CHP Genel Başkanı Özgür Özel dün Danıştay Başkanı Zeki Yiğit’i ziyaretinde önemli bir açıklamada bulundu:

“İstanbul Üniversitesi Rektörlüğü, Ekrem İmamoğlu’nun diplomasını iptal etme kararını bir aydır tebliğ etmedi. Bu yüzden dava açamıyoruz.”

Neden?

Çünkü karar, tebliğ edilene kadar “yok hükmünde” de ondan!

★★★

İstanbul Üniversitesi yönetimini yasa dışı bir şekilde bu kararı almaya zorlayanlar biliyorlar ki dava açılırsa iptal kararı bozulacak...

Çünkü rektörlüğün böyle bir yetkisi yok.

“Tebliğ etmeyin, bekletin” diyorlar bu yüzden...

Bekleterek, “diplomasız İmamoğlu” algısını büyütüyorlar.

★★★

Hukuku bırakın, artık kendi çıkardıkları yasaları bile umursamıyorlar...

Ülkenin birinci partisinin lideri de diyor ki, “Yasal yollara başvurmak için kararın tebliğ edilmesini bekliyoruz...”

Ne yapsın?

Dağa mı çıksın?

Bandırma vapuruna mı binsin?

★★★

En zor kavga, şartların eşit olmadığı kavgadır.

Muhalefetin eli kolu savcıyla, polisle bağlı; iktidar dövdükçe dövüyor.

Sonra da çıkıp “Gücümüzü millet iradesinden alıyoruz” diyorlar.

Sorun o zaman millete, “Diploma konusunda kim haklı?” diye...

Alacağınız yanıtı siz de biliyorsunuz...

Zaten, o yüzden bunca kural tanımazlığınız!

Rasim hukuku...

CHP’ye kayyum atanacağını ve Ankara’da ayaklanma olacağını öne süren Rasim Ozan Kütahyalı, “Ülkenin iç ve dış güvenliği ile ilgili gerçeğe aykırı bir bilgiyi, kamu barışını bozmaya elverişli şekilde yaymak” suçlamasıyla Bolu’da gözaltına alınmıştı.

Bu “yalan” haberle piyasaları alt üst eden ama birilerine çok büyük paralar kazandıran bu arkadaşın ifadesi Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından SEBGİS (Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi) yoluyla Bolu’da hemen alındı. Sonuçta da adli kontrol şartıyla serbest bırakıldı.

Yani...

Ne sabahın köründe evinden alındı...

Ne bileklerine kelepçe takıldı...

Ne kollarına polis girdi...

Ne yüzlerce kilometre uzaklıktaki savcılığa götürüldü...

Ne gözaltı fotoğrafları medyaya dağıtıldı...

Ne de Emniyet’teki nezarethanede üç gün bekletildi.

★★★

Aslında “olması gerektiği gibi” davranıldı.

Nedense iktidar yandaşı ve Atatürk düşmanı Rasim Ozan’a “olması gerektiği gibi” davranan bu arkadaşlar, hakkında gözaltı kararı çıkan “muhaliflere” çektirmedikleri eziyeti bırakmıyor...

Hani son zamanlarda “iki hukuk” diye bir kavram dillendirilmeye başlandı ya...

Tam da bu!

Yandaşsan, yani “Rasim”sen normal hukuk, muhalifsen “düşman hukuku...”

Yaşasın demokrasi!

Hah, hah, ha...

Sırrı Süreyya...

Sosyal medya, “Sırrı Süreyya Önder’i sevenler ve sevmeyenler” olarak ikiye bölündü.

Kimileri onu demokrasi kahramanı ilan ediyor, kimileri de ülkeyi bölmek isteyen bir hain olduğunu söylüyor.

Sözüm eleştirenlere, hatta hakaret edenlere:

Bu adam beş gün önceye kadar sağlıklıydı. Tüm eleştirilerinizi yanıtlayabilecek, hakaretleriniz için dava açabilecek durumdaydı.

Hastalanmadan önce ağzını açmayıp bugün klavye kahramanı kesilenleri kınıyorum.

★★★

Kendisinin siyasi görüşlerini, Apo denilen alçağa elçilik etmesini en çok eleştirenlerdenim.

Ayrıca kişisel meselem de var!

Yazdığım bir romanı okumadan, sırf duyduklarından hareket ederek beni “Kürtlere karşı nefret suçu işlemekle” suçlamış, milyonlarca HDP’liye hedef göstermişti.

Hızını alamamış, tribünlere oynamak için, son derece sert sözlerle hakaret etmişti.

Onun bu demeci yüzünden romanımı okumayan, dolayısıyla ne dediğimden haberi bile olmayan yüzlerce HDP’linin dava tacizine hedef oldum.

Bütün il ve ilçe başkanlıkları ortak bir kampanyayla hakkımda suç duyurusunda bulundu.

Üstünden 12 yıl geçti; asla unutmadım o hadsizliği...

Gereken yanıtı da en ağır şekilde verdim.

Açılan bütün davaları kazandım.

Benim asla böyle bir suç işlemediğim ama Sırrı Süreyya Önder ve HDP’lilerin okumadıkları bir roman yüzünden yazara küfrederken ne kadar acınası duruma düştükleri ortaya çıktı.

★★★

Yazdıklarıma, söylediklerime yanıt verme olanağı varken yaptım bunları...

Siz de bekleyin; iyileşsin, ondan sonra dökersiniz eteğinizdeki taşları...

Can çekişenin ardından konuşmak bize yakışmaz.

Söyleyeceğimizi yüzüne karşı söyleriz!

Geçmiş olsun... İyileşsin ki kavgamıza kaldığımız yerden devam edelim!

GÜNÜN SORUSU

Fenerbahçe Başkanı Ali Koç dün Cumhurbaşkanı Erdoğan’la Çevre, Şehircilik ve İklim Bakanı Değişikliği Bakanı Murat Kurum’u ziyaret etti. Sorum kendisine:

Ne istediniz? Ya da sizden ne istendi?