi olmadığını söylerdi...

Vergi felsefesi nedir?..

Kısaca anlatmaya çalışayım...

Vergi felsefesi:

Verginin nasıl ve ne kadarının toplanması gerektiği konusunda adil karar vermek...

Verginin:

Adalet...

Ahlâk ve...

Ekonomik temellerini...

Doğru ve detaylı incelemek...

Verginin:

Âdil bir şekilde nasıl dağıtılması...

Oranlarının ne olması...

Sistemin nasıl tasarlanması gerektiği gibi konuları tartışmaktır...

Çünkü...

Vergi felsefesi olmadan:

Verginin toplumda:

Gelir dağılımını etkilemesi...

Ekonomik aktiviteleri teşvik etmesi...

Veya...

Engellemesi gibi konuları:

Ele alamazsınız...

Sözümün özü canlarım:

Vergi felsefesi, verginin:

Temellerini...

Amaçlarını ve...

Etkilerini inceleyen bir alan olarak önemlidir...

Vergi felsefesi...

Vergi politikalarının tasarlanması ve uygulanmasında rehberlik eden önemli bir disiplindir...

Ve...

Toplumun refahı ve adaleti için:

Önemli rol oynar...

Kamuoyuna yansıdığı kadarıyla...

Çıkarılması planlanan vergi yasalarının:

Felsefesi yok...

Tek amaç var:

Daha çok vergi toplamak...

Ve...

O daha çok vergiyi, yolunmaya hazır kaz haline getirilmiş:

Maaş ve ücretlilerle, dolaylı vergilerden almak...

GÜNÜN SÖZÜ

“Fakirin vergisi zenginin geleceğidir...”.

Memduh Bayraktaroğlu

VERGİDE ADALET

Vergi felsefesinin temel yaklaşımlarından biri:

Vergi adaletidir...

Nedir vergi adaleti?..

Vergi yükünün, toplumun farklı kesimleri arasında adil bir şekilde dağıtılması gerektiğini savunmaktır...

Bu adalet kavramı genellikle:

Verginin gelire dayalı olması...

Gelir arttıkça vergi oranının artması...

Veya...

Vergi muafiyetlerinin, adil bir şekilde belirlenmesi gibi prensipleri içerir...

Çıkarılacak vergi teklifinde bu tür bir adalet var mı?..

Görenler lütfen bana da bildirsin...

AYŞE ATEŞ’İ ANLAMAK

Eşi öldürülmüş, iki çocuk annesi bir kadın...

Eşinin katillerinin kimler olduğunu çok net bilse...

Eşinin kanının yerde kalmasını da istemese...

Ve...

Büyük bir mücadeleye girişse...

Sonunda:

Cumhurbaşkanlığı Sarayı’na davet edilse...

Herkes; kadının eşinin katillerinin cezalandırılacağını zannetse...

Ama...

Hayır...

Saray’da kendisine:

“Çok gençsin, çocuklarının ve kendinin geleceğini düşün...

Bugün yanında duranların tek amacı var:

Senin üzerinden bizi yıpratmak...

Çocuklarının ve geleceğinin teminatı biziz...

Böyle olduğunu sana da göstereceğiz...

Bırak bu işin peşini, yuvana ve hayatına dön” denilse...

O kadın ne yapar?..

Sinan Ateş’in eşi Ayşe Ateş:

İşte onu yapacak...

Belki de yapmaya başladı bile...

EKONOMİYE ETKİSİ

Verginin ekonomik etkilerine gelince...

Vergi:

Ekonomik aktiviteler üzerinde etkindir...

Vergi kanunlarını hazırlayanların yapması gereken:

Bunun nasıl bir etki olduğunu doğru incelemek...

Vergi politikalarının:

Ekonomik büyümeyi teşvik etmesini...

Veya engellemesini (Enflasyonla mücadele) doğru değerlendirmektir...

Vergi oranlarının yüksek olması, yatırımları azaltabileceği gibi...

Vergi teşvikleri ise:

Belirli sektörlerin gelişimini destekleyebilir...

ANAMI ÖPEN KADI...

Diyarbakır – Mardin arasında çıkan orman yangınında:

15 yurttaşımız can verdi...

Şehrin (Aslında Partinin) valisi, yangına:

Anız yakan yurttaşların sebep olduğunu” açıkladı...

Oysa...

Vali’den önce açıklama yapan bazı kişiler; havai elektrik tellerinden kopan bir parçanın yangına sebep olduğunu çoktan açıklamışlardı...

Ama...

Şehrin ve haliyle milletin değil iktidar partisinin valisi olan bu kişi:

Yangına:

Erdoğan’ın kankalarından biri olarak bilinen Abdullah Tivnikli’nin (Allah rahmet eylesin, yerine oğlu Ebubekir Tivnikli geldi) Dicle Elektrik Dağıtım Anonim Şirketi’nin (DEDAŞ) ihmali sonucu çıktığını gizledi...

Dün, savcılık yangının:

“Sigortalı ayırıcı elektrik direğine, sigorta yerine iletken tel sarıldığını, iletken tel kopunca yerdeki otları tutuşturduğunu ve yangının böylece çıktığını” açıkladı...

TMMOB da yangının elektrik tellerinden kaynaklı çıktığını tespit etti ancak...

Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı, bu raporu yetersiz buldu...

Olayla ilgili etkin soruşturma yapılabilmesi için daha detaylı bir raporun hazırlanmasını istedi...

Anamı öpen Kadı...

Kime şikâyet edem Dadı...

İSTİFA ET KARDEŞİM

15 yurttaşın canını alan yangın üzerine yalan yanlış ve aceleyle açıklama yapan...

Dün de:

“Yahudilerin” olduğu iddiasıyla iki kafenin:

Tekbir getirilerek...

Şeriat ve cihat çığlıklarıyla basılmasına engel olamayan Diyarbakır Valisi:

Halen görevinde...

Olmamalı mı?..

Elbette olmamalı çünkü...

15 kişinin hayatını kaybettiği kazanın gerçek sorumlusunu...

Milyonlarca lira tazminattan kurtarmak amacıyla gizleyen...

Ve bu amaçla...

Doğruları söylemeyen bir Vali:

Devletin valisi olamaz...

Olsa olsa...

Bir partinin ve özel sektör şirketinin Valisi olur...

(Ben bu satırları yazarken valinin emeklilik kararını öğrenmemiştim.)

BUNDAN ÖTESİ YOK

Canlarım...

22 yıl önce biri gelip bana:

“Gün gelecek:

Milli Eğitim Bakanı bile İslâm Şeriatına övgüler düzecek...

Matematik, fizik, biyoloji ve felsefe gibi derslerin yerine:

İslâm tarihi ve dininin öğretildiği bir ülkede yaşayacağız” deseydi...

Bunu söyleyenin aklından zoru olduğunu düşünürdüm...

Ama...

Oldu işte...

Hem de aynen oldu...

Ama...

Lütfen not edin...

Bundan ötesi yok...

Canımız pahasına bile olsa yok...

KİM ÖDEYECEK?

Evrim teorisine göre:

Türler zamanla değişir ve çeşitlenir...

Bu süreç:

Doğal seleksiyon ve genetik mutasyonlar gibi mekanizmalarla gerçekleşir...

İslâm, bu bilimsel görüşü şiddetle reddediyor yerine:

Hiçbir bilimselliği olmayan:

“Yaratılış” inancını koyuyor...

Tabii ki aileler çocuklarına dilerse yaratılışı anlatır...

Öğrenmelerini isteyebilirler...

Ama...

Çocuklarımız gelecekte...

Gelişmiş ülkelerin, gelecek nesilleriyle rekabet edebilmek için:

İnancı değil...

Bilimi öncelemeliler...

Ne yazık ki canlarım mevcut iktidar...

Biat eden...

İtaat eden...

Ve bilime değil...

İnanca inanan “oy depoları” yetiştirmek istiyor...

Bedelini bugün ülkeyi yöneten örümcek kafalılar değil...

Gelecek nesiller ödeyecek...

ÇOK FENA KIZARIM...

Farkında mısınız?..

Anayasamızın 2. ve 14. maddeleri, şeriat devleti kurma ve övme yasağı getirmiş olmasına rağmen iktidar Yargısı:

İslâm şeriatıyla yönetilecek bir devletin, insan hakları için ne kadar tehlikeli olduğunu anlatan genç Diamond Tema hakkında:

“Görüldüğü yerde yakalansın” kararı verirken...

Aynı programda...

İslâm şeriatını öven...

6-9 yaşındaki kız çocuklarının evlendirilmelerini ahlâkî bulan Asrın Tok için:

“İfadeye gel” daveti bile yapmadı...

Kimse bana:

“Türkiye Cumhuriyeti, demokratik, laik, sosyal, hukuk devletidir” demesin:

Çok fena kızarım...

O tanım sadece anayasa kitapçığında kaldı...

KÖPEĞİ YOKMUŞ

Beşiktaş’ın efsane futbolcularından Metin Tekin’in, zekâ dolu esprileri anlatılır...

Az sonra okuyacağınız anekdot, Metin’e ait midir yoksa yakıştırılmış mıdır bilemem...

Şöyle...

Metin, sürekli Beşiktaş’ın aleyhine, rakip takımın lehine kararlar veren orta Hakemin yanına gidip sormuş:

“Hocam, köpeğinizin adı ne?..”.

Hakem şaşırmış...

“Benim köpeğim yok ki adı olsun...”

“Çok garip” demiş Metin ve devam etmiş, “hem körüsünüz ama hem de köpeğiniz yok...”.