Korkusuz
Memduh Bayraktaroğlu

Sürdürülebilir mi?

Orta direk çöktü...

Orta direk çökünce...

Sadece karnını doyurmayı “refah” zanneden seçmen sayısı:

Özgürlüğe...

Özgür düşünceye...

Ve sanata da değer veren seçmen sayısını geçti...

Ve...

Böylece:

Demokrasinin zafiyeti ortaya döküldü...

Yani...



Çıkarları:

Refahlarının artmasında...

Fiyat istikrarının korunmasında olan yoksullar:

Refah yerine:

Erdoğan’ın namazında niyazında oluşunu tercih ettiler...

Türkiye’nin düşman güçler tarafından işgal edileceği tehdidinden korkarak da:

Savaşa yatırım yapılmasını:

İstediler...

Ve...



Namaz niyaz kadar...

Savaş kadar...

İlime...

Bilime...

Özgürlüğe...

Özgür düşünceye...

Sanata...

Ve...

Barışa da değer veren milyonlarca seçmenin:

Hayatlarından çaldılar...



Peki bu durum sürdürülebilir mi?..

Hayır...

Bu durum...

Ne iktisadî olarak sürdürülebilir...

Ne siyasî olarak sürdürülebilir...

Ne de:

İnsanî olarak sürdürülebilir...

Gini Katsayısı


Adını; istatistikçi ve sosyolog Corrado Gini’den alan “Gini Katsayısı”:

Bir ülke halkları arasındaki...

Gelir ya da servet eşitliğini veya eşitsizliğini gösterir...



Gini Katsayısının değer aralığı:

0 ile 1 arasındadır...



Bu değer bire yaklaştıkça...

Gelir dağılımındaki adaletsizliğin arttığını...

Sıfıra yaklaşıldıkça...

Gelir dağılımının:

En az eşitsizliğe yakın...

Yani daha adil olduğu:

Kabul edilir...

Aklı neresindeydi?




Diyanet-Sen yöneticisi Hüseyin Kayıkçı dedi ki:  

Liselilerin mezuniyet programları erotizme dönüştü. Okul bahçelerinde gencecik kızlar üzerlerinde dini ve milli değerlerimizi ayaklar altına alan kıyafetler giydirilerek oynatılıyor. Kızlar erkekler iç içe. Hareketler, danslar erotizm içerikli. Ortaokul çağındaki çocuklara da bu hastalık bulaştı. Ahlak krizi de yaşıyoruz. Tüm bunlardan aileler, idareciler mesuldür. Devlet yetkililerimizin de mezuniyet vb. programlara bir el atmalarını bekliyoruz.”



Bu arkadaşa soruyorum:

6 yaşında kız çocukları 30 yaşındaki Godzillalarla evlendirildiğinde...

8-10 yaşlarındaki Kuran kursu öğrencisi erkek çocuklara tecavüz edildiğinde:

Aklı neresindeydi?..

Şaptan şeker olur mu?




Eskiler, şapın ne kadar dövülse de...

Şekere dönüştürülemeyeceğini hatırlattıktan sonra...

İnsan cinsinin de:

Anası, babası ve akrabalarına benzeyeceğine dikkat çekerlerdi...



Bunu tabii ki benim şu anda söylediğim şekilde değil de...

Sinkaflı söylerlerdi...



Yerel kültürden medeni kültüre geçmemekte ısrarlı olan...

Sanatın her türüne tükürmesiyle tanınan belediye başkanlarını 25 yıl görevde tutan AKP yönetimi...

Cinsine çekmekte kararlı ve ısrarlı olduğunu bir kez daha gösterdi...



Hatırlayacaksınız...

Şarkıcı Melek Mosso...

AKP’liler tarafından hedef alınmış...

11 Haziran’da Tekirdağ Kiraz Festivali’nde vereceği konserin iptali istenmişti...



Festivalin yapılacağı Süleymanpaşa İlçesinin AKP’li Belediye Başkanı Cüneyt Yüksel konseri iptal etmedi...

Konser gerçekleşti...

Mosso, kalabalık bir topluluk karşısında şarkı söyledi...



Ve şapın dövülerek şeker olamayacağı gerçeği bir kez daha kanıtlandı...

Melek Mosso ile sahnede şarkı söyleyen Belediye Başkanı Cüneyt Yüksel, AKP Genel Merkez’ine çağrıldı:

“İstifa et” denildi...



Süleymaniye ilçe seçmenlerinin seçtikleri Yüksel dün gece istifa etti...

Yerine bir başka AKP’li atandı...

Gözleri oynaşta


Televizyon ve sosyal medyada “yeni gazeteci” tipi...

Tam da eskilerin:

“Eliyle hamur ovalar, gözüyle dana kovalar” dedikleri türden...



Aynı anda...

Gazetecilik...

Siyasetçilik...

İş insanlığı...

Sanatçılık...

Ve en çok da.

Finans uzmanlığı yapıyorlar...



Yani...

Elleri işte...

Gözleri oynaşta...

Çalınan ne?


BM raporuna göre:

Her dört Türk’ten üçü...

Erkeklerin eşlerini dövmesini:

Meşru görüyor...



Bu da gösteriyor ki...

Seçimlerde oy çalınmadı...

Her 100 seçmenden 52’si...

Medeniyetimizi çaldı...

Bu tarzın sonu yok


Medya da bir mal ve hizmet türüdür...

Okur ve izleyici ise:

“Tüketici...”.



Sanayide nasıl ki üretici seçimleri tüketiciyi değil...

Tüketici tercihleri üreticiyi yönlendiriyorsa...

Medyada da:

Sanılanın aksine:

Okur/izleyici medyayı yönlendiriyor...



Dizi filmlerin trajedi ve şiddet içermesi:

Tüketicinin (Okur/izler) tercihi...



Sosyal medyada “felâket haberlerinin” öfkeyle ve gergin yüzlerle verilmesi:

İzleyici tercihi...



Son günlerde en çok okunan...

En çok izlenen gazetecilerin...

Bilhassa:

Muhalif liderleri...

Siyasetçileri...

Ve...

Bazı sanatçıları hedef almaları...

Onları aşağılayıcı konuşmaları, yazıları kendilerinin değil...

Okurlarının ve seyircilerinin tercihi...



Yani...

Dijital tanımıyla:

Daha çok “tık” almak için...

Çünkü daha çok “tık”:

Daha çok reklâm...



Sözümün özü canlarım...

Kılıçdaroğlu başta olmak üzere...

Millet İttifakı’nın diğer genel başkanlarına...

Ve sanatçılara hakaret eden arkadaşları eleştirdiğimiz için...

Onların hayranları...

Silahlarını bize doğrulttular...



Her şeye rağmen bu günlerin geçeceğine...

Bencil hesap ve “tık alma” sevdasının yerini:

Akılcılığa bırakacağına inanıyorum...

Çünkü...

Bu saldırgan tarzın sonu yok...

Bırakır mı?


Adamın biri, “Sigara Bırakma Hattı” yazan afişteki telefonu aradı...

Ve...

Şöyle dedi:

“Adresemi versem bizim eve de bi paket cuvara bırahır mısın gardaş?...”