Meslektaşlarım adını gizlemiş, sanki “yüz kızartan bir suç” işlemiş gibi... N.K. demişler!
Tekstil işçisiymiş ve 43 yaşındaymış. Üç de çocuğu varmış.
Bu N.K. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Bağcılar Kadın Doğum ve Çocuk Hastalıkları Hastanesi’ni açtığı törene katılmış...
Erdoğan’ın konuşma yaptığı platforma doğru cep telefonunu atıp bağırmış:
“AK Parti sebep, enflasyon sonuçtur!”
Sonra bir de pankart açmış:
“Allah’ın dinini kullanma Reis!”
Sen misin bunu yapan?
Güvenlik görevlileri üstüne atlamış, yaka paça gözaltına almış. Sonra da tutuklanmış!
Telefonu Cumhurbaşkanı’na zarar vermek için değil, dikkatini çekmek için platformun arasına attığını söylemişse de savcıyı ikna edememiş.
Açtığı pankartın nedenini de şöyle anlatmış:
“Müslümanlıkta varlıklı kesim ekonomik sıkıntı yaşayanları da düşünmeli. Gelir eşitsizliğini ortadan kalkması gerektiğini düşünüyorum. Bunları yazmamdaki amaç da ekonomik sıkıntı ve yüksek enflasyona çözüm aramaktır.”
★★★
Ülkeyi kim yönetiyor?
Erdoğan ve AKP iktidarı...
Peki; yıllardır yüksek enflasyon sorunu yaşıyor muyuz?
Yaşıyoruz.
Bu durumda çıkıp “AK Parti sebep, enflasyon sonuçtur!” demek, “Allah’ın dinini kullanma Reis” diye pankart açmak neden suç sayılıyor?
★★★
Daha da vahimi var:
Saraçhane gösterilerine katılan bazı gençler savcılık tarafından “hak, hukuk, adalet” diye slogan attıkları için suçlanmış...
Kemal Kılıçdaroğlu’nun 2017’deki Adalet Yürüyüşü’nden bu yana bu sloganı milyonlarca kişi, milyarlarca kez dillendirdi:
“Hak, hukuk, adalet!”
Kimseye dava açılmadı. Kimse “Neden bu sloganı atıyorsun?” diye suçlanmadı.
Ama hakkın, hukukun, adaletin en büyük savunucusu olması gereken bir savcı, öğrencileri “Hak, hukuk, adalet sloganı atan grup” diye hedef gösterdi.
★★★
Savcı beyler, polis abiler, hakim amcalar:
Bunların hiçbiri suç değil.
En az, “Ne yapıyorsunuz Sayın Savcı?” demek kadar masum cümleler bunlar...
Hakkımda da işlem yapar mısınız bilmem ama...
Bakın ben de bağırıyorum:
“AKP sebep, enflasyon sonuç!”
“Allah’ın dinini kullanma Reis!”
“Hak, hukuk, adalet...”
★★★
Şimdi ben suç mu işledim, yoksa eleştiri hakkımı mı kullandım?
Yarım bayram!
Dün yazdım: Bugünkü Meclis, 105 yıl önce Atatürk ve arkadaşlarının kurduğu Meclis değil...
Çünkü tüm yetkileri Saray tarafından elinden alınmış, göstermelik bir Meclis....
Laftan başka bir şey üretmez...
Her şey Saray’da yapılır, Meclis sadece “noter” gibi onaylar.
Yine de çocuklara armağan edildiği ve dünyadaki tek çocuk bayramı olduğu için yürekten kutluyorum.
Umarım bir gün ülkemiz tek adam rejiminden kurtulup demokratik parlamenter sisteme döner de Meclis elinden alınan yetkileriyle yeniden donanır.
Görür müyüm bilmiyorum ama ben, bu bayramın “Ulusal Egemenlik” kısmını işte o zaman kutlayacağım.
Bir cümle, dört hakaret!
Devlet Bahçeli, eski AKP’li ve FETÖ sanığı Mümtazer Türköne’nin gündeme getirdiği erken seçim tartışmalarına ilişkin konuşmuş:
“Erken seçim yalan ve yaygarasıyla partimizi tartışmaya yeltenen, küçücük akıllarıyla niyet okuyuculuğuna teşebbüs eden çürüklerin hevesleri boşunadır. Seçimler zamanında yapılacaktır”
★★★
Hani sosyal medyada Bahçeli’nin yerine dublör kullanıldığı iddiaları vardı ya... Hepsi boş!
Bahçeli, dünkü bu açıklamasıyla sahalara döndü ve sağlıklı olduğuna beni kesinlikle inandırdı.
“Yalan, yaygara, küçücük akıl, çürükler...”
Bir cümlede dört ciddi hakaret...
Bu kadar hakareti ondan başka kimse bir çırpıda edemez.
GÜNÜN SORUSU
Saraçhane eylemlerinde gözaltına alınıp tutuklanan öğrenci Esila Ayık, kemoterapi görecek kadar böbreklerinden rahatsız. Ayrıca orta seviye aort hastası... On dört gündür Bakırköy Kadın Kapalı Cezaevi’nde... Avukatı dört kez tutukluğa itiraz dilekçesi verdi; hepsi reddedildi.
Sorum İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı Akın Gürlek’e:
Esila cinayet mi işledi, bomba mı attı? Sizin kızınız olsaydı, böylesine hastayken tedavisini engelleyecek şekilde tutukluğunun devam etmesini nasıl bir tepki verirdiniz?