Korkusuz
Memduh Bayraktaroğlu

Umarım, Nagehan Alçı samimidir

Atalarımız, göz göre göre gelen tehlikelere...

Ya da felâketlere karşı:

Tedbir almayanlar...

Olan bitenden sonra ağlaşmaya...

Dizlerini dövmeye başladığında:

“Olacağı buydu” derler...



Bütçe görüşmeleri sırasında Meclis ve vekiller acayip gergindiler...

Genel Başkanlar ve Meclis Gurup Başkan Vekilleri ise:

Ortamı sakinleştirmek yerine:

Daha da gerince...

Olan oldu...



AKP Bursa Milletvekili Zafer Işık...

İYİ Partili Hüseyin Örs’e öyle bir vurdu ki...

Örs’ün kalbi durdu...

Halen hastanede yoğun bakımda...



İktidar medyası potansiyel katilden yana çıkarken...

Muhalifler (Haklı olarak) mağdurun yanında yer aldılar...



İşte tam da bu olay üzerine...

Nagehan Alçı şöyle dedi:

“Herkes öyle kendi kampına, kendi türdeşinin yamacına çekildi ki kimse diğerini anlamaya çalışmıyor”





Nagehan bu tavrı sürdürebilirlerse eğer...

Ve bu mesajında samimiyse...

Erdoğan’a destek vermesi umurumda bile olmaz...

Ben nasıl ki eleştiriyorsam Erdoğan’ı...

O da tabii ki destekleyebilir...

Ben ne karışırım...



Yani...

Yaşanan bu vahim olaydan sonra...

Nagehan:

Bu objektif...

Bu demokrat...

Bu, her görüşe tahammüllü tavrını sürdürürse:

Kendisini alkışlarım...





Ne demişti Coretta Scott King:

“Siz olmanız gerektiği gibi olmazsanız, ben de olmam gerektiği gibi olmam... Ben olmam gerektiği gibi olmazsam... Siz de olmanız gerektiği gibi olmazsınız...”.



Lütfen canlarım...

Lütfen:

Olmamız gerektiği gibi olalım...



Bizim gibi inanmayan...

Bizim gibi düşünmeyen...

Bizim gibi yaşamayan...

Bizim gibi giyinmeyen...

Bizim oy verdiğimiz partilere oy vermeyenlere tahammüllü olalım...



Tahammülsüzlük...

Demokratik toplumun en büyük baş belâsıdır...



Unutmayalım ki tahammül:

Teslimiyet değil:

Fedakârlıktır...



Tahammül:

İhkak-ı hak değil...

Hakkımızın teslimini:

Yargıya bırakmaktır...


Asıl olan...


Gezi Parkı protestoları sürecinde iktidar ve medyası:

Çok yalan söyledi...

O yalanlardan biri de:

“Camide içki içildi” dedikodusuydu...



Oysa...

İki üç gün önce bakın nasıl bir haber duyuldu...

Hem de asla yalanlanmadı...



İmamın biri...

Camide fuhuş yaparken...

Karısı tarafından:

Suçüstü yapıldı...



Peki...

“Dindar” cenahtan hiç itiraz geldi mi?..

Gelmedi...



“Camide içki içildi” yalanını uydurup...

Toplumu geren sözde dindarlar...

Camide fuhuş için:

Seslerini yükselttiler mi?..

Hayır...



Müftü’nün:

“Birlikte olmadan önce imam nikahı kıyıp kıymadıklarını araştırmak lâzım” savunmasını Devleti yöneten siyasi irade:

Azarladı mı?..

Hayır...



Nagehan’ın mesajını...

İşte bu nedenle:

Önemsiyorum...



Bir eylem suç ise...

Kimin yaptığı önemli değildir...

Çünkü:

Asıl olan...

Suçlunun kim olduğu değil...

Eylemin, suç olup olmadığıdır...

Alkışlıyorum


“Bunun adı cinayettir.

 Enerji Bakanı’na soruyorum; istifa etmesi için bir maden faciasında en az kaç işçinin ölmesi gerekiyor?  

AK Parti milletvekilleri size soruyorum; kaç madencinin canı bir AK Partili bakanın istifası eder?” diyerek ısrarla fikri takip yapan...



Ve...

Amasra’daki faciada kaybettiğimiz yurttaşlarımızın haklarını koruyan...

CHP Milletvekili Deniz Yavuzyılmaz’ı alkışlıyorum...

O kişi halen cumhurbaşkanı


Naim Talu Başbakan...

Kemal Satır Başbakan Yardımcısı...

İlhan Öztrak Devlet Bakanı...

Kemal Demir Enerji Bakanı...

Ali Naili Erdem, Çalışma Bakanı...



Hava oldukça serin...

Beş saygıdeğer beyefendi:

Üzerlerinde paltoları...

Boynunda kaşkolleri...

Başlarında şapkaları:

Anıtkabir’e gidiyorlar...



Mozoleye girdiklerinde...

İçerideki tahta bankta oturan, İsmet İnönü’yü (O sırada CHP Genel başkanı değil) görüyorlar...

Paltosunu, kaşkolünü ve şapkasını oradaki askıya asmış...

Elbisesiyle oturuyor...



Gelenlere:

“Merhaba” dedikten sonra soruyor:

“Nereye gidiyorsunuz?..”

Kemal Satır:

“Atatürk’ü ziyaret edeceğiz paşam” diyor...

“Bu kıyafetlerle mi?..”.

Dr. Kemal Demir:

“Hava çok soğuk ve rüzgârlı paşam, ciğerlerimizi üşütürüz diye endişelendik” diyor...

“Üşütmenizi istemem ama” diyor İnönü: “Bu Devletin bir adabı vardır... Atatürk’ün huzuruna bu kıyafetlerinizle çıkmamalısınız...”.



Ve tabii ki bakanlar üzerlerindeki palto, kaşkol ve şapkaları çıkarıp:

İnönü’nünkilerin yanına asıyor...

Atatürk’ün huzuruna öyle gidiyorlar...





Ve canlarım...

Gördüğünüz fotoğraftaki saygısız kişi...

T.C. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın konuğu...

Sudan’ın devrik diktatör devlet eski başkanı Ömer Beşir...



Yani canlarım...

Halen cezaevinde olan bu eski diktatöre göz yuman bir cumhurbaşkanımız oldu bizim...

Ve işin kötüsü...

O kişi halen:

Cumhurbaşkanı...

20 yıl önce...


Bir kadın, bir caminin önünden geçerken içerden küçük bir çocuğun çığlıklarını duyar...

Ayakkabılarını çıkarmadan aceleyle camiye dalar...

Gördüğü manzara karşısında deliye döner...

Çünkü...

İmam, küçük bir erkek çocuğuna tecavüz emektedir...

“Tüh sana tüh” diye İmam’a tükürür kadın...

İmam başını döndürür...

Kadını tepeden tırnağa süzdükten sonra söylenir:

“Şu işim bitsin ben sana imama tükürmek, camiye ayakkabıyla girmek ne demekmiş gösteririm...”.



Canlarım...

20 yıl önce...

Bu kadar çok alışveriş merkezimiz yoktu...

Bu kadar çok deniz üstü köprümüz...

Bu kadar çok otobanımız...

Bu kadar çok otomobilimiz...

Bu kadar çok cep telefonumuz yoktu...

Ama...



Temiz bir dinimiz...

Temiz din adamlarımız vardı...

Sosyal medya...


Twitter hesaplarından birinde bir haber:

“Ankara’da bir grup esnaf, CHP Genel Merkezi önünde toplanarak, ekonomik krizi ve yüksek faturaları protesto etti...”.



Haber öyle bir veriliyor ki...

Sanırsınız esnaf pahalılıktan:

CHP’yi sorumlu tutuyor...



Oysa...

Hiç ilgisi yok...

Fotoğrafta görülen kişiler Ankara halk otobüsleri sahipleri...

Otobüslerinin kiralaması için Ankara Büyük Şehir Belediyesi’nden talepte bulunmuşlar...

Ama...

Başkan Mansur Yavaş taleplerini kabul etmemiş...





Otobüs işletmecisi esnaf da CHP Genel Merkezi önüne gelip:

Kemal Kılıçdaroğlu’nun durumlarına yardımcı olmasını istemişler...



29. madde hariç, dezenformasyon yasasına neden destek verdiğimi anlatabilmek için...

Bu yalan haberin doğrusunu...

Sizlerle de paylaşmak istedim...

Zira...



Bu tarz yalan ve uyduruk haberler...

Bizler gibi...

İşlerini ciddi yapanlara da zarar veriyor...