Bundan tam 11 yıl önceydi; yani 2014’ün Mayıs ayının başıydı.
Ülke yine yangın yeriydi. Haksız tutuklamalar, iftiralar, kumpaslar, yandaş kayırmacılığı, talan gırla gidiyordu.
Düzeleceği de yoktu.
İktidar, bir yıl önceki Gezi Direnişi’nden bile ders çıkarmamıştı.
O gün çalıştığım gazetede bir yazı yazdım ve tüm yurtseverleri “tüketmemeye” çağırdım.
Sonra da Facebook’ta “Tüketmiyoruz” başlıklı bir sayfa açtım. Halen yayında olan bu sayfaya katılım kısa sürede 50 bini geçti.
Önce o ilk yazıdan bir alıntıyı paylaşayım:
★★★
“Bir eylem yaparken sosyalistlerin en çok dile getirdiği slogan ‘Üretimden gelen gücümüzü kullanıyoruz’du...
Ne yazık ki uzunca bir süredir dünyada ve ülkemizde işçiler örgütsüzleştirildi, güçleri ellerinden alındı.
Kamuya ait dev KİT’ler yok pahasına satıldı; tamamına yakınının da kapısına kilit vuruldu. Arazileri, yandaş yapsatçılara peşkeş çekildi, dağ taş betonla örüldü.
Özel sektör üretmeyi bıraktı, tefeciliğe başladı. Büyük holdingler bankaları aracılığıyla yurtdışından buldukları borçları; ‘Ülkede istikrar var, bir daha da kriz falan olmaz’ havası yaratıp yüksek faizle saf vatandaşa kakaladı.
Üretimle, maliyetle, işçiyle, sendikayla, grevle neden uğraşacaklardı ki?
Madem işçi sınıfı tüketiciye dönüştü; üretim, yerini tüketime terk etti; o zaman bu sloganı değiştirmenin de zamanı geldi:
Üretimden gelen gücümüz kalmamış olabilir ama tüketimden kaynaklanan büyük bir gücümüz var. Bakalım bunu kaybetmeyi göze alabilecekler mi?”
★★★
Sonra, bir manifesto kaleme aldım...
- Onurlu bir insan olduğum için TÜKETMİYORUM!
- Ülkem bölünmeye götürüldüğü için TÜKETMİYORUM!
- Birilerinin ayakkabı kutularının daha fazla dolmasına katkıda bulunmamak için TÜKETMİYORUM!
- Yargı, iktidar tarafından ele geçirildiği için TÜKETMİYORUM!
- Bu ülkede nefes bile alamaz hale geldiğim için TÜKETMİYORUM!
- Bizi bugüne kadar bir “tüketim makinesi”ne dönüştürenleri protesto etmek için TÜKETMİYORUM!
- Bu iktidardan kurtulacağım güne kadar TÜKETMİYORUM!
★★★
Gaz fişeği yeme, kafayı gözü yardırma riski olmayan bu pasif direniş formülü; toplumdan büyük destek gördü.
Amacım belliydi:
İrademize narh koyanlara, anladıkları dilden, yani parayı kullanarak yanıt verecektik, zorunlu ihtiyaçlar dışında hiçbir şey almayacaktık.
Kural da basitti:
- Aç kalmayacak kadar yiyeceğiz...
- Örtünecek kadar giyineceğiz...
- Yakın mesafelere giderken araç kullanmayıp yürüyeceğiz.
- Telefonla bile az konuşacağız.
- Zalimler iktidarından kurtuluncaya kadar ev, araba, hatta beyaz ve elektronik eşya gibi büyük harcamalarımızı olabildiğince durduracağız...
- Gerekirse bankalardaki paralarımızı bile çekmeyi düşüneceğiz.
★★★
Uzun süre bu kampanyayı yaymak için uğraştım.
Ama tek başımaydım.
Arkamda örgütlü bir güç yoktu.
Girişimim sonuçsuz kaldı.
Dediğim gibi aradan 11 yıl geçti.
Sonra benim başarıya ulaşmayan bu “girişimim”, CHP’nin Saraçhane direnişinde yeniden hayat buldu.
Genel Başkan Özgür Özel, her gece milyonlara seslendi ve halkı yandaş medyanın holdinglerince üretilen, satılan hiçbir malı ve hizmeti “tüketmemeye” davet etti.
Benimle aynı sloganı kullandı:
“Tüketimden gelen gücümüzü kullanalım...”
★★★
Evet; sokak gereklidir... Direniş şarttır.
Ama insanları evlerinden de direnişe ortak edebilirsiniz.
Bu da bunun gibi kampanyalardır.
CHP, benim 14 yıl önce tek başıma yapamadığımı yapıp sosyal medyada etkili bir “Tüketmiyoruz” direnişi örgütlerse, ortada ne yandaş medya kalır, ne de yandaş işadamı...
Özgür Özel, bu çağrısının arkasında durmalı ve insanları örgütleyebilecek bir kadroyu parti çatısı altında oluşturmalı...
Ciddi uyarı!
Son beş gündür herkes sokakta. Kimi düzenlenen protesto gösterilerine katıldı, kimi CHP’nin eğilim yoklamasında oy kullandı.
Özgür Özel, sandıkların henüz 2 bin 621’i sayılmadan bir açıklama yaptı ve 1 milyon 653 bini üye olmak üzere 14 milyon 850 bin kişinin oy kullandığını söyledi.
Üniversiteler neredeyse 12 Eylül’den sonra ilk kez “boykot” kararı aldı, işçi sendikaları “genel grev” konuşuyor.
Sarayın kalın duvarlarının arkasındakiler ne düşünüyor bilmiyorum ama bu resmen bir “Git artık” çağrısıdır.
Bu barışçıl çağrı, ciddi bir uyarıdır. Şiddete evrilmemesi için yapılacak tek şey ona kulak vermek ve “erken seçim” kararı almaktır.
GÜNÜN SORUSU
Sorum İstanbul Emniyet Müdürü’ne: Önceki gece Saraçhane’deki mitingden sonra dağılan ve herhangi bir şiddete başvurmayan kalabalığa, biber gazı sıkma ve plastik mermi atma emrini siz mi verdiniz?