Sürecin fırtınalı atmosferi bizi yine iç içe geçen gündemlerin ortasına itti. Rapor karmaşasının önümüzdeki dönemde son bulacağını anlıyoruz ama sonrası pek kestirilebilir değil.
Sadece 2.5 saat içerisinde olan bitenleri alt alta sıralamak, ilerleyen dönemin de tahmini zor ve epey hareketli geçeceğini anlatıyor:
Saat 12.00 - Rapor sunumu.
CHP, Milli Dayanışma Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu için hazırladığı raporu TBMM’ye sundu. CHP Grup Başkanvekili Murat Emir, “CHP olarak biz Türkiye’de terörün kalıcı olarak bitmesi için açık bir tavır sergiledik. Meclis zemininde bu sorunların meşru aktörlerle konuşulması gerektiğini söyleyen biziz. Biz DEM Parti ile el sıkıştığımız için, bayramlaştığımız için dahi terörle yan yana gelmiş suçlamalarına muhatap olmuş ve sahte videolarla seçim kaybettirilmiş bir partiyiz. Ama bizim için önemli olan doğru yerde durmaktır” ifadesini kullandı.
Diğer partilerin aksine CHP’nin raporunda çözüm süreci kapsamında özel bir yasa çıkarılması önerilmedi. Raporda, silah bırakan terör örgütü üyelerinin geri dönüşlerine ve entegrasyonuna ilişkin yasal düzenleme önerilerine de yer verilmedi. Bu konuda Adalet Bakanlığının sorumluluğuna işaret eden atıflarda bulunuldu.
Aradan bir saatten biraz fazla bir süre geçmişti ki, MHP’den ilk tepki geldi.
Saat 13.39 - MHP tepkisi.
Genel Başkan Yardımcısı ve süreç komisyonu üyesi Feti Yıldız, “Günlük politik söylemlerin ötesinde bir şey yok” diyerek raporu hedef aldı ve CHP’yi sorumluluk almamakla eleştirdi.
Birkaç dakika sonra DEM Parti’nin İmralı heyetinin CHP’yi Pazartesi ziyaret edeceği duyuruldu.
Derken MHP lideri Devlet Bahçeli başka bir konuda devreye girdi... DEM Parti’nin yılbaşından sonra Diyarbakır’da düzenleyeceği Öcalan’a özgürlük temalı mitingine atıf yaparak “Kendisinin öyle bir talebi yok, CHP’nin 75 miting yaptığı ortamda büyütülecek mesele değil” dedi.
Şimdi ne olacak sorusunu sormak en kolayı, artık cevap bulmak için belki de her yeni günü beklemek zorunda kalacağız. Sıradaki tartışmayı, adımı veya eşiği tahmin etmek günden güne zorlaşıyor zira...
KÖŞENİN GÖZÜ

Tarih: 18 Ekim 2016.
Neredeyse 10. yılına girecek olan “Cumhur İttifakı” temellerinin atıldığı açıklama...
Cumhurbaşkanı’nın seçildiği andan itibaren “Anayasanın amir hükümlerini özüne ve ruhuna aykırı olarak yorumladığını; Anayasanın vermediği yetkileri kendisinde hak gördüğünü; partili Cumhurbaşkanı gibi davrandığını; tarafsızlığına gölge düşürecek şekilde hareket ettiğini ve yetkisini aştığını; siyasi propagandalara katıldığını, AK Parti lehine oy istediğini; siyasi polemiklere katılmış, fiilen hükümet başkanı gibi hareket ettiğini” söyleyen Bahçeli, “Şu anda Anayasa çiğnenmekte ve suç işlenmektedir. Fiili durumla hukuki gerçek taban tabana zıtlık içermektedir” değerlendirmesinde bulunmuş ve ortaya her şeyi değiştiren o önerisini koymuştu:
“Ya Cumhurbaşkanı bu fiili durumu uygulamaktan vazgeçsin, ya da bu fiili duruma hukuki boyut kazandırılarak ülkeye derin nefes aldırılsın”.
Zaten sonrası malum... 2018’de ise şunlar olmuştu:
Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde destek açıklamasının ardından Beştepe’ye davet alan MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli ve Cumhurbaşkanı Erdoğan görüşmesi kısa sürse de ittifak kesinleşmişti.
Bahçeli, 2018’deki buluşmadan hemen önce yaptığı açıklamada, Cumhurbaşkanlığı seçiminde aday çıkarmayacaklarını ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı destekleyeceklerini söylemişti.
O günden bugüne hem çok değişti hem de hiçbir şey değişmedi.
Yeni bir döneme girerken bu büyük ve belirleyici siyasi ittifakın ilk günlerini hatırlatmak istedim. Buna benzer zirveler yeni dönemde de anlaşılan belirleyici olacak. Zira Cumhur İttifakı’nın çözüm süreci gibi bir uygulamanın ortasında da ayakta kalacağını ilan etmesi yeni döneme ilişkin epey mesaj veriyor.
KÖŞENİN SÖZÜ
“Olayı nereye çekerseniz çekin, önyargı gerçeği hep saklar.” - 12 Öfkeli Adam.