Korkusuz
Ümit Zileli

Saray’a polis yetmedi!..

Başlığı Cumhuriyet gazetesinden aldım...

Çünkü durumu gayet iyi anlatıyor! Türkiye’de polis sayısı 300 bine yakın... Daha çok şehir dışı, kırsal bölge, köy gibi yerlerde görev yapan jandarma gücü ise yaklaşık 200 bin; yani kısaca güvenlik kuvvetleri dediğimiz polis ve jandarmanın sayısı yarım milyon civarında...

Ancak iktidar, bu durumu yeterli görmemiş olacak ki, 1995 yılından itibaren alımı durdurulan, bir diğer deyişle “rafa kaldırılan” bekçilik müessesesi tam 21 yıl sonra 2016 yılında yenide gündeme alındı...

Çarşı ve mahalle bekçisi adı verilen kolluk görevlilerinin sayısı 4 yıl içinde 21 bini aştı... Yapılan son açıklamaya göre bu sayı kısa süre içinde yeni alımlarla 30 bine ulaşacak... Bu teknik bilgilerden sonra gelelim meselenin özüne...

Bekçilerin görev başı yapmasının üzerinden geçen süre içinde şikayetler de süratle artmaya başladı, Meclis gündemine kadar taşındı. Neydi peki şikayetler?  Yetkisini aşmak, üst aramadan kimlik sormaya kadar “olmayan yetkiyi” kullanmak, darp etmek, yere yatırarak şiddet uygulamak...

Bu şikayetler kamuoyunda tartışılırken, 48 gün kapalı kalan TBMM geçtiğimiz salı günü açıldı; gündemdeki ilk madde neydi bilin bakalım?

-Çarşı ve Mahalle Bekçileri Kanunu Teklifi!

Muhalefetin itirazlarına “Anayasaya aykırılık” iddialarına karşın iktidar ve küçük ortağının oylarıyla kanun teklifi genel kurulun gündemine alındı ve aldığım bilgiye göre ilk 7 madde de şakır şakır geçirildi bile...

-Sahi, bu neyin acelesiydi?..

“Parti kolluğu!”


Peki, bu teklif kanunlaştığında ki öyle görünüyor, ne olacak?..

Şu olacak; bekçiler artık “silahlı kolluk gücü” olarak görev yapacak, üst baş arama, kimlik sorma yetkilerine sahip olacak... Çok daha önemlisi “kamu düzenini bozacak mahiyetteki gösteri, yürüyüş ve karışıklıkların önlenmesi” amacına yönelik olarak bekçilerin “önleyici tedbir alma” yetkisi olacak.

Her türlü gösteri ve yürüyüşün Anayasada hak olarak belirlenmesine rağmen “kamu düzenini bozacak eylem” olarak değerlendirildiği ülkemizde, bekçiler hangi özel eğitimle, böylesine ciddi sonuçları olabilecek eylemlere müdahale edecek, asıl
soru bu!

Meclis’te de daha çok bu durum tartışıldı. CHP İstanbul Milletvekili Prof. Dr. İbrahim Kaboğlu, bekçi yasasının bir çok maddesinin Anayasaya aykırı olduğunu, hukuki belirlilik ve güvenlik ilkelerine aykırılık taşıdığını ve keyfi durumlar yaratmayada elverişli olduğunu belirtip, şu vahim oluşum tehlikesine dikkat çekti:

-Bu yasa, bu haliyle “parti kolluğu” yaratma tehlikesi içermektedir!

Ne demek “parti kolluğu” peki? Çok açık değil mi; iktidar partisinin sokaktaki gücü, muhalif kim varsa “ensesinde boza pişirecek” silahlı milisler demek!.. 1920’lerin İtalya’sındaki “Kara Gömlekliler”, 1930’ların Almanya’sındaki “Kahverengi Gömlekliler”, Latin Amerika’da uzun yıllar halkı canından bezdiren “Paramiliter Milisler” demek! Google Amca’ya girin, yukarıdaki bilgileri araştırın, Kaboğlu’nun dikkat çektiği tehlikeyi gayet iyi anlarsınız!

CHP Grup Başkanvekili Engin Altay da Meclis’te yaptığı basın toplantısında bekçi ve polisin görevinin teröristi bertaraf etmek olduğunu ancak bunun hiç kimseye vatandaşa eziyet yapma hakkı vermediğini belirterek bakın ne dedi:

-Haddini, yetkisini aşan, o görevin gerektirdiği nitelikleri haiz olmayıp, AKP yandaşı olduğu için bekçi yapılan insanların bu tür davranışlarına daha çok tanık oluyoruz!

Bu kadar bilgi yeter; şimdi düşünme zamanı:

-Bu gidiş nereye?!.

“Sivil darbe sürecinin sonucu!”


Tam yazıyı noktalarken düştü haber önüme...

CHP İstanbul Milletvekili Enis Berberoğlu ile HDP’li Musa Farisoğlu ve Leyla Güven’in milletvekillikleri yargı kararı okunarak doğrudan düşürüldü...

Halbuki Enis Berberoğlu hakkında yargı incelemesi sürüyordu; bu durumu hatırlatan CHP’li Engin Altay bu kararın okunmasının Anayasa ve iç tüzüğe aykırı olduğunu belirterek “okumayın” çağrısı yaptı.

Buna karşın Meclis Başkanvekili Süreyya Sadi Bilgiç aykırılık olmadığını belirtti, karar okundu ve vekillikler jet hızıyla düşürüldü!..

HDP Grup Başkanvekili Meral Tanış Beştaş ise AKP’ye tepki göstererek, “Bu kararları veren hakimler şu anda FETÖ’den içerideler. Çocuklarınızın yüzüne nasıl bakacağınızı düşünün. Bu darbedir, darbedir, darbedir” dedi!..

CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu da sosyal medyadan yaptığı paylaşımda sivil darbeye dikkat çekti:

-Enis Berberoğlu’nun milletvekilliğinin düşürülmesi, içinde yaşadığımız 20 Temmuz Sivil Darbe sürecinin bir sonucudur, millet iradesinin yok sayılmasıdır...

Düşünmeye devam; bu gidiş nereye?!.