Demokratik bir ülkede siyasi iktidar neden vardır?

Kitaplara göre sorunun yanıtı net:

“Halkın refahını yükseltmek ve barış içinde yaşamalarını sağlamak için...”

Bu sekiz sözcüklük cümle aklınıza gelen diğer “görev”lerin hepsini kapsar...

Bir iktidarın başarılı olup olmadığını anlamak için yaptığı yola, köprüye bakılmaz.

“Halkın refahını yükseltti mi, barış içinde yaşamamızı sağlıyor mu?” bu soruların yanıtı aranır!

★★★

Türkiye’yi 22 yıldır yöneten siyasal iktidar, bu iki görevi yerine getirdi mi?

Yani zenginleştik mi?

Toplumsal barış içinde yaşıyor muyuz?

Soruların yanıtı belli.

Hayır!

Birinci maddeyi gerçekleştiremedikleri gibi; onu unutturmak için neredeyse her gün yeni bir gündem yaratarak siyasal barışı bozuyor...

★★★

Dikkat ediyor musunuz; iktidar hiçbir soruna

çözüm üretmiyor.

Yani bozuk olan düzeltmiyor.

Tam tersine; düzgün olanı bozuyor.

Yerel seçimlerde büyük bir yenilgi aldılar ya; tek dertleri CHP’li belediyeleri köşeye sıkıştırmak...

Akıl almaz iddialarla suçlamak, gelirlerini azaltmak için formül aramak, yapılanları küçümsemek ve karalamak...

Bunlar sonuç vermeyince de görevden almak ya da kapatmak!

★★★

Şimdi hedefte CHP’li belediyelerin açtığı 653 kreş, yani çocuk bakım evi var... Sadece İstanbul’da açılan kreş sayısı 150’ye yakın. Binlerce kadın, çocuklarını bu kreşlere bırakıp çalışma olanağına kavuştu.

Ama...

Sen misin bunu yapan?

Son seçimlerde İstanbul’dan aday olup da İmamoğlu’na açık ara bir farkla yenilen Murat Kurum’un, yeniden kurum kurum kurulduğu Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, belediyelerin açtığı kreşlerin kapatılması ve yeni kreş açılmamasının sağlanması için Milli Eğitim Bakanlığı’na yazı göndermiş...

Binlerce merdiven altı Kur’an Kursu’nu ya da “sübyen mektebi”ni görmezden gelen Milli Eğitim Bakanı da yememiş, içmemiş; kreşleri kapatmak için harekete geçmiş...

★★★

Yani... Sanki çok dertsizmişiz gibi yeni bir derdimiz daha oldu. Şimdi; yat, kalk bununla uğraş...

Ulan; açlık var açlık!

İnsanlar marketlerde, “Her şey çok pahalı. Hiçbir şey alamıyorum. Açım” diye bağırarak sinir krizi geçiriyor. Sizin tek derdiniz CHP’li belediyeler...

★★★

Biliyorum; iktidarda birkaç gün daha fazla kalabilmek

için her şey...

Ama nafile...

Hava bozdu bir kere!

Solo ve koro!

Görüntüleri sosyal medyadan izlemişsinizdir:

İzmir’de alışveriş için markete giden emekli bir vatandaş, ürün etiketlerini gördükten sonra sinir krizi geçirerek “Geçinemiyoruz, her şey çok pahalı. Artık dayanacak gücüm kalmadı. Açız, aç” diye bağırmaya başlamış...

Market çalışanları ve çevredekiler, kontrolden çıkan vatandaşı yaka paça, yerlerde sürükleyerek marketten dışarı çıkarmış.

★★★

Demek ki “iç ses”imiz artık dışarıya çıkmaya başladı...

Yani sabır taşı çatladı.

İktidar sahipleri, sözüm size:

Sakın “Münferit bir olay” deyip geçmeyin.

Unutmayın ki bu “solo”, “koro”ya dönüştüğünde, yaka paça atılan siz olacaksınız!

GÜNÜN SORUSU

Soru, belediyelerin açtığı kreşlerin kapatılması için Anayasa Mahkemesi’nin kararını gerekçe gösteren Çevre, Şehircilik Bakanı Murat Kurum’a:

Sen hiç Can Atalay ismini duydun mu? Google’a “Can Atalay ve Anayasa Mahkemesi” yaz, bakalım ne çıkacak?

Kadına devlet saygısızlığı!

Dün Kadına Yönelik Şiddete Karşı Mücadele Günü’ydü.

“Erkek Devlet”, bu özel günde bile kadına hoşgörüyle bakmadı. Polis, İstanbul Valiliği’nin emriyle, Beyoğlu’nda düzenlenmesi planlanan yürüyüşe sırf kadınlar gidemesin diye ilçeye girişleri engelledi.

Hatta...

Saat 15.00’ten sonra bölgeye giden bazı toplu ulaşım araçlarının seferlerini durdurdu.

Bunun adı, “kadına şiddete devlet desteği”dir.

Sadece bu yılın ilk 10 ayında 357 kadının erkekler tarafından öldürülmesini engelleyemeyen devlet, ne yazık ki kadınların “örgütlenerek direnme” hakkına da saygı göstermemiş oldu.

Şiddet ille de döverek, öldürerek olmaz...

İnsan olmaktan haklarımızın kullanılmasını engellemek de bir tür şiddettir.

Kadınların bu hakkını elinden alan herkesi “şiddetle” kınıyorum!

MAYDANOZ

Emekli maaşı gibiyim....

Kimse benimle geçinemiyor! (İ.L.)