AKP iktidarı, 23’üncü yılına girdi. İktidara gelmeden önce bir yıllık bir partiydiler; bir yılda yaptıkları bütün projeleri 23 yıldır hayata geçiriyorlar...
Tabii; iktidarda kalma süresi uzayınca eldeki projeler de bitiyor.
Sonra ne oluyor?
Sar başa...
Daha önce defalarca yaptıklarını bir kez daha “yeni”, “en yeni”, “hakiki yeni”, “öz yeni” diyerek tedavüle sürmek zorunda kalıyorlar...
★★★
Karadeniz’de doğalgaz, Batman’da petrol bulunması... Bu 23 yılda kaç kez bu yüzden kutlama yaptık hatırlamıyorum.
Bir diğeri de “dar gelirlilere ucuz konut müjdesi...”
En son iki buçuk yıl önce gündeme gelmişti.
TOKİ’nin daha önce yapmaya söz verdiği ve bunun için vatandaştan para toplamaya başladığı konutlar bile bitmemişken, binlerce TOKİ mağduru yollara dökülmüşken, Cumhurbaşkanı günler süren büyük bir kampanya düzenleyerek bütün dar gelirlileri konut sahibi olmaya davet etmişti.
Sonra ne oldu?
On binlerce insan para yatırdı.
Peki; inşaatlar... Bilen yok... Çünkü ortada inşaat falan yok. Kısmetse bir gün!
Ama ne oldu biliyor musunuz?
AKP seçimi yine kazandı!
★★★
Şimdi yine aynı filmi vizyona sokuyorlar.
Bütün yandaş gazetelerde, televizyonlarda aynı haber:
“Başkan Erdoğan’dan dar gelirlilere sosyal konut müjdesi...
Sosyal konutlar 20 yıl vadeli olacak. Ancak başvurabilmek için haneye giren gelirin 40-45 bin lirayı geçmemesi ve başka evlerinin olmaması gerekiyor.”
Yandaş medya bu haberleri, internetten indirdikleri lüks villa resimleriyle süslemeyi de ihmal etmiyor elbette...
★★★
Evi, doğalgazı-petrolü bilmem... Tam 44 yıllık gazeteciliğinin 23 yılını bu arkadaşların iktidarında yapma şanssızlığı yaşayan bir gazeteci olarak tek bildiğim şey var: Bunlar evden, doğalgazdan söz etmeye başladıysa... Hazırlanın:
Seçim sandığının önünüze gelmesi an meselesidir!
Bir de şimdi mağdur ettikleri emekliye temmuz ayında hatırı sayılır bir zam yaptılar mı; iş tamamdır... Gelecek yıl Eylül’de, bilemediniz Ekim’de seçim yapılır!
İşte; siz, siz olun, o gün geldiğinde bugünleri unutmayın!
Yoksa size daha çooooookkkk “ev” yaparlar ve “doğalgaz” bulurlar!
GÜNÜN SORUSU
Suriye’de yeni yönetimin ve Heyet Tahrir El-Şam’ın lideri Ahmed Şera (Colani), ilk yurt dışı ziyaretini Türkiye’ye yapacakmış... Sorum kendisini ağırlamaya hazırlananlara:
Ziyaret programına Anıtkabir’i de koyacak mısınız?
Neresi sürpriz?
CHP Genel Başkanı “sürpriz” diye lanse ettiği “iktidara kırmızı kart projesi”ni eleştirenleri dün, “Birileri burun büküp ne yapacaksınız diyor” diye azarladı.
Eleştirenlerin arasında olduğum için yanıt hakkımı kullanıyorum:
Ben sizi kırmızı kart gösterdiğiniz için değil, böylesine kötü işler yapan bir iktidara kırmızı kart göstermeyi “sürpriz” diye lanse ettiğiniz için eleştiriyorum.
Anlatabildim mi?
İbret günü...
Dün 10 Ocak 1961’de yürürlüğe giren 212 Sayılı Basın İş Yasası’nın kabulünün yıldönümüydü. Bu tarih Çalışan Gazeteciler Bayramı olarak kutlanıyor.
İşin acısı ne biliyor musunuz? Ne o yasa kaldı ortada, ne de gazetecilere sağladığı avantajlar...
Yani ortada bizim açımızdan “bayram” yapacak bir durum yok.
Yaptığı haber ya da yazdığı yorum yüzünden neredeyse her gün bir gazeteci gözaltına alınıyor, tutuklanıyor.
Tutuklanmayan ama meslek ilkelerine uygun gazetecilik yapmaya çalışanların tamamı, haklarında açılmış onlarca davada yargılanıyor.
Olur olmaz nedenlerle yüz binlerce lira tazminat ödemek zorunda bırakılıyor.
Kendileri “topaç”a dönmüş siyasetçiler tarafından açıkça tehdit ediliyor, hakarete uğruyor!
★★★
Son on beş yılda iktidarın “yandaşlaştırma” operasyonu yüzünden on binlerce editör, muhabir, yazı işleri müdürü, genel yayın müdürü, kameraman, sayfa sekreteri “işsiz” geziyor!
Bunların bir çoğu, sırf evlerine ekmek götürebilmek için asgari ücret karşılığında sigortasız, güvencesiz çalışmak zorunda bırakılıyor.
Yandaş medyada çalışanların kaderleri, meslek ilkelerine ihanet etmelerine bağlı: Ne kadar hainsin, o kadar yüksek maaş alıyorsun!
Meslekte ne örgüt kaldı, ne sendika...
Yüksek enflasyona rağmen kimse zam isteyemiyor.
İsterse işsiz kalacağını biliyor!
★★★
İşte; biz, hâlâ özgür gazetecilik yapma fırsatı bulabilen bir kaç yüz “şanslı” gazeteci olarak, bu anlamlı günü kutlamayı reddediyoruz.
10 Ocaklar bizim için bayram olmaktan daha çok, mesleğimizin içler acısı halini anmamızı ve anlamamızı sağlayan bir “ibret günü”dür.
Bu yüzden kutlanacak ya da kutlu olacak bir hali de yoktur.