40 santim boylarında...

7 kilo civarında...

Sarışın...

Sırtında kahverengi çizgiler var.

783 hayali Pokemon karakteri içinde Pika türünden çıktı.

Yanaklarındaki kırmızı noktalar boşuna değil.

Pikachu, oradan elektrik salınımı yapar.

Bu aynı zamanda saldırılara karşı kendini koruma mekanizmasıdır.

Gerilime dayanamaz.

Bu onu hasta eder.

Yaşamak için hep bedeninde bir akıma ihtiyaç vardır.

Hızlı ve çeviktir.

★★★

İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun tutuklanmasının ardından başlayan eylemlere katıldı Pikachu.

Polisten kaçıyordu.

Bizim yandaş medya, bir çizgi karakterden bile bir suçlu yaratmaya çalıştı.

Pikaçu ile psikolojik harp mi” diye başlıklar attı.

Hatta buraya konuşan Pokemon uzmanı, -ki kendisinin daha önce her tür konuda uzmanlığı test edilmiştir-, Pikachu’nun maksatlı bir eylem yaptığını açıkladı. Efendim bu Z kuşağına özel bir algı çalışmasıymış. Bir tür provokasyonmuş. Hatta sokağa davet aparatıymış.

★★★

Yetmedi, bir mizah yazarı! Espri olsun diye değil, ciddi ciddi “Bunların tamamı özel çalışılmış ajans işidir. Kanunsuzluğu, vandallığı gençlere sevimli gösterme çalışmasıdır. Gaz maskeli semazen figüründen, Pikaçu karakterine, polis önünde evlenme teklif edenden, Örümcek Adam kostümlüsüne kadar profesyonel prodüksiyondur. Karakterler, yazılmış bir senaryonun aktörleridir. Ortada komik bir şey yok. Vahşet var, çapul var, vandallık var. Ajansın algı çalışması var” deyiverdi.

Gözlerime inanamadım gördüğümde.

Şaka mıydı bu?

Kafamı çevirdim, bir başka TV kanalında daha, ‘masumane olmayan’ bu çizgi karakteri konuştuklarını görünce paralize oldum.

Antalya’daki eylemlerde polisin müdahalesinden kaçtığı görüntülerden tanıdığımız Pikachu sonunda konuştu:

Ülkemizde yaşanan gergin olaylar yüzünden böyle bir fikir düşündüm. Vatandaşlarımızın yüzünü biraz olsun tebessüm ettirebildiysem ne mutlu bana” dedi.

Pikachu’nun başına ne gelir bilemem, Allah akıl sağlığımızı korusun diyebilirim ancak.

TÜM BUNLAR GERÇEK Mİ?

Biliyorsunuz geçen hafta halkın haber alma hakkına hizmet ettiğimiz ve görevimizi yaptığımız için Sözcü TV olarak tarihin en büyük cezasına çarptırıldık. Tebliğ edildiğinde ekranımız 10 gün kararacak. Bu kararı protesto eden CHP’li vekiller RTÜK önünde eylem yaptı. Grup Başkan Vekili Ali Mahir Başarır, eyleme ses sistemli parti aracını almayanların anahtarı alarak otobüsü kaçırdıklarını söyledi. Bunun üzerine genel merkezdeki ikinci otobüsün direksiyonuna Ankara Milletvekili Umut Akdoğan geçti ve RTÜK’ün önüne gitti. Eylem boyunca araçlar çekilmesin diye parti araçlarının direksiyon koltuğunda oturan Umut Akdoğan arabaları emniyete teslim etmedi. Görüntüler trajikomikti. İzlerken aklımda hep aynı soru vardı, “Tüm bunlar gerçek mi, gerçekse biz bunları neden yaşıyoruz.”

SALINGER YILIM

Yazar olma hayali olan Joanna, ünlü yazar J.D. Salinger’ın eski moda edebiyat ajansının huysuz sahibi Margaret’in asistanı olarak işe başlar. Joanna’nın ana işi Salinger’ın hayranlarından gelen yüzlerce mektubu okumaktır. Ancak dünyanın dört bir yanından gelen dokunaklı mektupları okudukça, ajansın standart yanıtlarını bir kenara bırakır ve içinden gelenleri cevap olarak yazmaya başlar. Joanna mektuplarında büyük bir yazar gibi davranırken aslında kendini keşfetmeye başlamıştır. Başrolde Sigourney Weaver var.

Bu Pazar ne okusam ne izlesem diyenlere...

HAYALİ MONTAIGNE GİBİ OLMAKTI

1500’lü yılların sonu, ünlü Fransız filozof Montaigne’in Denemeler eseriyle kendinden söz ettirdiği dönemdeyiz. Marie de Gournay kendi kendine okumayı öğrendiğinde on sekiz yaşındadır. Hayata bakış açısını değiştiren Denemeler’i okumuş, ailesinin onun için çizdiği sınırların dışında bir yaşamın hayalini kurmaya başlamıştır; hayali, hayranlık duyduğu ünlü filozof Montaigne gibi bir yazar olmaktır. Yaşadığı dönemde kadın yazarlara bu alanda pek fırsat tanınmadığını da göze alarak bu zorlu mücadeleye hazırlanır. Montaigne’e yazdığı mektubun ardından ünlü filozof, genç kadının düşüncelerine kayıtsız kalamaz ve onu ziyaret etmeye karar verir. Böylece Marie de Gournay ile Montaigne arasında sıradışı bir dostluk başlar. Marie de Gournay ve Montaigne hem ihtiyar yazar ve genç editörü hem de potansiyel âşıklardı. Jenny Diski, Yazan Kadın İçin Savunma romanında bu karmaşık ve tutkulu ilişkiyi her iki tarafın perspektifinden ustalıkla ele alıyor, ışıkları edebiyat tarihinin yeterince üzerinde durulmamış önemli bir karakterinin üzerine çeviriyor.