Olası Marmara depreminde İstanbulda çok kayıp verileceğini ifade eden İstanbul Teknik Üniversitesi Deprem Mühendisliği ve Afet Yönetimi Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Mikdat Kadıoğlu, Türkiye'de afete dair plan ve programın olmadığını ifade etti. Prof. Dr. Kadıoğlu, Deprem olduktan sonra bu şehri yeniden nasıl yapılandıracağız, enkazı nereye dökeceğiz, kalıcı konutları nerede yapacağız? buna yönelik plan ve program yok. Tamamen refleks üzerine hareket ediyoruz, bu bizim en büyük problemimiz.  Büyük bir seferberlik yapılırsa 3-5 senede deprem riskini azaltabiliriz. Bunu tek başına bakanlık, valilik, belediye yapamaz, bütün herkes bir araya gelecek. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan herkesi toplamalı, yurt dışından kredi alması gerekiyorsa alınmalı ve herkesi yönlendirmeli, yoksa bu işin altında kalacağız diye konuştu.

DEPREME, YARIN OLACAKMIŞ GİBİ HAZIRLANMAMIZ LAZIM

Marmara Bölgesindeki fayların 1509,1766 ve 1902 yıllarında kırıldığını ifade eden Prof. Dr. Kadıoğlu, Kuzey Anadolu Fay Hattı Marmara Denizinin içinden geçiyor. En son 1999da Kocaelinde kırıldı. 1902de kırılan bir kısım var ortadaki kısmın kırılmasını bekliyoruz. En eski kırılan 1509, o daha önce kırılır, orada enerji birikmiş diye düşünüyoruz. Marmarada deprem olacak mı olmayacak mı diye bir şey söz konusu değil, deprem olacak ama tam zamanını, gününü ve saatini bilmiyoruz. Baktığınız zaman 500 yılı geçtik, o yüzden depremin eli kulağında. Bana deprem ne zaman olacak ? diye soranlara yarın olacak diyorum. Depreme, yarın olacakmış gibi hazırlanmamız lazım. Bu oynanacak bir kumar değil, burada canımız söz konusu. Herkes; aile, birey, iş yeri, sanayi, fabrika, sokak, okul, ilçe, şehir ve ülke yarın deprem olacakmış gibi hazırlanmak zorunda dedi.

BU BİR MİLLİ GÜVENLİK VE BEKA PROBLEMİ

Türkiyede 1999 Gölcük depreminden sonra çok şey yapıldığını ancak yapılanların yetmediğini söyleyen Prof. Dr. Kadıoğlu, İstanbulda 100 bin binanın yıkılacağını biliyoruz. Her bina başına 100 kişi koysak, 10 milyon arama kurtarmacı lazım. Böyle bir şey yok, ölmeye planlanmış gibiyiz. Bir an önce bu 100 bin binayı 100 binaya indirmemiz lazım. Eğer bu riski önceden azaltmazsak bu afetin altından kalkamayız, afeti yönetemeyiz, mümkün değil. Bu bir arama kurtarma problemi değil, bu bir risk yönetimi problemi. Apartmanımızda metrekare ve kuruş hesabı yapmamalıyız, herkes sağlam evde oturmak istiyor ama para vermek istemiyor, herkes evim sağlam olsun diyor ama metrekaresi küçülmesin istiyor, böyle bir şey yok. O yüzden benim tavsiyem şu; Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan İstanbula gelip belediye başkanları, valilik, STKlar, ticaret odası, sanayi odası hepsini toplayıp acil olmayan bütün yatırımları dondurup bu 100 bin binayı deprem olmadan nasıl güçlendirebiliriz diye düşünmeliler. Bu bir milli güvenlik ve beka problemi. Türkiyenin gayri milli hasılasının büyük bir kısmının yok olma tehlikesi var. Büyük miktarda insan kaybedeceğiz. Türkiye için en büyük problem bu diye konuştu.

BİZ AFET YÖNETİMİNİ TERSTEN ANLAMIŞIZ

Prof. Dr. Kadıoğlu, En basit bir hesapla 100 bin binanın yıkıldığı yerde 10 milyon arama kurtarmacı lazım. İstanbuldakilerin aileleri de afetzede olmasa diğer illerdeki insanları toplayıp anında buraya getirsek hepsi 40 bin kişi. Her enkazın başına bir kişi bile koyamayız, koysak bile ölenleri geri getiremeyeceğiz. Biz insanları nasıl enkaz altından kurtarırız değil, ne yaparsak insanlar enkaz altında kalmaz diye çalışmamız lazım. Biz afet yönetimini tersten anlamışız. Afet olacak, arayacağız, kurtaracağız bu afet yönetimi değil. Kriz yönetiminden risk yönetimine geçmemiz lazım ifadelerini kullandı.

DENİZCİLİKTEN TAŞIMAYI, ULAŞIMI VE TAHLİYEYİ PLANLAMAMIZ GEREKİYOR

İstanbulun kıyılarında daha önce tsunami oluştuğunu ve yine olabileceğini ifade eden Prof. Dr. Kadıoğlu, Tsunami kıyılarda yaşayanların bilmesi gereken bir tehlike. Tersaneler, limanlar, kıyıdaki iskeleler bunlar çoğu dolgu alanlarında yapılmış, bunlar mutlaka zarar görecek, hiçbir şeye güvenemeyiz, hepsini kontrol etmemiz gerekiyor. Ona göre biz denizcilikten taşımayı, ulaşımı ve tahliyeyi planlamamız gerekiyor dedi.

İSTANBUL KAPTANI OLMAYAN PUSULASIZ BİR GEMİ GİBİ OKYANUSTA GİDİYOR

İstanbulun obez bir şehir haline geldiğini söyleyen Prof. Dr. Kadıoğlu, İstanbul yaşanmaz bir şehir haline dönüştü. İstanbulun yolları, toprakları ve havası bu trafiğe ve insana yetmiyor, İstanbulun suyu yetmiyor, artık çöküntüye giden bir şehir. İstanbulda bir günde iki, üç yere gidemezsin, en fazla bir yere gidebilirsin. İstanbulu büyüterek yaşanmaz bir hale getirdik. İstanbulun sınırları ve karakterinin belli olması lazım, kaç milyon kişiyi besler, herkesin buraya mı gelmesi lazım? İstanbul sanayi kenti mi, turizm kenti mi, eğitim kenti mi? Buna karar vermemiz lazım. İstanbul şu anda kaptanı olmayan pusulasız bir gemi gibi okyanusta gidiyor diye konuştu.

BU İŞİN ALTINDA KALACAĞIZ

Deprem krizi ile ilgili plan ve programın olmadığını söyleyen Prof. Dr. Kadıoğlu şunları ekledi:

Yer bilimci arkadaşlar 7.4, 7.6 civarında büyüklükte bir depremin Çınarcık fayında olacağını bekliyor. Bu işin afet yönetiminde biz faylarla uğraşmayız, yer bilimcilerden en kötü senaryoyu alıp ona hazırlanmaya çalışırız. Kahramanmaraşta bir sismik boşluk olduğunu biliyorduk, yani Türkiyede nerede deprem olacağı biliniyor. Şu an da 5-6 nokta var, birisi Marmara, burada deprem olacak bunu herkes biliyor ama deprem olduktan sonra bu şehri yeniden nasıl yapılandıracağız, enkazı nereye dökeceğiz, kalıcı konutları nerede yapacağız? buna yönelik plan ve program yok. Tamamen refleks üzerine hareket ediyoruz, bu bizim en büyük problemimiz.  Büyük bir seferberlik yapılırsa 3-5 sene de deprem riskini azaltabiliriz. Bunu tek başına bakanlık, valilik, belediye yapamaz, bütün herkes bir araya gelecek. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan herkesi toplamalı, yurt dışından kredi alması gerekiyorsa alınmalı ve herkesi yönlendirmeli yoksa bu işin altında kalacağız.

(DHA)