Herkes şunu söylüyor: Türkiye’nin temel meselesi ekonomi.

Değil!

Türkiye’nin temel meselesi ‘ahlaksızlık’.

Düşünün, seans başına 4.500 TL ücret talep eden sahte diplomalı psikoloğun daha önceden halı yıkamacı olduğu ortaya çıkıyor. Ekranlara çıkıp boy göstermiş. Bir dolu insanın ‘geçmişini sildirme’ adı altında seansa gittiği anlaşılıyor.

Torbacı, Narkotik Başkomiseri oluyor.

 

Osmanlı Padişahı II. Abdülhamid’in torunu Abdülhamit Kayıhan Osmanoğlu’nun İnönü  Üniversitesi Tarih Bölümü’nden aldığı diploma sahte!

Adam üniversite sahibi, diploması sahte!

Okuma yazma bilmeyenin diploması var; sahte...

Psikoloji, hukuk, inşaat mühendisliği ve eczacılık gibi kritik alanlarda birçok kişiye diploma verildiği anlaşılıyor; sahte!

Trafikteki birçok ehliyet sahte.

Üstelik hepsi e-devlet’e işleniyor.

Sahte diploma çetesinin lideri ‘doktor Ziya’ doktor değil, 5 yıl cezaevinde kalan Ziya Kadiroğlu.

Birçok kişi gözaltında. Ancak ne sonuç çıkar bilmiyorum, göreceğiz.

Ama bir siyasetçi çıkıp da “Peygamberin de diploması yoktu” diye savunursa bu işin içinden nasıl çıkılır ki?

Hem Cumhurbaşkanı Başdanışmanı, Gençlik ve Spor Bakan Yardımcısı, Vakıfbank Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı, eski AKP milletvekili ve eski güreşçi Hamza Yerlikaya sahte lise diploması kullanmıştı, ne oldu, hiçbir şey!

Yine de bu sefer suç işleyenlerin cezalandırılmalarını dileyelim.

★★★

Başta dedim ya memleketin en önemli sorunu ekonomi değil diye.

Evet, açlıkla mücadele ediyoruz. Hayatta kalma savaşı verenler insan çok artık.

Sevgili Hacer Foggo’nun dün yaptığı paylaşım hepimizin canını çok acıttı.

“Marketin çöpüne atılan yumurtalardan menemen yapıp zehirlenen bir anne ile konuşuyorum. Midesini yıkamışlar. 100 liralık su satmış, ekmek almış, yemek yapmak için de market çöplerine bakmış ve zehirlenmiş” diyordu.

Bizim bu yoksulluğu, yoksunluğu, sefilliği çekmemizin sebebi ekonomi değil. Ekonomi bir sonuç. Sebepse etrafımızı saran yolsuzlar, şarlatanlar, buna izin veren sistem!

İçtiğimiz içki sahte.

Yediğimiz et sahte.
Tükettiğimiz çayda boya var.

Sağlıklı dediğimiz bal sahte.

Sucuk, at eti çıkıyor.

Zeytinyağı, tereyağı sahte.

Diploma sahte, hacı sahte, hoca sahte, doktor sahte.

Bu gözler neler gördü?

Kendisine ‘Çapa’nın gururu Ayşe’ diye çiçek yollayan, Çerkezköy Devlet Hastanesi’nde pratisyen hekim olarak sahte diplomayla çalışan Ayşe Özkiraz’ı hatırlayın.

Resmi belgede sahtecilikten tutuklanmıştı.

Bu oyunun bir adı var: Maskeli Balo ve onun sahte yüzleri!

İki gün önce de yazdım, çürüdük biz!

“Cesetleri bir salı günü buldular” 

Üniversite öğrencisi Matt Pine, sabaha karşı FBI’dan aldığı haberle yıkıldı. Neredeyse tüm ailesi ölmüş. Bu Azrail’le ilk karşılaşması değil. Geriye kalan tek yakını, sevgilisini öldürdüğü için hapiste olan ağabeyi. O ilk cinayette yaşananlar o kadar büyük ses getirdi, öyle tartışmalara konu oldu ki Netflix ailesinin belgeselini yaptı, Matt hiç istemediği bir üne kavuştu. Şimdi o belgeselin diğer yıldızları, annesi, babası ve iki kardeşi de öldü. Bu ölümler kaza mı yoksa kimsenin itiraf edemediği başka gerçekler mi var? Olanların ağabeyiyle bağlantısı ne? Tek bir ailede yaşanan bunca ölüm tesadüf olabilir mi? Matt şimdi geride bırakmayı umduğu anılarla yüzleşmek zorunda. Ailesinin başına gelenleri çözmeye çalışırken ağabeyinin sırlarını keşfedecek, yalanlara gömülü gerçekleri öğrenecek.  Polisiye edebiyatın parlayan yıldızı Alex Finlay’ın ‘Korktuğun Ne Varsa’ romanı, yalnızca müthiş bir gerilim romanı değil, aynı zamanda kalp kırıklıkları ve trajedilerle başa çıkmaya çalışan  bir ailenin her satırı ters köşeyle dolu hikâyesi.

YiNE BiR KADIN YiNE BAŞARI

Biraz da güzel şeylerden bahsedelim değil mi?

Ultramaraton yüzücüsü Bengisu Avcı, okyanus kraliçesi oldu. Okyanus Yedilisi parkurunun son etabında Japonya’daki Honshu’dan başladı, Tsugaru kanalında 40 km. mesafeyi 12 saat boyunca kulaç atarak geçti. Okyanus Yedilisi’ni geçen ilk Türk oldu.

Ah kadınlar!

Sporda, bilimde her alanda yüzümüzü ne güzel güldürüyorlar.
İyi ki kadınlar var, iyi ki!