Yayınladığı videolarla uzun süre kamuoyunun gündeminde yer alan organize suç örgütü lideri Sedat Peker'in Türkiye’ye dönüp dönmeyeceği yeniden tartışma konusu oldu. Bu tartışmalar, MHP Genel Başkan Yardımcısı İzzet Ulvi Yönter’in sosyal medya üzerinden yaptığı, "Her şeyin bir vakti var… Selam olsun vakt-i merhunu bekleyene….Allah bes baki heves…" paylaşımıyla yeniden alevlendi.

Türkiye’ye dönüşüyle ilgili çıkan iddialara ilişkin avukatı aracılığıyla açıklama yapan Sedat Peker, Sözcü Gazetesi'nden Saygı Öztürk’ün sorularını yanıtladı.

Ayrıca Peker, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli ile 1-2 kez telefonda görüştüğü iddialarına da cevap verdi. 

Gazeteci Saygı Öztürk'ün Peker ile yaptığı röportaj şöyle:

‘DÖNECEĞİM DEMEDİM’

- Türkiye’ye dönüşünüzle ilgili son günlerde tekrar haberler yapılıyor. Türkiye’ye gelmeyi düşünüyor musunuz?

Gazeteci Timur Soykan, YouTube kanalında program yapıyor. Yakın çevremden araştırma yaparak bu konuyla ilgili bir haber yaptı. Aslında söylediği şeylerin hemen hepsi doğruydu fakat bu programdaki sözler her nedense toplumun ciddi bir kesiminde yanlış anlaşıldı. Ben, ‘Türkiye’ye döneceğim’ ya da ‘Dönmek istiyorum’ diye bir kelime hiçbir zaman kullanmadım. Her zaman ‘Henüz çok erken’ olduğunu söyledim.

 - Avukatlarınızın mahkemeye kırmızı bülten kararının kaldırılması yönündeki başvurusunun sonucunu nasıl karşıladınız?

 Senelerdir hiçbir paylaşım yapmadım ancak hakkımdaki tartışmalar azalmadığı gibi çoğalarak devam ediyor. Gençliğimin ilk yılları Milliyetçi Hareket Partisi’nde geçti. MHP Genel Başkan Yardımcısı Sayın İzzet Ulvi Yönter’in yapmış olduğu bir paylaşımdan yola çıkılarak önce Türkiye’ye döneceğim yönünde haberler yapıldı. Şimdi ise ‘Mahkeme Sedat Peker’in dönüş yolunu kapattı’ tarzında haberler yapılıyor. Dört senedir yani yargılama süresi boyunca avukatlarım her seferinde kırmızı bültenimin kaldırılmasını talep etti. Mahkeme de her seferinde reddetti. Yani bu yeni bir olay değil. Adeta rutine bağlanmış bir durum.

‘BARIŞMAYACAĞIM’

- Eski İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun BAE’ye geldiği ve orada barıştığınız yönünde haberler yayımlandı. Böyle bir şey yaşandı mı?

Beni tanıyan bütün herkes bilir ki ben yapılan kötülüğü de yapılan iyiliği de asla unutmam. Yaşadığım sürece affetmeyeceğim ve barışmayacağım bu dünyada üç kişi var. Bahsettiğiniz şahıs bu üç kişiden biridir. Bu tip yazılan çizilen şeyler komediden başka hiçbir şey değildir.

- Türkiye’de bu konular çok fazla gündem oldu. O zaman bunlar hayali konuşmalar mı?

Maalesef güzel ülkemizde bir deli kuyuya bir taş atıyor, ondan sonra kırk tane akıllı uğraşsa da o taşın kuyudan çıkması mümkün olmuyor. Bana ‘Cennete gidebilmen için kefaretin bu üç kişiyle barışman’ denirse Yüce Allah’a yemin olsun cehenneme gitmeyi kabul ederim ancak onlarla yine de barışmam. - Belki olayın üstünden uzun yıllar geçtiği için insanlar bu şekilde düşünmüş olabilirler. Bu konuda kendim dahil hiç kimsenin ne düşündüğünü umursamıyorum. Benim kızım büyüdü. Ancak o gün yaşadıklarının psikolojik etkisi bugün bile onun hayatının yaşam kalitesini çok kötü etkiliyorsa namus sahibi bir babaya yakışan barışmak değildir.

İKİ TUTUKLAMA KARARI

- Kırmızı bülteniniz kalktığı zaman Türkiye’ye dönecek misiniz?

Kırmızı bültenim kalksa bile Türkiye’ye dönmeyi şu an için düşünmüyorum. Türkiye’de hakkımda iki ayrı tutuklama kararı var. Kırmızı bültenim kalktı diye Türkiye’ye dönsem mahkeme gününe kadar beni tutuklayıp cezaevine atarlar. İnanın ki bu davalarda hiçbir suç unsuru yok. Birkaç tane yetkilinin kişisel ihtirasları ve kininden dolayı oluşturulmuş davalardır bunlar.

'GENÇ EMEKLİ MAFYA!’ 

- Geçmişte size karşı tehdit ve hakaretlerde bulunmuş bazı insanların başına kötü şeyler geldi; yani saldırıya uğradılar...

Aslında bu konulara hiç girmek istemiyordum ancak size olan saygımdan dolayı bu sorunuzu da cevaplayacağım. Dünyanın en büyük sosyal medya platformlarında şahsımla ilgili YouTuber olduğumu söylüyorlar. Gazeteci Fatih Altaylı’nın tabiriyle de emekli mafya (çalışma günümü doldurduğum için genç emekli oldum).

YouTuber’ın şiddet yaptığı akla mantığa uygun bir şey mi? Ya da emekliliğin anlamı nedir? Eskiden yaptığı işleri yapmak zorunda olmayan yani çalışma zorunluluğu ortadan kalkan kişi. Bana hakaretlerde bulunan ve şahsımı tehdit eden birçok kişinin başına sıkıntılar geldiğini ben de basından görüyorum. Ancak hiçbiri için üzülmüyorum. Çünkü ben onları uyarmıştım. Şöhret ateşten gömlek gibidir, giymesini bilmeyeni yakar demiştim.  Bu arkadaşlar bana yaptıkları hakaretlerle adeta bir kelebeğin ömrünü andıracak bir zaman diliminde şöhret olmanın tadını yaşadılar ancak ateşten gömleği giymeyi uzun süreli başaramadıkları için ne yazık ki yandılar. Ahmet Ağa’nın verdiği nasihat “Rahmetli Süleyman Demirel’in arkadaşı olan, yine rahmete giden büyüklerimizden Şaban Eyüpoğlu amca vardı. Ankara’ya gittiğimde kendisini ziyaret ederdim. Bir gün bana şöyle dedi (o zaman 22 yaşındaydım): ‘Sedat kardeşim, senin deden Ahmet Ağa bize gençliğimizde çok nasihat etti. Onun sayesinde yaşadığımız bu hayatta başarılı olduk. Ben de sana bir konuda nasihat etmek isterim. Son zamanlarda senin ismini bazı şiddet olaylarında sıkça duyuyorum. Düşmanlarını yenmek için her zaman savaşın içinde olmaya gerek yoktur. Benim oğullarımı tanıyorsun, onlar da deli dolular. 1989 öncesinde de tam hızlı oldukları zamandı. Ankara’da inşaat yapıyorduk. Kat atma günü bir grupla anlaştık. Henüz kat atma tamamlanmadan grubun başındaki kişi bana gelerek anlaştığımız paranın iki katını istedi. Ben itiraz edince adamlar saygısızca konuşmaya başladı. Çocuklarım o meyanda ellerini beline getirip silah çıkaracakken gözümle onlara işaret yaptım. Adamların istediği parayı verdim.’

‘TABUTUNA ÇİVİ...’

“Oğulları demiş ki, ‘Baba sen bizi rezil ettin, haraç ödedin sayılır.’ Şaban amca da oğullarına gülerek demiş ki ‘Hayır oğlum, ben onların tabutunun çivilerini çaktım. Bu parayı benden aldıktan sonra bunlar diyecekler ki biz Şaban Eyüpoğlu’ndan bile anlaştığımız paranın iki katını aldık. Bunun aynısını onlar bir başkalarına da yapacaklar. Ancak o avanta istedikleri adamların sinirleri benim kadar sağlam olmadığı için avanta istedikleri adamların biri onları mutlaka öldürür.’ Şaban amca bu yaşanmış hikayeyi anlatırken bu adamın birkaç sene sonra öldürüldüğünün haberini duyduğunu söylemişti.

MEN DAKKA DUKKA

“Rahmetli Şaban amca bu hikayeyi anlatırken sabırla dinlemiştim. İntikamın akılla alınacağını o yaşımdayken öğrenmiştim. Bu arkadaşlar bana küfür ettiler, beni tehdit ettiler, ben onlara cevap vermedim. ‘Sedat Peker’e küfür eden adamlar’ diye meşhur oldular. Ancak şöhretin onlara getirdiği güzellikleri yaşayamadan ya öldüler ya sakat kaldılar. Çünkü benden sonra da başkalarına aynı şekilde hakaret ettiler, tehdit ettiler. O arkadaşlarımız da sinirlerine sahip olamadıkları için bu kişileri ya öldürdüler ya da sakat bıraktılar.” Sedat Peker bunları anlattıktan sonra, tarihin en eski öğretilerinden biri olan “Men dakka dukka” dedi. Yani “Eden bulur.”