BBP Genel Başkanı Mustafa Destici, Irak’ın kuzeyinden gelen şehit haberlerine dair X’deki gönderesi mahkemeye taşındı.

Gönderide 25 muhalefet partisini görselleri ile birlikte ithamda bulunan Destici hakkında Demokrat Parti ve Gelecek Partisi suç duyurusunda bulundu.

Üstüne de 2012’de Destici’nin “özerkliği kabul edebiliriz” dediği sosyal medya paylaşımı çıktı.

Destici çok geçmeden bu göndersini sildi!

2008’de merhum Muhsin Yazıcıoğlu’nun DTP’nin TBMM’de dağıttığı “Demokratik Özerklik Projesi” adlı kitapçık ile ilgili söylediği sözleri hatırlatmak istiyorum.

“Türkiye Cumhuriyeti Devleti üniter bir devlettir. Özerklik söz konusu bile olamaz. Özerklik istiyorlarsa defolup gitsinler. Yapılan bu ihanete ve hainliğe karşı savcıları ve TBMM’yi göreve çağırıyorum” demişti!

2009’da da Kahramanmaraş’ta nasıl düştüğü hala aydınlatılamayan bir helikopter kazası sonucu hayatını kaybeden Yazıcıoğlu ile Destici arasındaki fark bu kadar nettir.

2009’da Habur’da kurulan “çadır mahkemesi” ile devam eden açılım, saçılımlara, BBP’nin ikna edilmesi ve özerkliğe evet demesi için Yazıcıoğlu’nun kazaya kurban gitmesi mi gerekiyordu bilemiyorum…

Destici’nin X’deki gönderisinde AYM ile ilgili yaptığı değerlendirme ve milletvekillerinin dokunulmazlık dosyaları ise esas vurgudur.

Çünkü AKP’nin esas gündemi sözde yeni anayasadır.

Her bir üyesi AKP tarafından atanan AYM ile Yargıtay arasında ise bir sorun yoktur.

AKP ile aynı pencereden bakan üyelerin oluşturduğu bu kurumlar arasında çatışma varmış gibi göstermek ise vatandaşın gözünde yeni anayasaya ihtiyaç var algısı yaratmak içindir.

Özerkliğin önündeki en büyük engel olarak anayasanın ilk 4 maddesinin durduğunu bilenler, bunu başarı ile oynamaktadır…

Özerkliği savunanlar ise BOP’un gemisinde yol alanlardır.

BOP eşbaşkanı ile aynı gemide olanlardan da milliyetçi olmaz…

Eyalet sistemini/özerkliği savunan birinin, Merkez Bankası başına getirilmesi de boşa değildir!