Korkusuz
Memduh Bayraktaroğlu

Müttefiklere hakaret hamasettir ve buna “dış politika” denilemez...

Yıl 2015, aylardan ocak...

İki Müslüman kardeş (Said ve Cherif Kouachi) Paris’te, hiciv dergisi Charlie Hebdo binasını bastı...

İkisi polis 12 kişiyi öldürdü...

Katillerin gerekçeleri, dergide İslam Peygamberi’nin karikatürünün yayımlanmasıydı...

[caption id="attachment_202041" align="alignnone" width="227"] Emmanuel Macron[/caption]



Bir başka Müslüman katil ise Yahudi marketi Hyper-Cacher ve Montrouge mahallesinde 5 kişiyi öldürdü...

Bu cinayetlerin sanıklarının yargılamasına geçtiğimiz hafta Paris’te başlandı...

Üçü polis tarafından öldürülen 14 sanıklı bir dava bu...

Ve...

Sanıkların ikisi Türkiye kökenli...



Dava görülmeye başlamadan önce Paris dergilerinde yine İslam peygamberinin konu edildiği karikatürler yayımlandı...

Dışişleri Bakanlığımız...

“Charlie Hebdo dergisinin dinimize ve Peygamberimize yönelik saygısızlık içeren karikatürleri yeniden yayımlama kararını şiddetle kınıyoruz” içerikli bir açıklama yaptı...

Yetmedi...

Fransa Cumhurbaşkanı Macron’a yönelik çok ağır hakaretler edildi...



Neden?..

Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron: “Fransa’da vatandaşlar dine hakaret olarak algılanabilecek ifadeler kullanma özgürlüğüne sahiptir” diyerek karikatüristlerin ve dergilerin arkasında durduğu için...



Canlarım benim...

Müritlerinden birinin 12 yaşındaki kızına cinsel tacizde bulunan bir İslam Tarikatı Şeyhi’nin bu eylemi; İslam Peygamberine hakaret değil mi?..

Peki...

Cumhurbaşkanlığı ve Dışişleri Bakanlığı, sapık tarikat Şeyhi’nin ağzının payını verebildi mi?..

Hayır ama...

1400 yıl önce vefat eden peygamberinin karikatürünü çizenleri tutuklamayan Fransız hükümetine hakaret etti...

HADDİNİ BİLDİREN OLDU MU?..


Canlarım benim...

Bildiğiniz gibi...

ABD Başkanı Trump bizim Cumhurbaşkanımıza, “akıllı ol” (Bu iki kelimeyi ancak akıllı olmadığına inandığınız birine karşı yan yana getirirsiniz) diye başlayan seviyesiz bir mektup yazdı...

[caption id="attachment_202042" align="alignnone" width="228"] Donald Trump[/caption]



Peki...

Cumhurbaşkanlığımız ve Dışişleri Bakanlığımız; ABD Başkanı’nın, Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı’na hakaret içeren bu mektubu nedeniyle Trump’a ve ABD Dış İşleri Bakanlığına haddini bildirdi mi?..

Halen böyle bir had bildirici açıklama işitmedik, okumadık...



Ama...

Aynı T.C. Devlet Başkanlığı ve Dış İşleri Bakanlığı; 1400 yıl önce vefat eden İslam peygamberinin çizilen karikatürü nedeniyle Fransız Hükümetine ve Cumhurbaşkanı’na çok ağır hakaretler etti...

ÖNCE, YAŞAYAN BAŞKANIMIZI KORUSAK...


Canlarım...

83 milyon Türkiye Cumhuriyeti vatandaşını temsil eden cumhurbaşkanı halen hayatta...

Ve görevinin başında...

Haliyle ona yapılan hakaret 83 milyon TC. vatandaşına ve T.C. Devleti’ne yapılmış bir hakarettir...

[caption id="attachment_202043" align="alignnone" width="309"] Tayyip Erdoğan[/caption]



Ne var ki...

T.C. Cumhurbaşkanı için “Erdoğan ne dersem yapar” diyerek devletimize ve haliyle ulusumuza da hakaret eden ABD Devlet Başkanı’nın ağzının payını veremeyen Cumhurbaşkanı ve Dış İşleri Bakanımız...

Yaklaşık 1400 yıl önce yaşamını yitiren İslam peygamberinin karikatürünü çizenlere hoşgörü gösteren Fransa Cumhurbaşkanı’na...

Çok ağır hakaretler ettiler...

DİPLOMASİ NEZAKETTİR...


T.C. Devlet Başkanı ve Dış İşleri Bakanlığı, Müslüman aleminin kutsalı olan Hz. Muhammed’in karikatürünün çizilmesinden hoşnut olmayabilir...

Buna hakkı da vardır ancak...

İtirazını yaparken...

Müttefik ülke (NATO’dan ve GB’den ortağımız) cumhurbaşkanına hakaretten kaçınmalı...

Ve...

Azılı kökten İslamcı katil namzetlerini tahrik etmemeli...

EKONOMİSİ VE YARGISI DA ÖYLE...


SÖZCÜ’de Müslüm Evci imzasıyla yayımlanan haberin spotu şöyle:

AKP eski Milletvekili Cem Zorlu’nun rektörlüğünü yaptığı Konya Necmettin Erbakan Üniversitesi ‘torpil’ iddiasıyla çalkalanıyor. Görevde yükselme sınavında, akademisyenlerin yakınları, mülakatla açık kadrolara yerleştirildi...”



SÖZCÜ Yazı İşleri de harika bir başlık atmış:

“Bu da eş dost üniversitesi...”.



Ekonomisi ve yargısı, “ahbap – çavuş” modeliyle yürütülmeye çalışılan bir ülkede...

Üniversitelerin “eş-dost-akraba” sistemiyle yönetilmesini şahsen yadırgamadım...

Damadın bakan olarak atandığı bir Ortadoğu ülkesinde bunlar normal karşılanmalı...


AYLAN BEBEK


Sahile vurmuş yüzükoyun yatan cansız bedeniyle Aylan Bebek unutulur mu?...

Tabii ki unutulamaz...

İşte o Aylan bebeğin, İngiltere tarafından mülteci olarak kabul edilen babası Abdullah demiş ki:

“Mültecileri içeri alın...”.



Abdullah Bey acaba haklı mı?..

Yarın bu “mülteci” konusunu yazacağım...