Meclis lokantası, Türkiye’nin en ünlü ama ucuz lokantasıdır.

Vekiller, halkın en ücra lokantada bir tas mercimek çorbasına ödediği parayla burada doyuncaya kadar yerler.

Yetmez; her gün onar-on beşer, bazen ellişer kişilik misafirlerini ağırlar.

Bu özelliğiyle zaten kendisi “olay” olan bu lokanta, şimdi de akıl almaz bir “taciz skandalı”yla gündemde!

★★★

TBMM lokantasında stajyer olarak çalışan küçük yaştaki meslek lisesi öğrencisi kız çocuklarının, bazı Meclis personeli tarafından cinsel istismara uğradıkları ortaya çıkmış.

TBMM Genel Sekreterliği de konuya ilişkin bir açıklama yaparak istismarı doğrulamış...

Bu istismarcılar yaklaşık 10 kişilik bir grupmuş...

Her yıl gelen stajyerleri de kendi aralarında, “Bu stajyer benim, şu senin” diye paylaşıyorlarmış...

Yani bu taciz skandalı aslında yıllardır süregelen bir şeymiş!

Şu ana kadar bir aşçı görevden uzaklaştırılmış, idari soruşturma da sürüyormuş...

Atatürk ve arkadaşlarının kurduğu Gazi Meclis’in düşürüldüğü hallere bakın!

Özgür Özel dün dedi ki, “Bu meselenin Meclis yönetimi tarafından en hızlı şekilde soruşturulması ve sorumluların cezalandırılması gerekir...”

İyi de o soruşturmayı yapacak ve cezayı verecek olan “Meclis yönetimi” ne olacak Özgür Bey?

Bu ülkenin en kutsal mekanlarından biri olan o çatının altında yaşanan bu rezaletin farkında bile olmayanlar, hatta belki de göz yumanlar, kulak tıkayanlar, onlar değil mi?

Özgür Bey kusura bakmasın:

Bu rezalet iki sapığın işten çıkarılmasıyla kapatılamaz!

Bugünden tezi yok TBMM Genel Sekreteri, İdari İşlerden Sorumlu Genel Sekreter Yardımcısı, İnsan Kaynakları Başkanı, Destek Hizmetleri Başkanı, İşletme Başkanı ve Lokanta Müdürü ile şef aşçı görevden uzaklaştırılmalı.

Kendilerine emanet edilen bir kaç kız çocuğunun namusunu koruyamayan bu adamlardan hiçbir cacık olmaz!

Küstaha yanıt yok!

Bundan sonra kimse boşuna bir yerlerini yırtmasın, “Türkiye hukuk devleti... Hukukun üstünlüğü ilkesi, en temel ilkemizdir. Yargı bağımsızdır” falan diye...

ABD Başkanı Donald Trump, Politico dergisine bir demeç verdi.

Türkiye’de “uzun süre tutuklu kalan kişilerle” ilgili Cumhurbaşkanı Erdoğan’a telefon ettiğini söyledi ve ekledi: “Dedim ki onları serbest bırakmalısın, o da yaptı.”

★★★

Eskilerin bir sözü vardır, “Sükut ikrardan gelir” diye...

Yani, susmak kabul etmektir.

Bunları söyleyen kişi, Türkiye’yi bir “sömürge” olarak gördüğünü ve ne isterse yaptırdığını ima ve iddia ediyor.

Peki; bizi yönetenler ne yapıyor bu küstahlık karşısında?

Hiçbir şey...

Sadece susuyorlar!

“Eyyyyyyy Trump, haddini bil, yoksa bildiririz” demiyorlar.

★★★

Neymiş?

Türkiye’de hukukun değil, “Trump’ın üstünlüğü” kuralı geçerliymiş...

Bu küstah adama bu sözleri söyleme cesareti veren ve sessiz kalan herkese...

Koca bir alkış!

GÜNÜN SORUSU

MHP Genel Başkan Yardımcısı Feti Yıldız, partisinin “Terörsüz Türkiye” için hazırladığı 120 sayfalık raporu Meclis’e sunduklarını söylemiş... Raporda, suça karışmamış PKK’lıların teslim olmaları durumunda ceza almayacaklarını açıklamış... Sorum kendisine:

Dağdaki on binlerce teröristin hangisinin hangi suçu ne zaman işlediğini, kimi öldürdüğünü, hangi eylemlere katıldığını, kaç kilo eroin sattığını, hangi askerlerimizi esir alıp işkence ettiğini biliyor musunuz ki, “suçsuz teröristler”den söz edebiliyorsunuz? Ayrıca terör örgütüne üye olmak, başlı başına ağır cezalık bir suç değil mi?

Solculuk, akılcılıktır!

Gazeteci Enver Aysever, Ekrem İmamoğlu’nun babası Hasan İmamoğlu’nun, “Yıllarca ülkemize komünizm gelmesin diye mücadele ettim. Keşke etmeseydim. Bütün mallarımıza el konuldu” şeklindeki sözlerini yorumlamış:

“Sağcılık suçtur. Sağcı olduğunuz zaman ahlaksız olursunuz ya da ahlakınız ahlaksızlık olur!”

Sen misin söyleyen?

“Hoooop”, Silivri!

Sağcılığı bilmem ama solculuk, herkesi toptan karalamak değildir... Rasyonel (akılcı) olmayı gerektirir!

Elbette “Tutuklayanlar haklı” demiyorum, çünkü düşünmek asla suç değildir...

Ama ağzından çıkanı da kulağın duyacak be kardeşim!

Mücahit Ören’den rica!

Milyonlarca çalışanı doğrudan etkileyen 2026 asgari ücret görüşmeleri bugün başlıyor.

Türkiye gazetesi yazarı ve sarayın has adamı Cem Küçük, yeni asgari ücret için en mantıklı artış oranının yüzde 20 olduğunu savunmuş...

Nasıl olsa tuzu kuru...

Türkiye gazetesi sahibi Mücahid Ören...

Lütfen bu yazarınızın maaşına 2026 başında yüzde 20’den bir kuruş fazla zam yapmayın!

Bakalım ne hissedecek?