Mehmet Şimşek demiş ki:

“Yüksek ücret artışları yüksek enflasyona sebep oluyor...”.

Mehmet Bey’in karşısında oturanlardan biri olsaydım şu soruyu sorardım:

“Yüksek ücret artışları yüksek enflasyona sebep oluyor da yüksek faiz geliri ele edenlerin gelirlerindeki nakit artış neden enflasyona sebep olmuyor?..”.

Meselâ...

18 ayda KKM için ödenen 310 milyar lira o dönemde yaklaşık 10 kez devir yaptıysa:

3 trilyon 100 milyar liralık satın alma gücü yaratmış olmuyor mu?..

Canlarım...

Friedmancılar (Sıkı para politikacıları) çok kızacak biliyorum...

Ama...

Irving Fisher’in “Miktar Teorisi (M.V = P.Y) onlar için her ne kadar klâsik kalmışsa da...

Bana göre halen:

Para miktarı/fiyat ilişkisini en doğru anlatan teoridir...

Teori sadece para arzından değil...

Mal ve hizmet arzından da söz eder...

Bir ekonomide...

Maaş ve ücret artışı enflasyona sebep oluyorsa...

Mal ve hizmet miktarı sabit kaldığı, istihdam sabit kaldığı içindir...

Kaldı ki:

Yüksek ücret artışları yüksek enflasyona sebep oluyor da...

Faiz gelirlerindeki yüksek artış niçin:

Enflasyona sebep olmuyor?..

Miktar Teorisi denkleminin bir tarafında para ve paranın dolaşım hızı (MV); diğer tarafındaysa mal ve hizmetlerin parasal değeri (PY) olduğuna göre...

Para arzındaki (MV) artış ancak:

Denkliğin diğer tarafı (PY) sabit kalırsa enflasyona sebep olur...

Yani...

Denklemin PY tarafı da MV ile aynı miktar artırıldığında:

Denklem yine birbirine eşit olacağı için fiyatlar genel düzeyi artmaz...

Demek istemem o ki:

Öncelikle denkliğin PY tarafını yükseltmek için çaba gösterin...

Yani:

Gereğini yerine getirin...

Siz ne yaptınız?..

Gelir garantili boğazlara köprü...

Dünyanın en kaliteli ve büyük havaalanı varken:

Yeni havaalanı...

Alt-üst geçitler...

Tüneller yaptınız?..

Oysa önceliğiniz:

Fabrikalar yapılmasını desteklemek olmalıydı...

Ekili alanı genişletmeliydiniz...

3-5 müteahhit ile 500 bin tembele avanta dağıtacağınıza:

Sanayiciye...

Tarım üreticisine...

Lojistik hizmeti verene destek olacaktınız...

Yani Mehmet Bey...

Bırakın artık vasat altı kasabalı politikacı ağzını...

Bir avuç nakit zenginine ödediğiniz para enflasyona sebep olmuyorsa...

Emeklilerle, maaş ve ücretle çalışanlara ödenecek para da enflasyona sebep olmaz...

Tabii ki:

Sanayi üretimini desteklerseniz...

Tarım üreticilerini desteklerseniz...

Yani:

Mal ve hizmet arzını artırırsanız; olmaz...

Günün sözü

“İnsanoğlunun temel sorunu, üç değişkeni bir araya getirmektir: Ekonomik verimlilik, sosyal adalet ve bireysel özgürlük...”

John Maynard Keynes

İZİN VERMİYOR

Cephe savaşlarında kural:

Askerlerin başlarını mevziden çıkarmamalarıdır...

Neden?..

Gelecek bir mermiye hedef olmamak için...

Dilan Polat isimli hanımefendi...

Siyasi savaşlardan en acımasızının sürdürüldüğü bir ülkede; sadece başını değil:

Bütün vücudunu çıkardı mevziden...

Ve:

Mermileri yedi...

Şimdi...

Kendisinin ve eşi Engin Polat’ın vergi kaçırdığı iddiasıyla MASAK harekete geçmiş...

İddia o ki:

Dilan Polat’ın sahibi olduğu üç şirket:

Vergi kaçırma amacıyla naylon faturalar düzenlemiş...

Uyanık olmak...

İktidara yakın olmak...

Ve...

Yasalardan korkmamak para kazandırıyor ...

Ama...

Gösterişi sevmemek...

Aptal olmamak şartıyla...

Zira...

Aptallık, kazanılan parayı ağız tadıyla yemeye izin vermiyor...

İRRASYONEL YÖNETİM

Son altı ayda elde edilen net turizm geliri:

22 milyar dolar...

Buna karşılık:

12 milyar dolarlık altın ithal edildi...

Ve canlarım...

12 milyar dolar altın ithal eden ülkenin Maliye ve Hazine Bakanı kapı kapı dolaşıp:

3-5 milyar dolar fon bulmaya çalışıyor...

Soru şu:

Neden?..

Canlarım...

Bir ülke bol bol altın ithal ediyorsa:

Savaşa hazırlık yapıyor demektir...

Savaşa hazırlık yoksa...

O ülkeyi:

İrrasyonel yöneticiler yönetiyor demektir

AĞRI KESİCİ Mİ?..

Ticaret Bakanı’nın “indirim” çağrısı, marketlerde karşılık bulmuş...

Migros, BİM, Şok, A101 gibi zincirler, pek çok üründe %50’ye varan indirim yapa(cak)larmış.

Yani...

Market zincirleri, Erdoğan korkusundan yurttaşa:

Ağrı kesici verecekler...

İyi de...

Ağrı kesiciyle çözüm olmaz ki...

Ama...

İlhan Kesici ile olur...

GÜNÜN HADSİZİ

Atatürk’e olan düşmanlığıyla bilinen Merhum Hadsizin oğlu da bakın nasıl bir hadsizlik yapmış:

“İstanbul’da neredeyse hiç Türk yaşamamalı. Arap gelmeli, göçmen gelmeli.

400 bin dolara vatandaşlık satmak da çok iyi bir şey... Demografik yapımız değişiyormuş, değişsin, ne olacak ki?..”.

GÜNÜN FIKRASI

Hüsmen’in oğlu Hasip askere gitti...

Bir süre sonra karısına şifreli bir mektup yazdı:

“Te be mektupçuk;

Var git de geri gel...

Birken olduyduk iki...

Sor bakalım:

Üçüncümüz geldi mi?..”.

Hüsmen’in mektubuna karısı Hasibe’den cevap geldi:

“Bir dalda iki kiraz...

Biri al biri beyaz...

Bizim tarla vermedi ürün...

İzin al, gel de...

Yeniden kaz...”.

GÜNÜN FOTOĞRAFI

Kadın Milli Voleybol Takımımızda “orta oyuncu” pozisyonunda görev alan Zehra Güneş’in anne ve babasıyla verdiği şu görüntü öyle çok hoşuma gitti ki...

Paylaşmak istedim...

Dünün tweeti

Reha Çamuroğlu

@RehaCamuroglu

Gençler bilmiyor olabilir, yaşlılar hatırlamak istemiyor olabilir, 60’lı ve 70’li yıllarda muhafazakârlar için Filistin Davası “gomünislik”, o davaya desteğe giden devrimciler ise “anarşik” idi. Yani “katli vacip”. İsrail’e destek olan ABD ise “velinimetimiz” ve koruyucu meleğimizdi.