Korkusuz

Size kötü bir haberim var...

Size kötü bir haberim var...
Farkında mısınız? Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan ne söylese, tam tersi oluyor.

Erdoğan, “Faizi indiriyoruz, daha da inecek” diyor, faiz dört aydır sabit…

Erdoğan, “Enflasyon düşecek, daha da düşecek” iddiasında bulunuyor, TÜİK bile enflasyonun yüzde 61 olduğunu açıklamak zorunda kalıyor.

BU DA TUTMAYACAK

Erdoğan’ın son öngörüsü ise “Yaz aylarında gıda fiyatları düşecek” şeklindeydi. AKP Genel Başkanı Erdoğan’ın bu sözlerinin medyaya yansımasından yaklaşık bir ya da iki saat sonra en ucuz yumurtanın fiyatının 2 TL’ye çıktığı ajanslara yansıdı. Artık et, süt, yumurta, peynir lüks haline geldi.

Emin olun ki; Erdoğan’ın “Gıda fiyatları düşecek” iddiası da karşılık bulmayacak.

Bunu ne yazık ki; üzülerek söylüyorum.

Peki gıda fiyatları neden beklenilen oranda büyük bir düşüş yaşamaz?



ÜRÜN BOLLAŞIR AMA…

Dün bu köşede, ‘biberin ve domatesin pahalı yolculuğu’nun sebeplerini anlatmıştım.

Erdoğan her ne kadar gıda fiyatlarının düşeceğini iddia etse bile bu beklentisi ne yazık ki; gerçekleşmeyecek. Çünkü; yaz aylarının gelmesi ve tarla mahsulünün çıkmasıyla birlikte ürün bollaşır ama talep daha da artar. Üretim maliyetlerinde düşüş olmadığı için fiyatlarda da düşüş gerçekleşmez!   

Evet; bu kötü bir haber…

Hükümet, dün de ifade ettiğim üzere, “hayaletlerle savaşmak” yerine, mazotun, benzinin, suyun, elektriğin, gübrenin ve zirai ilacın girdi fiyatlarını aşağı çekmelidir. Buna paralel olarak, döviz kurunun doğal yollarla indirilmesi de şarttır. Aksi takdirde, bırakın ucuzu, sebze ve meyve yememiz hayal olacak.

Erdoğan çok iddialı konuşmuştu ama...


AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın söylediklerinin tam tersi, sadece meyve – sebze fiyatları ve ekonomi alanında değil, yargı ve diplomasi alanında da gerçekleşiyor.

Hemen Gazeteci Deniz Yücel, Rahip Bronson, Mavi Marmara vakası ya da Birleşik Arap Emirlikleri prensinin ziyaretini hatırladınız değil mi?

Keşke sadece onlar olsaydı….

En az onlar kadar önemli bir skandal da dün yaşandı.



TAM ANLAMIYLA BİR VAHŞETTİ

Hatırlarsanız, Suudi Arabistan vatandaşı Cemal Kaşıkçı, bu ülkenin İstanbul’daki konsolosluğunda vahşice katledildi. Cinayetin ayrıntılarını medyadan da takip ettiğiniz için yeniden anlatmıyorum.

Bildiğiniz üzere, Türk istihbaratı bu cinayetin ardından kapsamlı bir çalışma yaptı ve bu olaya karışanları isim isim tespit etti. Bunun üzerine de cinayet davası açıldı.

SAVCI DURUP DURURKEN…

Ancak bu haftanın ilk günlerinde ilginç bir gelişme yaşandı. Davanın görüldüğü mahkemenin savcısı, dosyanın Suudi Arabistan’a gönderilmesini talep etti. Bu talep görülmüş duyulmuş bir şey değildi! Cinayet İstanbul’da işlenmiş olmasına rağmen, savcı dosyanın Suud makamlarına verilmesini istemişti. Bir savcının tek başına böyle bir talepte bulunamayacağı çok açık. Belli ki; AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Suudi Arabistan’a yapacağı gezi öncesi, yargı eliyle bir “jest” gerçekleştiriliyordu.

ERDOĞAN NELER DEMİŞTİ NELER…

Peki, cinayetin işlendiği günlerde dosyaya dair bilgileri isteyen Suud makamlarına hangi cevabı vermişti Erdoğan?

Bakın Erdoğan o günlerde ne demiş:

“Kusura bakmayın, dosyayı veremeyiz. Gösteririz, dinletiriz ama dosyayı vermeyiz. Ha verelim bir de bunları yok mu edeceksiniz? Kendi istihbarat şefi bile ‘Bu bir felaket’ diyor. Bunlar dünyayı enayi sanıyor. Bu millet enayi değil, hesabı sormasını bilir.”

NEREDEN NEREYE…

Bir Erdoğan’ın o günkü sözlerine bakın; bir de bugünkü duruma...

“Dosyayı incelemeniz için bile vermeyiz, verirsek onu da kaybedersiniz” diyenler, hem dosyanın tamamını verdi hem de buradaki yargılamayı tamamen bitirdi. Kaşıkçı’nın dosyası, Kaşıkçı’yı vahşice katledenlere teslim edildi. Böylece, ülkemiz topraklarında işlenmiş bir cinayetin daha üstü örtüldü.

Eyyyy petrol…

Eyyyy swap…

Eyyyyy dolar sen nelere kadirsin...

Akademisyenler YÖK’ten açıklama bekliyor


Özel üniversitelerde görev yapan akademisyenler, yaşadıkları sorunların çözümüne ilişkin olarak, YÖK’ten kapsamlı ve doyurucu bir açıklama bekliyor. Bu sorunların bir kısmını bu köşede dile getirmiş ve kamuoyunu bilgilendirmiştim. Sorunları herkes öğrendiğine göre, sıra artık çözümde…

TALEPLERİ NET

“Eşit işe eşit ücret” sloganıyla yola çıkan, yaşadıkları akademik – bilimsel ve ekonomik sorunları dile getiren akademisyenler,  YÖK’ün kamuoyunu yazılı bir açıklama ile bilgilendirmesini talep ediyor. Akademisyenler, “Hangi üniversiteler hakkında hangi araştırma ve soruşturmalar başladı? Bu soruşturmalar hangi aşamada? Bunları öğrenmek istiyoruz” diyor.