Gazeteniz KORKUSUZ’un dünkü birinci sayfasında kocaman bir haber vardı:
“Öğrenciler ölmesin diyen 16 öğrenci hapse atıldı; caniler tahliye için gün sayıyor...”
Ne kadar acı bir durum değil mi?
İktidarın 2016’da zorunlu eğitim kapsamına aldığı Mesleki Eğitim Merkezleri’nde (MESEM) eğitim gören 85 çocuk, son bir yılda işçi olarak çalıştırıldıkları atölyelerde, fabrikalarda iş kazasına kurban gitmiş...
Kimi yüksekten düşmüş, kimi elektrik akımına kapılmış, kimi pres makinesinde ezilerek can vermiş...
TİP üyesi öğrenciler de bu çağdışı sistemi savunan Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin’i protesto etmek için eylem yapmış...
Sen misin yapan?
Pankart açıp çocuk işçi ölümlerine dikkat çeken 16 çocuk hemen tutuklanmış...
★★★
Sadece onlar mı?
Dünya Kadın Hakları Günü’nde sırf “Kadın Cinayetlerine Son” diye slogan attıkları için kadınlar dövülüyor, gözaltına alınıyor...
Yatacak yer bulamayan, daha iyi bir eğitim ortamı isteyen öğrenciler bir araya geliyor; hepsi birden tutuklanıyor.
Hak arayan işçiler...
“Geçinemiyoruz” diyen çiftçiler...
Seslerini duyurmak isteyen memurlar...
Birkaç slogan atınca hem çiçek gibi sulanıyor, hem gazlanıyor, hem de coplanıyor...
Yetmiyor; tutuklanıyor...
★★★
Ben bu tutuklamalara, gözaltılara, polis şiddetine “sihirli” bir formül buldum...
Derdimiz ne?
Haksızlıklara, baskıya, zulme, tek adam rejimine karşı çıkmak değil mi?
Meydanları yine dolduracağız!
Ama onları ters köşeye yatıracağız...
Zulümlerini destekleyen sloganlar atacağız...
Örneğin:
“Yaşasın baskı, kahrolsun özgürlük!”
“En büyük hükümet, bizim hükümet...”
“23 yıl yetmedi, bin yıl daha AK Parti...”
“Muhalefet istifa...”
“Bu kadar maaş çok fazla... Yarısını geri al!”
“Kadın dövmek ve öldürmek içindir!”
“Yaşasın açlık ve yoksulluk!”
“Polis şiddetini seviyoruz!”
★★★
Asıl amacımızı elbette bilecekler... Ama hiçbir şey yapamayacaklar...
Nasıl yapsınlar ki?
Yandaşları gibi, “Receeeep Tayyyiiiiip Erdoğaaaaan” diye bağırırsak, sırf bunun için bizi gözaltına mı alacaklar?
Alırlarsa nasıl bir iddianame hazırlayacaklar?
“Sayın Cumhurbaşkanı’nı övmekten, iktidar partisi lehine slogan atmaktan, hükümet politikalarını desteklemekten bir yıldan beş yıla...”
★★★
Daha fazla tutuklanmanın, dayak yemenin lüzumu yok...
Madem iktidar aleyhte gösteri istemiyor; bizde bütün meydanları, bütün caddeleri, bütün sokakları “lehte” gösterilerle dolduralım...
Hem eğlenelim; hem varlığımızı hissettirelim; hem de tutuklanmayalım!
Sokak satışı!
Hani Cumhurbaşkanı, Sosyal Güvenlik Kurumu’na ve bakanlara, “CHP’li belediyeleri silkeleyin” dedi de ondan sonra ortalık karıştı ya...
Şimdi, “Bakın bizim belediyelerimizin SGK’ya bir kuruş borcu yok” demek için harekete geçtiler!
Nasıl yapıyorlar bunu?
İnanmayacaksınız ama...
Park satıyorlar, cami satıyorlar. polis merkezi satıyorlar, ortaokul satıyorlar...
Hatta sokak satıyorlar!
Her şeye bir değer biçiyorlar... Sonra, “Bunu size devredelim, borçlarımızı silin” diyorlar...
Ne ilginçtir ki CHP’lilerin gözünün yaşına bile bakmayan SGK yönetimi de bu teklifi kabul ediyor...
★★★
Son örnek AKP’li Zeytinburnu Belediyesi’nde yaşandı.
Belediye, fiili olarak kullanılmakta olan iki sokağı, prim borçlarını ödemek için SGK’ya “satma” kararı aldı.
“Bestekar Medeni Aziz Efendi Çıkmaz Sokak” ve “Karacabey Sokak”, 70 milyon 600 bin lira bedelle SGK’ya devredilecek...
Bunun karşılığında da SGK, belediyenin prim borcunu silecek!
Şimdi sormanın tam zamanı:
SGK, o sokakları ne yapacak?
Yanıtı ben vereyim... Hiç!
Sadece, AKP’li belediyeyi, borçtan kurtarmış olacak!
★★★
Ne diyeyim, ruhun şad olsun Galata Köprüsü’nü ve Galata Kulesi’ni satan Sülün Osman!
Çakar çakmaz çakan...
Bahis soruşturması kapsamında dün de çok sayıda yönetici, hakem, eski hakem ve futbolcu gözaltına alındı.
Aralarında kimler yok ki?
Benim en şaşırdığım isim Gökçek ailesinin “Beyaz TV”sinde futbol yorumculuğu yapan eski hakem Ahmet Çakar...
Sen yirmi yıldır ekranlarda hak, etik, ahlak, namus ahkamı keseceksin; bir yandan da üç kuruş daha fazla para için yasadışı işlerle uğraşacaksın...
İyi de biz kime güveneceğiz?
GÜNÜN SORUSU
Atatürk’ün gericiliğe karşı mücadelesini sembolize eden ve 1947’de “Mizah” isimli dergide yayınlanan bir karikatürden esinlenerek yapılan heykelle ilgili soruşturma başlatılmış...
Heykeli yapan ve sergileyen iki kişi, “halkı kin ve düşmanlığa tahrik”le suçlanmış...
Sorum sayın savcılara:
Heykele ilham veren ve tam 78 yıl önce çizilen karikatürün çizerini de mezardan çıkartıp yargılayacak mısınız?