Meçhul öğrenci

Bu yazı için oturduğumda Battal Mehetoğlu’nun ölüm yıldönümüydü.
Yani 14 Aralık...
Bundan tam 52 yıl önce, gencecik bir öğrencimizi faili meçhul bir saldırıya kurban vermiştik.
Bir 68’liyi...
Battal’ı...
★★★
Battal Mehetoğlu...
Malatya’da 1947’de 4 çocuklu bir ailenin en büyük oğlu olarak dünyaya geldi.
Babası at arabası ile taşımacılık yapıyordu.
Lise’yi İzmir’de Tire Teknik Lisesi’nde okudu.
Ardından Elazığ Devlet Mimarlık Mühendislik Fakültesi’nde bir yıl okuduktan sonra İstanbul’a gitti.
Yıldız Teknik Üniversitesi Makine Mühendisliği Bölümü’ne girdi.
Çalışkan, zeki ve derslerini yakından takip eden bir öğrenciydi...
Battal Mehetoğlu, ilerici fikirlerle ailesi sayesinde tanışmıştı.
İlericiliği, Yıldız Teknik’te devrimciliğe dönüştü. Artık bir FKF’liydi. Fikir Kulüpleri Federasyonu, her üniversitede olduğu gibi Yıldız Teknik’te de bir akıma dönüşmüştü.
Deniz Gezmiş, Cihan Alptekin sık sık Yıldız Teknik’teki kampusu ziyaret ediyorlardı.
Dünyada esen 68 rüzgarlarından etkilenmiş heyecanlı sol gençliği silaha çekebilmek için yapılması gereken ne varsa, 1969’da itinayla yapılmıştı.
Vedat Demircioğlu’nun 1968’de okulun camından aşağı atılarak öldürülmesinin ardından 1969 kelimenin tam anlamıyla bir “tezgah” yılıdır.
★★★
16 Şubat 1969. 6’ncı Filo’nun İstanbul’a gelişini protesto eden gençlere saldırıldı. Ali Turgut Aykaç ve Duran Erdoğan öldürüldü.
16 Eylül 1969. Öğrenci gençliğin sembol isimlerinden Taylan Özgür öldürüldü.
8 Aralık 1969. Yıldız Teknik’in öğrencilerinden Mehmet Sevinçbüyük öldürüldü.
Israrla ve inatla gençlik silahlı kavganın içine çekilmeye çalışılıyordu.
Gelelim 14 Aralık 1969 sabahına.
İstanbul’da bütün üniversitelerde boykot vardı.
Yıldız Teknik’te ise yakın arkadaşları Sevinçbüyük’ün öldürülmesini protesto için işgal yapılıyordu. Okulun kapısında iki nöbetçi olası saldırılara karşı sözüm ona nöbet tutuyorlardı.
Sabaha karşı nöbet sırası Battal Mehetoğlu ve Targan Ülbeyi’ndeydi.
Aynı sıralarda sabahın ışıkları doğmadan camide sabah namazı için toplanan gruba bir vaaz veriliyordu. Okulun hemen yanındaki Yıldız Camii’nde verilen vaazın içeriğini anlamak için tek cümle yeterliydi.
“Komünist öğrenciler, Kur’an’ı yırttılar.”
150 kişilik grup polis okulunun önünden rahatlıkla geçerek Yıldız Teknik’in kapısına geldi. Kalabalığın geldiğini gören diğer nöbetçi Targan Ülbeyi, hemen oradan uzaklaştı.
Battal kaçmadı. Kalabalığa karşı meydan okudu
“Buraya giremezsiniz! Mehmet’imizi öldürdünüz, beni de öldürün”
Kalabalıktan ateş açıldı. Battal, önce sol koluna sonra göğsüne ve en sonunda da sol gözüne aldığı kurşunla orada can verdi.
Baskına gelen kalabalığı durdurmayı başarmıştı. Ama canına mal olmuştu.
Üniversitedeki sol gençlik eline silah almadan 7’nci kurbanını vermişti.
★★★
Annesi İnsaf Mehetoğlu, Malatya’daki köyünde öğrendi acı haberi.
İstanbul’a gitti. Cenaze töreni belki de İstanbul’un gördüğü en kalabalık cenaze töreni oldu. On binler, Battal’ı uğurlamaya gelmişti.
İnsaf Ana, cenaze başında bir konuşma yaptı. “Hepiniz benim çocuğumsunuz. Ama şunu bilin ki benim oğlumun katili kazan kafalı Başbakan’dır. Er veya geç bunun hesabını verecektir.”
İnsaf Ana; ana dili Kürtçe olmasına karşın, konuşmasını Türkçe yapıyordu. Tercüman gazetesi muhabiri “gereken” müdahaleyi yaptı: “İnsaf Ana! Bunları sen bilerek mi söylüyorsun yoksa birileri mi söyletti? Ve neden Kürtçe konuşmuyorsun?
İnsan Ana, “Benim içim yanıyor çocuklar. Kürtçe söylesem kim ne anlayacak? O kazan kafalı duysun diye Türkçe söylüyorum. Çocuğumun katili odur” dedi.
★★★
Sonra ne oldu?
Olayın faali olarak 14 kişi gözaltına alındı. 3 gün içerisinde 7’si serbest bırakıldı. Kalan 7 kişi ise peyderpey salındı. Bir tek Sahin Doğan Pala tutuklandı. Şahin Doğan Pala da Mart 1974’te delil yetersizliğinden (küçük de bir kefalet ödenerek serbest bırakıldı.)
Ve Battal Mehetoğlu da faili meçhul cinayetler dosyasının ilk bölümündeki yerini aldı.
★★★
Mehetoğlu’nun failini bulmakta elini ağır tutanlar olay günü okulda yaptığı aramada bir dürbünlü tüfek buldu ve bunun zanlısı olarak Deniz Gezmiş’i tutukladı. Gezmiş tam 8 ay cezaevinde yattı.
★★★
Geriye şair Ece Ayhan’ın Battal’a ithafen yazdığı o ünlü şiir kaldı
MEÇHUL ÖĞRENCİ ANITI
Buraya bakın, burada, bu kara mermerin altında
Bir teneffüs daha yaşasaydı
Tabiattan tahtaya kalkacak bir çocuk gömülüdür
Devlet dersinde öldürülmüştür
Devletin ve tabiatın ortak ve yanlış sorusu şuydu:
-Maveraünnehir nereye dökülür?
En arka sırada bir parmağın tek ve doğru karşılığı:
-Solgun bir halk çocukları ayaklanmasının kalbine!dir.
Bu ölümü de bastırmak için boynuna mekik oyalı mor
Bir yazma bağlayan eski eskici babası yazmıştır:
Yani ki onu oyuncakları olduğuna inandırmıştım
O günden böyle asker kaputu giyip gizli bir geyik
Yavrusunu emziren gece çamaşırcısı anası yazdırmıştır:
Ah ki oğlumun emeğini eline verdiler
Arkadaşları zakkumlarla örmüşlerdir şu şiiri:
Aldırma 128! İntiharın parasız yatılı küçük zabit okullarında
Her çocuğun kalbinde kendinden daha büyük bir çocuk vardır
Bütün sınıf sana çocuk bayramlarında zarfsız kuşlar gönderecek.