Türkiye günlerdir operasyon gündeminin yanı sıra dış politikayı ilgilendiren kimi gelişmeleri ve son olarak da jet kazasını konuştu. Asgari ücret mesaisi bunların gölgesinde kalarak eskisine nazaran daha az yer buldu.
Şimdi ise 2026’nın önemine atıf yapan cümleler işitmeye başladık Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan...
Demek ki bir takım değişiklikler göreceğiz.
Artık muhalefetin kimi eleştirilerini ve sandığa etki edecek ekonomik ve hukuki tartışmaları bizzat işin muhatabından dinleyebileceğiz.
Çünkü Cumhurbaşkanı’nın milletvekillerine bu yönde talimatlar vermesi kulislere yansıdı, reddedilmedi, yalanlanmadı.
Birkaç gündür köşe yazarlarının çağrısını da bu bağlamda okumak gerekiyor. AK Parti’ye dönük eleştirilerin gazeteci veya akademisyen titriyle ekrana çıkanlar tarafından savuşturulmasının yanlış olduğuna kanaat getirilmiş.
Bundan sonra hangi isimlerin konuşmacı olarak belirlendiğine bakmak gerekiyor. AK Parti’nin yönetim kadrosu ve bakanlar yeni dönemde televizyon ekranlarında daha çok yer bulabilir. Talimatın gereğince görmemiz gereken bu. Yoksa salt milletvekillerinin ekranlara çıkmasıyla çok şeyin değişmesi mi beklenecek?
Bunu kısa vadede atılacak adımlarla görebilmek mümkün olacak. Kabine dedikodularının arttığı yerde artık ekranda aktif siyasetçilerin yer bulacak olması habercilerin de işine gelecektir.
Umarım birçoğunu ağırlama ve doğru soruları sorma fırsatına erişiriz. Keza genel başkanlar düzeyinde de bu gazetecilik refleksinin gösterilmesini beklemek gerekir.
Kısır veya değil, siyasi tartışmalardan ziyade ekonomi, hukuk ve milli güvenliğe dair soruların bizzat iktidar veya Cumhur İttifakı liderleri tarafından yanıtlanması hep söz edilen normalleşmenin gerçek anlamına da katkı sunacaktır.
Ekranlara çıkmanın, görünür olmanın siyasi açıdan kaybedeni olmaz zira. Bugüne kadar uzak kalınmasıyla da elde edilen politik bir avantaj olduğunu sanmıyorum.
İkna bir kabiliyet işi, siyaset de öyle.
Öyleyse konuların muhatabının ağzından çıkacak her sözden bir çerçeve çıkacaktır.
Bir süredir yazılı açıklamalara gömülen mesleğimizde de hareketlilik olacaktır. Umuyorum gerçekleşir.
Hem ekranda konuşanlar, röportaj verenler arttıkça asılsız kulis haberlerinin de önü kendiliğinden kesilecektir.
Ayrıca iktidar adına konuştuğunu savunanların da gerçekten iktidar
adına konuşup konuşmadığı anlaşılacaktır.
Bu kararın kazananı çok olur, özetle. En başta ülke dinamikleri...
Kim bilir belki seçim döneminde açık oturum benzeri formatlara da yeniden kavuşuruz. Bizimkisi bir mesleki umut, mesleki normalleşme...
KÖŞENİN GÖZÜ

Bu kez güncel bir fotoğrafa yer vermek istedim. ANKA mahreçli bir depo haberi bu...
İETT tarafından 2025 yılı içerisinde toplu taşıma araçlarında bulunan ama teslim etmek için sahibine ulaşılamayan kayıp eşyalar, Karaköy’deki binada “Bulunmuş Eşya Şefliği”nde sergilenmiş.
Toplu taşımada unutulanlar arasında protez diş kalıbı, tekerlekli sandalye, mikrodalga fırın, robot süpürge gibi ilginç eşyalar da yer almış.
Bu yıl 108 bin eşya unutulmuş ve bu eşyalardan sadece 30 bin 717’si sahiplerine teslim edilebilmiş.
Gerek eşya çeşitliliği gerekse de yüksek sayı çok şey anlatıyor.
Vatandaşın hayat zorluklarıyla ne kadar meşgul olduğunu, bunun günlük yaşamına nasıl etki ettiğini gösteriyor.
Zihinler dağınık, sebebi çok.
KÖŞENİN SÖZÜ
“Eskiyi hatırlamayan, yeniyi anlayamaz.” - Anonim.