Erdoğan – Özel buluşması bir saat planlanmıştı ama çok uzadı…

Saat 16.00’da başlayan görüşme 17.40’ta bitti…

Özgür Özel çıkınca arabasına bindi gitti…

Yani; neler görüşüldüğünü bilmiyorum…

O halde:

Yazımı yetiştirebilmek için:

“Buluşmada üçüncü koltuk neden boştu?..”.

Ve…

“Buluşma neden AKP Genel Merkezi’nde yapıldı?” sorularına kendi deneyimlerimle cevap vereyim…

Tartışmacılar, Erdoğan’ın boş koltukla mesaj vermek istediğini söylediler…

Kime ve nasıl bir mesaj verdiğini net olarak anlatan yoktu…

Belki de benim dinlediklerim arasında yoktu…

Ben, “Mesaj” verildiği kanaatinde değilim…

Özel, salona alınmadan önce Erdoğan’ın iki konuğu vardı

O iki koltuk, onlar içindi…

Konuklar gidince:

Birine Özel oturdu…

Diğerini kaldırmayı unuttular…

Buluşmanın neden Saray’da değil de AKP Genel Merkezi’nde yapıldığına gelince…

Erdoğan, Özel’e bunu şöyle açıklamış olabilir:

“Özgür’cüğüm, Cumhurbaşkanının yetkilerini ilgilendiren konuları konuşmayalım…

Bu sohbet, iktidar partisiyle ana muhalefet partisi genel başkanı arasındaki bir görüşme olsun…

Ülke ve idarî sorunları sonraki ziyaretlerde konuşuruz…”.

Saçma mı?..

Kızmayın yahu…

Saçma maçma…

Ben böyle düşündüm…

Siz bu iki sorunun cevabını doğru söyleyenleri tespit edip bana da bildirin lütfen…

Bu arada (Bence) çok önemli bir ayrıntı…

Özgür Özel davete, saygın bir Devlet Adamı hem de Washington eski Büyükelçisi Namık Tan ile gitti…

Erdoğan ise yanına ülkenin (Belki de) “en kasabalı” siyasetçisi Mustafa Elitaş’ı almıştı…

İlle de mesaj arayanlara hatırlatayım…

Bırakın boş koltuğu da:

Mesajı burada arayın…

Özgür Özel’i kavgaya kışkırtanlara da bir şeyler söylemeliyim:

Yıllarca Erdoğan’la kavga eden Baykal da kazanamadı

Kılıçdaroğlu da kazanamadı…

Yani:

Erdoğan’la siyasi kavga ederek kazanmak mümkün değil…

Takmayın kafayı…

En kötü barış, en iyi savaştan daha hayırlıdır...

GÜNÜN SÖZÜ

“İkna etmek bir şeydir, emretmek ise başka bir şey; biri tartışmalarla kabul ettirilir, diğeri cezalarla...”

John Locke

UNUTMAYIN

Özgür Özel:

“Taksim’e kesin çıkacağız” derken çok kararlı gibi duruyordu...

Ve belli ki...

O açıklamayı yaparken:

Ya hiç düşünmemişti...

Ya da...

Yine:

Gaza getirilmişti...

Yani...

“Özel’in büyük lokma yutmasına evet ama büyük laf etmesine hayır” denilebilir...

Ancak...

“Ne pahasına olursa olsun Taksim’e çıkmalıydı” demek...

Ankara Garı katliamını hatırlamamak demektir...

YAHU ETMEYİN

Özgür Özel’in Erdoğan’la görüşmesini istemeyenlerin gerekçesi şöyle:

“Erdoğan bunu aldatır abi...”.

Yahu etmeyin eylemeyin...

Dünyada, Erdoğan kadar çok:

“Kandırıldım” diyen başka bir devlet başkanı ya da başbakan gördünüz mü ki...

Daha ilk adımlarda:

Özgür Özel’e:

“Salak” muamelesi çekiyorsunuz...

ŞAŞIRMAM

CHP kadroları ve medyadaki CHP destekçileri tam bir şahin...

Hemen hepsi:

“Parçala Özgür” modunda...

Şimdilik:

“Erdoğan’ı ilk gördüğünde bir kafa at” demedikleri kaldı...

Yakında onu tavsiye(!) eden de çıkarsa:

Şaşırmam...

ZAMANI HÂLÂ GELMEDİ Mİ?..

Mahatma Gandi, İngiltere İmparatorluğu’nu tek kurşun atmadan, kimsenin canını yakmadan dize getiren adamdır...

Nasıl mı?..

Şiddete karşı şiddetsizlik ve tahammül göstererek...

Az sonra anlatacaklarımda “Gandi” yerine “Erdoğan” deseydim gülüp geçerdiniz...

Ama...

Bu diyaloglar yaşanmamış olsa bile...

Olayın kahramanlarından birinin adı “Gandi” olunca...

“Yaşanmış olabilir...” diye düşünenlerinizin sayısı daha çok olacaktır...

Gandi, Londra’da hukuk okudu...

Hocalarından biri olan Mr. Peters, kötü niyetli, kibirli ve Hintli düşmanıydı...

Gandi’yi çok kere aşağılayarak öfkelendirmek istedi ama başaramadı...

Bir gün Mr. Peters üniversite kantininde bir şeyler atıştırıyordu...

Gandi tepsisini alıp yanına oturdu...

“Anlamıyor musun Gandi?” dedi Mr. Peter kibirli bir ses tonuyla, “hiçbir zaman bir domuz ve bir kuş yan yana oturamaz...”.

Gandi gülümsedi:

“Haklısınız hocam, ben hemen uçup gidiyorum” deyip bir başka masaya geçti...

Profesör Peters öğrencisinin kendisini “domuz” yerine koymasına çok bozuldu...

Yaptığı sınavda Gandi’ye çok ters sorular sordu ama Gandi soruların hepsini doğru cevapladı...

“Son sorum” dedi Mr. Peters:

“Yolda yürürken birinin içi akıl, diğerinin ise para dolu iki çanta görsen, hangisini alırdın?..”.

“Para olanı alırdım Sir” dedi Gandi...

Mr. Smith, alay edercesine gülümsedi:

“Ben, olsam diğerini alırdım...”.

Gandi de gülümsedi ama gülüşünde kibirden zerre yoktu:

“Herkes ihtiyacı olanı alır Sir...”.

Profesör Peter öfkeden delirebilirdi...

Sınav kağıdına:

“Aptal” yazıp kâğıdı Gandi’ye uzattı...

Gandi kâğıda baktı...

“Aptal” yazdığını gördü...

Kâğıdı Profesör Peters’e uzatırken:

“Not vermemişsiniz Sir” deyip devam etti, “sadece imzanızı atmışsınız...”.

Milletçe:

Kavgayla...

Sürtüşmeyle...

Hakaret ederek kazanılamayacağını öğrenmenin zamanı:

Halâ gelmedi mi?..

AZGIN AZINLIK

Makul çoğunluğu dinleyen yok...

Hem de:

31 Mart seçimlerini...

Kavgacı Erdoğan’a kaybettirdikleri halde...

Medyamız onları ciddiye almıyor...

 ★

Sosyal medyada ve haber kanallarında...

“Vur, kır, parçala” modunda olan ve:

“En aydın, en liberal, en solcu, en CHP’li” diye tanınanlara bakıyorum da:

“Acaba ben de enseyi karartmalı mıyım?” diye düşünüyorum...

Yani canlarım...

Böyle muhalefete Erdoğan az bile yapıyor...

İMAM HAKLIYMIŞ

İlhami Işık anlatıyor:

Diyarbakır/Silvan’da, Boşat köyünün İmam’ı, köylüleri toplamış:

“Yarın üfürüğüm ile tepedeki kayayı düşürecem” demiş.

Bütün köylüler toplanmış, İmam’ı beklemişler ama İmam gelmemiş.

İmam’ın evine gidip:

“İmam Efendi hani kayayı düşürecektin?” diye sormuşlar...

İmam:

“Düşürecektim kayayı ama baktım kaya düşerse sizlerin evlerinizin üzerine düşecek kıyamadım” diye cevaplamış soruyu...

Bütün köylüler hep birden:

“Hele valla haklısın” demişler...

Olayı anlatan İlhami Işık haklı olarak şöyle diyor:

“Hiç kimse de: ‘ya İmam Efendi sen aslında o kayayı düşüremeyecektin’ dememiş...”.

Sevgili İlhami kardeş...

Bu halkın %52’si...

“Verin kardeşinize yetkiyi de enflasyon, döviz ve faiz nasıl düşermiş görün” diyen bir kişiye:

“Düşüremezsin” demeyip defalarca oy verdi...

ERKEN SEÇİM İSTEYECEK

Videolarımda en çok sorulan sorulardan biri şu:

“Bahçeli, Erdoğan’dan kopar mı?..”.

Youtube takipçilerime verdiğim cevabı paylaşacağım sizlerle:

Bahçeli, Erdoğan’dan kopmaz ancak...

Erdoğan da önümüzdeki dört yılı...

Bahçeli ile yürüyemez...

Çünkü...

Erdoğan’ın IMF ve Küresel Yatırımcılara ihtiyacı var...

IMF ve Küresel Yatırımcılar ise:

Türkiye’nin:

Erdoğan-Bahçeli birlikteliğinden önce olduğu gibi:

Hukuk Devletine...

Yargı bağımsızlığına...

Kuvvetler Ayrılığı İlkesine...

İnsan haklarına...

Ve...

Uluslararası mahkeme kararlarına saygılı olduğu günlere dönmesini bekliyor...

Ve fakat...

Bahçeli ile kol kola yürüdüğü sürece...

Erdoğan’ın bu çağdaş modele dönemeyeceğini de biliyor...

Bahçeli ise Erdoğan’dan ayrıldığı andan itibaren Devlet’te kadrolaşmasını sürdüremeyeceğini...

Daha önce yerleştirilen kadroların tasfiye edileceğini biliyor...

Sözümün özü...

Bahçeli, Erdoğan’ı (Şimdilik) terk etmez...

Erdoğan ise:

Ekonomiyi rayına sokma konusunda sorumluluk ve kararlılık gösterirse:

Ne pahasına olursa olsun Bahçeli’yi sırtından atar...

Çünkü ve biliyor ki:

Bunu şimdi yapmazsa...

Tam da ekonomi rayına oturmak üzereyken:

Bahçeli erken seçim isteyecektir...

DÜNÜN X’İ

zaytung

@zaytung

FotoHaber - Afgan mülteci kılığına giren 5000 kişilik grup, Bozdoğan Su Kemeri önündeki polis barikatını rahat bir şekilde aşarak Taksim Meydanı’na ulaşmayı başardı...

BİR KERE

Devletten nemalanan bir kamuoyu araştırma şirketi yöneticisi demiş ki:

“Filistin’de zulüm varsa dünyada adalet yoktur’’.

Bu arkadaş bir kere de Türkiye’deki zulümden etkilense...

Amma da kıyak olur hani...