diyor ki:
“Babacan’ı Yüce Divan’a göndereceğim...”.
★
İyi de Muharrem...
Halihazırda yüzde bire düşen oyunu...
Seçilebilmen için gerekli yüzde ellinin üzerine nasıl taşıyacaksın?..
“Hokus pokusla” mı?..
★
Mümkün değil ya...
De ki...
Sayende CB seçimi ikinci tura kaldı...
★
Yine imkânsız ama...
Farzı meselâ...
İkinci turda Erdoğan cumhur-başkanı...
Sen de...
Seçim öncesi pazarlığı gereği:
Başkan Yardımcısı oldun...
★
Yav kardeşim:
Babacan’ı hangi gerekçeyle:
Yüce Divan’a göndereceksin?..
★
Biliyorum kardeşim...
Okudum ve duydum...
Yalaka gazetecilerin...
Senin yerine cevap yetiştirdiler:
“Bebecan Türk Telekom’u sattı...”.
★
La oğlum...
TELEKOM özelleştirmesini Maliye Bakanlığı ile Özelleştirme İdaresi yaptı...
Emir ise...
Dönemin Başbakan’ından geldi...
★
Başbakan, Erdoğan...
Maliye Bakanı (Merhum) Kemal Unakıtan’dı...
Özelleştirme İdaresi Başkanı’nın kim olduğunu:
Hatırlamıyorum...
★
Ve...
TELEKOM, Erdoğan’ın:
“Aile dostum” dediği Lübnanlı Hariri ailesine satıldı...
Sen bu teknik ayrıntıyı bilmeyebilirsin Muharrem...
Çünkü:
Erdoğan’dan tek farkın (Atatürk’le ise tek benzerliğin):
Rakıyla olan muhabbetin...
Ama...
17/25’te neler olduğunu biliyorsun...
★
Peki...
17/25’te:
Ali Babacan ve Ahmet Davutoğlu var mı?..
Yok...
Oysa:
Dönemin başbakanı...
Ve dört bakanı var...
★
Aynı dönemde Başbakan olan Davutoğlu...
AKP milletvekillerinden...
O dört bakanın yüce divanda yargılanması için oy istedi...
Cumhurbaşkanı ise:
“Hayır, dört bakanımın yüce divana gönderilmelerini istemiyorum” diye dayattı...
Ve...
Dört bakan suç işledikleri belgelendiği halde:
Kurtuldu...
★
Sözümün özü Muharrem:
Bu kadar yalın hakikate rağmen...
Erdoğan’ın en azından ikinci tura kalabilmesi için...
Elinden gelen gelmeyen her şeyi yapıyorsun...
■
Biliyor musun?..
Adının başına koyacağım sıfatlar:
Klavyede gezinen parmak-larımın ucuna kadar geliyor...
Geliyor ama...
(Şimdilik) Yazmıyorum...
(Şimdilik) Yırttın yani...
Herkes aklını başına alsın
Vay anasını sayın seyirciler...
Seçimlere (Özgürlüğe, demokrasiye, devletin yeniden halkın devleti olmasına) bir hafta kala:
Neler oluyor neler...
★
Hangi seçimler öncesiydi hatırlayamadım...
İktidar gazetelerinde bir haber manşeti:
“Erdoğan’ın kızı Sümeyye Erdoğan’a suikast girişimi...”
★
Yalan habere göre...
Gazeteci Emre Uslu ile CHP milletvekilleri Umut Oran ve Akif Hamzaçebi...
Sümeyye Erdoğan’a suikast yapılması için telefonda görüşüp anlaşmışlardı...
Yalancı gazeteciler...
Ayrıca bir dizi de “Twitter yazışması” hazırlamışlardı...
★
Tabii ki Erdoğan’ın lehine bir haberdi...
Zavallı halkın bir bölümü:
“Bunu da mı yapacaklardı?” diye gitti Erdoğan’a oy verdi...
Erdoğan:
Kazandı...
H
Tarih 15 Temmuz 2016...
Akşam alacakaranlıkta...
Ve...
Boğaz Köprüsü tek yönünde başlayan askeri darbe(!) girişimi sırasında öğrendik ki:
Darbeciler(!):
“Yurtta Sulh Konseyi” adında bir organizasyon bile kurmuşlardı(!)...
★
Ve sadece 3 yıl kadar önce...
İstanbul Atatürk Havaalanı yıkıldı...
Yerine (Sözde) Millet Bahçesi yapılacaktı...
Nasıl yaptılar...
Nasıl ettiler bilinmiyor...
Yasal olmadığı halde bunu da becerdiler...
★
Ancak canlarım...
Dün öyle üç yargı kararı geldi ki...
Erdoğan ve yalakalarının yüz hallerini görmek isterdim...
★
Bu yargı kararlarını açıklıyorum:
“Sümeyye’ye suikast yapılacaktı” haberi...
Ve “konuşma” kayıtlarıyla...
Tweet dizileri:
“Sahte” çıktı...
Yalan haberi yapan iktidar gazetecisi:
“Yalan haber yaptığı için” ceza yedi...
★
15 Temmuz darbe girişimcilerinin:
“Yurtta Sulh Konseyi” adında...
Ya da benzeri bir organizasyon:
Kurmadıkları anlaşıldı...
★
Ve...
Danıştay...
İstanbul Atatürk Havaalanı yıkılıp üzerine bina yapılabileceğine ilişkin karar veren mahkemeyi:
“Yetkisiz” buldu...
★
Haftaya bugün seçim var...
Herkes:
Aklını başına alsın...
Günün şakası
Erdoğan:
“Ülkemizi Suriyelileştirmek için can atan bunlar (Millet İttifakı) değil mi?..”.
Kul hakkı ile domuz eti
Bilal Erdoğan ve bir arkadaşı...
Bir motor yatta...
Güvertede...
65 milyon yurttaşımızın...
Kurban bayramlarında bile göremedikleri etin en irisini...
Mangal ateşinde çeviriyorlar...
★
Bu hayvan...
İriliğine ve kuyruğuna bakılırsa:
Domuz gibi...
Ama...
★
Bilal Erdoğan’ın yalakaları, bunun bir:
“Kuzu” olduğunu savunuyor...
★
Yahu arkadaşlar!..
“Kuzu” dediğiniz en çok 3 kilodur...
Bilemediniz:
5 kilodur...
O ateşte çevrilen hayvan en az 30 kilo...
Hani:
“Koyun çevirme” deseniz anlarım...
Ama...
“Kuzu” deyince:
Zekâmız ve tecrübelerimizle:
Alay edilmiş gibi oluyor...
★
Kaldı ki...
O ateşte pişen domuz olsa ne yazar?..
Fukaranın rızkını yerken günaha girmekten korkmuyorsunuz...
Ama...
Domuz eti yiyince...
Günah korkusu kimyanızı bozuyor:
He mi?..
★
Şimdi bir şey söyleyeceğim ama...
“Okura ayıp olur” diye...
Susma hakkımı kullanıyorum...
La bi gidin be...
Gidin la...
Yemezler
Kadına:
“Sürtük...”.
Doktora:
“Defol git!..”.
Öğretmene:
“Çapulcu...”.
Millete:
“Zillet” de...
Sonra da al eline mikrofonu: “Yeter söz Milletin” diye...
Gönül almaya çalış...
Yemezler aga yemezler...
Ah aahh
Ozum_
@_Oz_um_6789
Abdülhamit asılmadı,
Zatürreden öldü...
IMF’yi başımıza İnönü değil, Menderes sardı ...
Ah aahh
İşte bu yüzden “diploma” sorduk hep...
Günün fıkrası
UĞUR IŞIK
@ugurisik0
Erdoğan, amatör kümede top koştururken,
Kılıçdaroğlu Maliye Bakanlığı’nda hesap uzmanıydı...
Erdoğan, bir sucuk imalathanesinde çalışmaya başladığında,
Kılıçdaroğlu Gelirler Genel Müdürü’ydü...
Erdoğan, Refah Partisi’nde siyaset yaparken;
Özal, Kılıçdaroğlu’nu BAĞKUR Genel Müdürü olarak atadı...
Erdoğan, milletvekili olmaya çabalarken;
Demirel, Kılıçdaroğlu’nu çok kötü durumdaki SSK’ya Genel Müdür yaptı...
Özal, Kılıçdaroğlu’nu:
“Devletin gelirini, giderini ve bütçe tekniğini en iyi bilen kişi” olarak değerlendirdi.
Ve bir gün...
Erdoğan ve Kılıçdaroğlu Cumhurbaşkanı adaylığında rakip oldular.
Erdoğan, Kılıçdaroğlu’na dedi ki:
“Sen bu devlet işlerinden anlamazsın...”.
Fıkra bu kadar...