Birçok insan, kendilerini iyi bir insan olarak tanımlar ve kalplerinin çok temiz olduğunu savunurlar. İnsanlar, genellikle kendi iyiliklerini vurgularken, çevrelerindeki sorunlara gözlerini kapatma eğilimindedirler. Sessiz kalmanın da suça iştirak olduğunu kabul etmek istemezler.
Bu durum, kişisel iyilikle toplumsal adalet arasındaki çatışmanın bir göstergesi olarak her gün karşımıza çıkmakta. Toplumsal adalet ve eşitlik için çaba sarf etmek, sadece bireysel değerlendirmelerin ötesine geçmekle mümkün.
Bu, sadece kendi iyiliğimizi değil, aynı zamanda etrafımızdaki dünyanın iyiliğini düşünmemiz ve adil olmayan ne varsa düzeltilmesi için çaba sarf etmemiz gerektiği anlamına geliyor.
★★★
İki gün önce, 8 yaşındaki minik Narin yaşıtları gibi okula gitmesi gerekirken cenazesi kaldırıldı. Tabutunun üzerine okul önlüğü yerine gelinlik kondu. Bu aslında ülkemizdeki kız çocuklarının trajik kaderinin bir temsili gibiydi. Daha sadece 8 yaşındayken hayatına vahşice son verilen Narin’in ölümü hepimizi tarifsiz bir kedere boğdu.
Diyarbakır’da 19 gün süren arama çalışmaları boyunca, 120 hanelik köyde herkes sessiz kaldı. Olayın üzerine basına yayın yasağı getirildi. Daha sonra bir milletvekilinin yaptığı “Bizlerin bazen bilmediği, bazen de bilip söylemememiz gereken şeyler var çünkü aile, bizim dostlarımızdır” açıklaması, olaya dair zaten var olan soru işaretlerini daha da artırdı ve konunun üzerinin örtüldüğüne dair kaygıları güçlendirdi.
Sonunda Narin’in cansız bedenine ulaşıldı. Narin Güran cinayetiyle ilgili yürütülen soruşturma kapsamında 21 kişi gözaltına alındı. Gözaltına alınanlar arasında Narin’in annesi, babası, iki kardeşi ve üç amcası bulunuyor.
Narin cinayetinin aydınlanmasında sosyal medya kullanıcıları vicdanlarını ortaya koyarak seslerini birleştirdi ve adeta bir adalet aracı oldu.
Birkaç tıklamayla başlayan paylaşımlar, büyük bir dalga yarattı; yetkililer, kamuoyunun gücü karşısında daha fazla sessiz kalamadı. Farkındalık, baskı ve dayanışma, adaletin tecelli etmesine giden yolu açtı. Sessizliğin suç olduğu bu dünyada, sosyal medya Narin’in sesi oldu.
★★★
Buradan da anlıyoruz ki sosyal medya toplumsal adalet arayışında yeni bir platform haline geldi ve elinde büyük bir güç var. Hem de bu kimsenin yadsıyamayacağı kadar kuvvetli bir güç.
Ancak böyle bir gücün dikkatli kullanılmazsa ne kadar tehlikeli bir silaha dönüşebileceğinin de farkında olmamız gerekiyor.
Uzmanlar, insanların sosyal medya mecralarında yayılan her haberi, asılsız olup olmadığını araştırmadan, doğru olarak kabul edip, çok hızlı ve geniş kitlelere yaydıklarını; bunun bazen gereken yardımın bulunmasını, adaleti, mazlumun sesini duyulmasını sağlayabildiği gibi; bazen de asparagas dediğimiz yalan haberlerin yayılmasına, halkın yargısız infaz yapmasına, suçsuz yere masum insanları linç etmesine, toplumu yönlendirecek haberlerle halkın manipüle edilmesine de yol açabileceğini söylüyorlar.
Günümüzde sosyal medyanın gücü yadsınamaz. Ancak, bu güç bize gelecekte adalet mi getirecek yoksa cadı avı gibi birçok suçsuzun boş yere linç edilmesine mi yol açacak göreceğiz.