Eski Adalet Bakanı Abdülhamit Gül düzgün bir hukuk adamıydı.
Adaletten şaşmamaya özen gösteren Abdülhamit Gül, bu görevinde keşke daha fazla kalsaydı... Türkiye’de hukuk daha iyi işlerdi.
Abdülhamit Gül, Adalet Bakanlığı döneminde “Tutuklamayı infaz gibi gören uygulamalar asla kabul edebileceğimiz bir durum değil. Çünkü tutuklama istisnai bir tedbirdir. Asıl olan özgürlüktür” demişti.
Bunlar doğru sözlerdir ama bugün uygulanan ne?
Ardı arkası gelmeyen tutuklamalar demokratik bir ülkeye yakışıyor mu?
Kanunda, tutuklayıp içeri tıkmak yerine uygulanacak bir sürü seçenek var.
Mesela “Adli kontrol” şartıyla serbest bırakma, “Yurt dışına çıkış yasağı”, “Ev hapsi” gibi...
Hukukta esas olan tutuksuz yargılamadır ama bizde artık bunun tersi yapılıyor.
Beylikdüzü Belediye Başkanı Murat Çalık bile kanser hastası olduğu halde, ısrarla, inatla cezaevinde tutuluyor. Eğer sanık hapishane hücresinde ölürse kim sorumlu olacak? Murat Çalık’a “Ev hapsi” verilse kaçacak mı yani?
AKP’li Bülent Arınç bile önceki gün “Herkese insaf, merhamet, vicdan tavsiye ediyorum” demek zorunda kaldı!
Ey yetkililer! Toplum vicdanı sızlıyor. Daha fazla sızlatmayın!