Korkusuz

Suriyeli mollalar nikah memurlarımız mı oldu!..

Suriyeli mollalar nikah memurlarımız mı oldu!..
AREA Araştırma’nın Mayıs ayı anketinde çok önemli bir sonuca yer vermiştim. “Sizce, Türkiye’nin en önemli sorunu nedir” sorusuna verilen cevap sıralamasında “Ekonomi/hayat pahalılığı/yoksulluk” tan sonra “Göçmenler ve mülteciler sorunu”nun ikinci sıraya yerleştiğine dair...

Sığınmacılar sorunu,  her gün şahit olduğumuz olumsuz olaylar yüzünden gündemdeki hararetini koruyor. Sağduyuluyu yaklaşımlara çok ihtiyacımız var. Demokrat Parti, Göç ve Sosyal Politikalardan sorumlu Genel Başkan Yardımcısı İlay Aksoy’un sorun ile ilgili yerinde yaptığı çalışmalarından ve çarpıcı tespitlerinden haberdardım. Kendisi ile görüştüm. İlay Aksoy, sorunun büyüklüğüne dikkat çekerken, “13-14  yaşında Suriyeli kız çocukları yaşlı erkeklere 50-60 bin lira  karşılığında adeta satılıyor, nikahlarını Suriyeli molalar kıyıyor. Yaşlarından dolayı evde doğum yapıyorlar ve doğum belgelerini muhtarlıklardan alıyorlar. Sonra çocuk gelinin annesi, torununu (kimliğimi kaybettim ayağı altında) göç idaresine gidip ‘kimliğimi kaybettim, bu benim bebeğim’ deyip kimlik çıkartıp ücretsiz sağlık hizmeti almaya başlıyor. Yargıyı da atlatıyorlar böylece” diyerek sözlerine başladı. Aksoy duraksamadan devam etti:

“Baroların ortak şikayeti, çok yoğun çocuk istismar dosyaları olduğundan. Çok küçük yaşta doğum yapanlar şikayet üzerinde yargıya düşürüyor. Yargılanmamak için ‘beyan esas bilgilerimi verirken yanlış verdim, esasında 19 yaşındayım’ diyerek yargılanmaktan kurtuluyorlar. Normalde hakimin kemik testi istemesi gerekiyor. Ancak maliyeti yüksek olduğundan uğraşmıyor ve beyan esas ifadesi kabul ediyor ve düzeltiyor.

Eczacılarla konuştuğumuzda devletin ödeme vadeleri çok uzun olduğundan ilaç vermemeye başladılar ancak esas sorun, ücretsiz verilen ilaçları alıp sınırda sattıklarını anlattılar.”

★★★

İlay Aksoy’un yerinde gözlemlerine dayanan tespitleri çok önemli. Başlıklar halinde bakalım:

-Son on yıl içinde AKP’nin uyguladığı Suriyelilere açık kapı politikası, Afganlara, Pakistanlılara ve diğer gelişmemiş ülkelere kontrolsüz ve kayıtsız giriş imkânı, AB ile imzalan 18 Mart 2016 geri kabul anlaşması ile birlikte tam 91 ülkeye vize muafiyeti getirmesi Türkiye’yi adeta uzay çağına değil orta çağa götürmeye başlamıştır.

-Gelen kitlelerin Türk toplumuna değil esasında kendi aralarında ortak özellikler taşıdıklarından aralarında daha kolay uyum yakaladıklarını söylemek pek de yanlış olmaz.

-Son zamanlarda gelen Afganlar ve Pakistanlılar, Bangladeşlileri ve Faslıları Suriyelilere de ilave edersek ağırlıklı genç, eğitimsiz, kadın eşitliğinde bir haber olan, çocuklara karşı cinsel dürtüleri olan bir kitle aramıza yerleştiğini her ilimizde artık görüyoruz.

-Son on yıl içinde çok bilinçli bir demografik iskan politikası yabancılar üzerinden Türk milletine resmen dayatılıyor.

★★★

Demografik göçün başarılı olması için üç ana temeli vardır:

-Birinci temel SOSYAL UYUMDUR.

Ülkemize gelen kitlelerin İstanbul’dan Diyarbakır’a, Hatay’dan Ankara’ya kadar her şehirde özellikle gettoların oluşmasına izin verilmesi paralel bir örgütlü topluluğun oluşmasının önünü açmıştır. Tüm gettolarda artık kendi dilleri konuşuluyor, bizim camilerimiz değil apartman altlarında kendi ibadethanelerini kurup namazlarda saf tutuluyor, kendi esnaflarıyla sadece ticaret yapılıyor ve en önemlisi bizim yasalarımızı tanımayıp paralel bir adalet sistemi içinde yaşamaları ilerleyen yıllarda Türkiye’ye çok büyük felaketlerin yaşayacağı bir sürece doğru sürüklediği aşıklar. Bugün çocuk evlikleri Suriyeli molalar tarafından, boşanmalar ise Suriyeli akil adam tarafından gerçekleşmektedir. Bunlardan daha vahim olanı ise bunların tümünden AKP haberdar olmasıdır.

-İkinci temel ise DEMOGRAFİK UYUMDUR.

Yapılan saha çalışmalarımızda AKP’nin gerçekten çok bilinçli bir demografik iskân politikası yürüttüğünü çok net tespit edebiliyoruz. Gaziantep örneğin; sanayi şehri olduğundan ağırlıklı Suriye’nin en önemli sanayi şehri olan Halepli yerleştirildiğini tesadüf olarak değerlendirmek saflık olduğunu desek yeridir.  Keza aynı durum Mardin ve Batman örneğinde de geçerlidir. Mardin ve Batman’da yerleştirilen Suriyeliler ağırlıklı Kürt kökenli, Kamışlı, Ayn Arab, Haseke bölgelerinden geldikleri tespit edilmiştir. Ortak özellikleri ise Irak’a yakınlıkları olmalarıdır ayni zamanda. Keza Şanlıurfa’da örneğin Haliliye ilçesinde çok yoğun kitlesel olarak blok halinde Deir Ezzor nüfus yerleştiğini ve bu yoğunluktan yerel halk artık bölgeyi terk etmek zorunda bırakıldığını bilmemizde büyük fayda var.

-Üçüncü temel ise AHLAK UYUMUDUR.

Bugün gerek sosyal medyada, gerek yaptığımız saha temaslarımızda yurttaşlarımız bu konuda çok ciddi sıkıntı yaşadığını çok somut olarak gözlemliyoruz. Gelen kitlelerin kadına ve çocuğa bakış açısı Türk toplumuna o kadar farklı ki bizim yasalarımızda adeta sapıklık veya çocuk tecavüzü olarak nitelendirdiğimiz kriterleri onlar için hayatın normal bir parçasıdır. Gün geçtikçe Türk kadınlarının artık özgürlüğünü yavaş yavaş yitirmeye başladığını, çocukların çocukluklarını yaşayamaz hale geldiğini ve bireysel güvenliğimizi sağlamak adına giderek sosyal hayattan
kopup eve kapanan bir toplum haline geldiğimizi tüm illerimizde görmekteyiz. Böylece bizim vergilerimiz ile açılan millet bahçeleri ve diğer sosyal alanlar tamamen yabancıların kullanımlarına bırakılmaktadır.

Ayrıca çok ilginçtir ki yine tüm illerimize  “Şu an biz İsrail nasıl Filistin’i işgal ettiyse, bizi de şu an yabancılar işgal ediyor” halk tarafından çok sık dile getirilmektedir.

★★★

Ulu Tanrı, tüm şehitlerimizle birlikte Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Mustafa Kemal ATATÜRK ve onun kahraman silah arkadaşlarına rahmet etsin. Nur içinde yatsınlar. Mekanları cennet olsun.