Bugün ne memurumuzun işe başladığı ne de emeklimizin yıllarca alın teri döküp emekli olmayı hak ettiği rejim ortada yoktur.
Her şeyden önce bununla başlamak gerekir.
Bakın Ukrayna, Rusya için ne diyor.
Mevcut BM’nin imzalanan kararlarına göre Rusya Federasyonu’nun değil SSCB’nin adı geçtiği ve bugün SSCB olmadığı için Rusya’nın BM ve BMGK’de yer almasının mümkün olmadığını iddia ediyor.
Yarın bankalar kalkıp sen eski rejimin emeklisi, memurusun, ben yeni rejimle anlaştım sana maaş yok derse ne diyeceksiniz?
Bir rejim ve devlet çökerken halkının yaşadıklarını en iyi biz görmedik mi?
Rus pazarlarında bırakın iç çamaşırlarını, askerler madalyalarını bile satmadı mı?
Hele bizim Nataşa diye aşağıladığımız kadınların durumunu unuttunuz mu?
Efendim ne ilgisi var memur maaşları ile bu anlattıklarınızın diyebilirsiniz.
Var!
Benzerlikleri göremiyorsanız diyecek bir şey yok.
Rejim değişince neler yaşanıyor görün diye yazıyorum bunları…
Sözüm başta emek örgütlerine!
Elbette AKP iktidarının programının dışına çıkmayan sendika ve konfederasyonlara değil!
Onlar, Türkiye’nin nereye götürüldüğünü zaten biliyor ve hizmet ediyorlar.
Sözüm muhalif olduğunu söyleyen örgütlere!
Başta memur ve emeklilerine rejimin değişikliğini, sadece tek adama indirgeyerek anlatırsan, hiç kimse AKP’nin programında, iş güvencesinin kaldırılarak başta eğitim ve sağlığın yerel yönetimlere devrinin yazdığını göremez!
AKP’nin tüzüğüne ve programına bakarsanız bunu görürsünüz.
İktidarın; eski rejimin 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’n kaldırdığında alacağı tepkiyi bildiği için kaldırmadan hükümsüz hale getiren kanunlar çıkardığını görmek ve göstermek gerekiyor.
En basitinden çıkarılan Öğretmenlik Meslek Kanunu bunun örneğidir. Artık öğretmenlerimiz, 657’ye tabi değildir!
Sadece ekonomik gerekçelerle yapılan muhalefete; iktidar ve arkasındaki ABD emperyalizmi, emeğin ve pazarın birliğini parçalamak için istenilen maaşlara yakın zam yaparsa ne diyeceksiniz!
BOP kapsamında son bir kez yetki isteyen iktidara, Türkiye parçalanırsa, memurun da parçalanır demek her memurun anayasal hakkıdır.
Eğer bunu demezseniz alacağınız ücret zaten yok hükmünde eriyip gidecektir.
Kaldı ki Türkiye’deki muhalif demokratik kitle örgütleri ve sendikalar bunu açıktan söylemelidir.
Yoksa 2010’da Türkiye’nin eğitim kolunda örgütlenmiş yetkili sendikası olmasına rağmen 17. Başkanlar Kurulu’nu, Ankara’da değil Suriye’nin başkenti Şam’da yapan Eğitim-Bir-Sen’den farkınız kalmaz!
Siyasilere ışık tutmak hem demokratik kitle örgütleri hem de bizim gibi basın emekçilerinin tarihsel görevidir…
Parlamenter rejime dönüş bu nedenle çok önemlidir…