Korkusuz

NATO Zirvesi’ne Kilitlenen Ankara...

NATO Zirvesi’ne Kilitlenen Ankara...
“Başkentin klasik Salı’sı” diye nitelendirdiğim salı günleri, Meclis’te siyasi partilerin grup toplantıları yapıldığı için kulisler oldukça hareketlidir. İç ve dış siyaset gündemine dair diğer günlere nazaran daha fazla değerlendirme dinleme ve haber alma fırsatı bulursunuz. AKP Genel Başkanı Tayyip Erdoğan, ABD seyahati ardından katıldığı ilk grup toplantısı olduğu için dün siyasi kulisler oldukça hararetliydi. Kritik dönemde gerçekleşen Erdoğan-Trump zirvesinin Suriye’deki gelişmelere nasıl yansıyacağının yanı sıra iç politikaya etkileri konusunda da epeyce analiz dinleme fırsatı bulduk. Başlıklar halinde gidelim;

1- Suriye’deki gelişmeler… Barış Pınarı Harekatı… Güvenli Bölge:

Barış Pınarı Harekatı ile birlikte AKP’de yükselen moraller, Erdoğan’ın ABD dönüşü sonrasında yerini kafa karışıklığına bırakmış. Haksız da sayılmazlar!.. Erdoğan’ın “dersimiz insanlık” başlığını attığı “Suriyeli mültecileri göndermeyiz. Kimseyi varil bombalarına teslim etmeyiz” sözlerinin ardından, “Şimdi bu varil bombaları nereden çıktı” sorusunun cevabı aranıyor. Doğru!.. Barış Pınarı Harekatı sırasında tekrarlanan  “Suriyeli mültecileri kendi topraklarında huzur içinde yaşamaları için güvenli bölgeye göndereceğiz” sözleri hala hafızlarından silinemedi. Erdoğan’ın kritik seyahat öncesi ve sonrası yaptığı satır aralarındaki NATO vurgulamalarını da gözden kaçırmamak gerekir. Özellikle “NATO’nun buraya artık eğilmesi lazım. İngiltere’deki liderler zirvesini önemsiyorum” cümlesini not edin.

Barış Pınarı Harekatı durdu. Sanki tekrar en başa dönmüş gibiyiz. Sınırımızın dibinde ülkemizi tehdit eden YPG/PKK varlığından eskisi gibi şikayet etmeye devam ediyoruz. Terör örgütü bölgeden çekilmedi. ABD ve Rusya daha yerleşiyor. 3-4 Aralık’ta kuruluşunun 70’nci yıldönümü münasebetiyle liderlerin buluşacağı NATO zirvesi var. Suriye’nin kuzeyine bir NATO gücünün yerleşmesi olasılığı siyasi kulislerde çokça konuşulmaya başlandı. Erdoğan’ın vurgulamaları da bunun alt yapı, iç kamuoyunu hazırlama çalışmaları olarak değerlendiriliyor. ABD ve Rusya’nın peş peşe set çekmesi ile Barış Pınarı Harekatı’nın ilerleyemeyeceğini gören Erdoğan, Güvenli Bölge’de güvenliğin NATO merkezli uluslararası güçle sağlanması karşılığında bölgenin yeniden inşası projesinin Türkiye’ye verilmesine sıcak bakabilir mi?.. Herhalde öyle olacak gibi!.. Ankara’ya gelen istihbarı bilgilere göre, daha önce bölgeye uluslararası güç yerleştirilmesi öneren Almanya’nın bu işin başını çekeceği yönünde. 20-30 bin kişilik bir NATO gücünden bahsediliyor.

Peki, Rusya, bu süreçte olup bitenleri sessiz sedasız seyredecek mi?.. Davulla-zurna ile ortak devriye attığımız Rusya, Tişrin’e yerleşirken mesajını net verdi. Rus komutan, YPG/PKK’lı teröristten paçavrayı teslim alırken ona da kendi bayrağını verdi.  Haber önceki gün AA tarafından duyuruldu.

NATO gücünün gelip Suriye’nin kuzeyine yerleştirmesi ne demek?..

Bölgeden Türk askerinin çıkarılması demek. Zaten daha önce, Amerikalı ve Ruslarla  İsrail’de yapılan bir toplantıda bu karara  bağlanmıştı. Ayrıca, Suriye’nin kuzeyinde  özerk bölgeyi NATO koruması altına almak demek. Ee, sade vatandaşlar olarak biz de bunu oturup kabullenecek miyiz?.. 50 AKP’li müteahhide bölgede inşaat ihalesi verilirse , yandaş medya da bunu büyük kalkınma ve istihdam projesi olarak takdim ederse!.. Neden olmasın?..

2- MHP’nin durumu

AKP Genel Başkanı Tayyip Erdoğan’ın dünkü grup toplantısının ardından, Meclis’e gelen MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli ile görüşmesi kulisleri oldukça hareketlendirdi. Sürpriz görüşme, grup toplantısı yapmayan Bahçeli’nin partisinin milletvekilleri ile yediği öğle yemeğinden sonra gerçekleşti. Zaten, sağlık sorunları yüzünden Devlet Bahçeli’nin siyaseti bırakıp bırakmayacağı ve MHP’nin geleceği ile ilgili senaryolar siyasi kulislerin bir süredir en sıcak gündem maddelerinden biri. Meclis kulisinde gerçekleşen “muhabbet” in ardından iddialara yenileri eklendi. Şöyle; “Devlet Bahçeli, Aralık ayı sonunda Genel Başkanlığı bırakacak, aktif siyaseti terk edecek. MHP’nin başına yeni bir isim gelecek”.  MHP’nin geleceği ve yönetim yapısı ile yakından ilgilendiği çok net bilinen Erdoğan’ın bu son “muhabbet” ziyareti, MHP’de oluşan taban tepkisini kırma, arayı daha da sıcaklaştırma etkinliği olarak değerlendirildi.

3- Abdullah Gül destekli Ali Babacan partisi

AKP kulislerine dalarsınız da yeni oluşumlarla ilgili bir haber almamanız bir değerlendirme  yeni bir iddia dinlememeniz olası mıdır?.. Kesinlikle hayır… Aralık ayı sonuna kadar, “Eğer parti  programı yazımı bitirilebilirse” Ali Babacan’ın partisini  resmileştireceğine kesin gözle bakılıyor. Söylenen o ki; Ali Babacan, bildik 3-4 isim dışında eski AKP’li  vekillerden vitrine kimseyi taşımayacakmış. Halihazırdaki AKP’li milletvekillerinden istifa edip yeni kurulacak partiye katılmak isteyenlere de kapıları kesinlikle kapatacakmış. Gelecekte kambur olmalarını istemiyormuş. Bu arada, Abdullah Gül’ün yakın arkadaşı Beşir Atalay’a da okyanus ötesinden veto gelmiş. Okyanus ötesi, Atalay’ı Babacan’ın vitrininde görmek istemiyormuş!.. Bu cepheden, dün, işittiğim en ilginç iddia ise, “Abdullah Gül’ün gizli gizli Erdoğan ile görüştüğüne” dair… Hayret içinde nedenini sorduğumda şu yanıtı aldım;

“Abdullah bey yolun başında yaptığı bazı gizli anlaşmaların açığa çıkmasına izin vermez. Şu anda sadece muhalefet yapıyor görüntüsü veriyor. Bir muhalefet boşluğunu dolduruyor gibi yapıyor.”

Şu NATO zirvesi nelere kadirmiş!.. Bekleyip, göreceğiz…