Dünyaca ünlü psikologlar oturmuş araştırmış, “İnsanın kaç temel duygusu var?” diye... Yıllar süren araştırmalar sonucunda altı temel duygu olduğuna karar verilmiş:
Bir: Mutluluk...
İki: Şaşkınlık...
Üç: Öfke...
Dört: Korku...
Beş: Tiksinme...
Altı: Üzülme...
★★★
Bu altı duygunun en önemli ortak özelliği, yüze yansıyor olmalarıymış!
Mutluluğunuz gözlerinizden, gülüşünüzden anlaşılıyormuş... “Neşe”, mutluluk sonucu oluşan bir duygu olduğu için ayrı bir başlık altına alınmamış.
Şaşkın bir insanın gözleri ve dudakları kocaman açılırmış. Çoğu insan ilk şaşırdığı anda elini ağzına götürürmüş...
Öfke, en çok sesten ve deli deli bakan gözlerden anlaşılıyormuş...
Korku, kendisini panikle ve çatılan kaşlarla belli ediyormuş.
Tiksindiğinizde önce mideniz bulanıyor bu da yüzünüze yansıyormuş... Eliniz karnınıza gidiyormuş.
Üzüldüğünüzde ise gözlerinizin ışığı sönüyor, derin bir sessizliğe bürünüyormuşsunuz...
★★★
İnsanı insan yapan çok önemli bir duygu daha var:
Kuşku ve güvensizlik...
Psikologlar bunu “altı temel duyguluk liste”ye neden dahil etmemiş; bilmiyorum.
Ama günümüz insanını sadece anlık olarak değil, tüm yaşamı boyunca yalnız bırakmayan bir duygu bu...
Ailenizi, çevrenizdekileri, iş, okul, mahalle arkadaşlarınızı sorgulayın...
Bizi yönetenleri ya da sizin yönettiklerinizi tek tek gözden geçirin...
Bir çırpıda yüzlerce yüz geçti gözünüzün önünden değil mi?
Peki; bunların kaçına yüzde 100 güvenirsiniz?
Ben söyleyeyim:
Ne yazık ki çok azına!
Hatta içinizden, “Babama bile güvenmem” diyenlerin sayısının oldukça fazla olduğuna eminim.
★★★
Güven sadece bireysel ilişkilerde değil; ekonomi, eğitim, politika, iş hayatı, sağlık hatta tüketim malları gibi binlerce değişik konuda sahip olmamız gereken bir duygu...
Ama “vahşi kapitalizm” son yüz yılda her duyguya büyük zarar verdiği gibi güveni de bitirdi.
Kimse kimseye güvenmiyor artık.
Güvenene de “Salak” gözüyle bakılıyor.
Yapılan iyilikler bile sorgulanıyor; arkasında mutlaka “başka bir şey” aranıyor.
★★★
Diğer bütün duygular insanın yüzüne yansıyor demiştim ya... Güvensizlik yansımıyor ne yazık ki!
Sadece “boş bakan gözler”; belki bu duyguyu biraz olsun ifade edebilir.
Ama güvensizliğin tek ve mutlak bir sonucu var:
Yalnızlık...
Güvenini hızla kaybeden insan, biraz da kendisini koruma güdüsünün etkisiyle dünyayla ilişkisini olabildiğince azaltmaya çalışıyor.
Belki de asıl amaçları bu!
Bizi yalnızlaştırmak, “biz” olmaktan çıkarıp “ben”e yönelmemizi sağlamak...
O zaman daha iyi geçirecekler dişlerini...
★★★
Kimler mi?
Yaptıkları işe, söyledikleri söze güvenmediğiniz kim varsa işte onlar!
Ve ne yazık ki güvenmediğiniz bu insanlar gün geliyor özgürlüğünüze göz dikiyor...
İşte o zaman, içe kapanmak da kurtarmıyor hiçbirimizi...
Kötülüğü ve kötüleri sorguluyoruz sadece:
★★★
“İnsan; neden bu kadar kötü olur ki?”
Suçları neydi?
Pakize Alp Akbaba, İstanbul Şehit Anaları Dayanışma ve Yardımlaşma Derneği Başkanı...
Ankara’da Birinci Meclis önünde, Süreç Komisyonu’na karşı “Adalet Masası” kurdu.
Masada, terör örgütünün saldırıları sonucunda yaşamını yitirenlerin görselleri yer aldı.
Pakize Ana, “Bebek katiline Meclis’ten heyet gönderiliyor, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün kurduğu Cumhuriyet Meclisi’ne PKK davet ediliyor. Böyle günlere mi şehit verdim?” diye isyan etti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Devlet Bahçeli bu tip sorulara yanıt vermiyor.
Sadece “Yeni şehitler gelmesin diye çalışıyoruz” diyorlar...
Pakize Ana da soruyor:
“Madem bu adımları atacaktınız; bunca tavizi verecektiniz; o zaman neden daha önce atmadınız? Şehit düşenlerin suçu neydi?”
Buyurun, yanıt verin beyler!
GÜNÜN SORUSU
Beklenen buluşma önceki akşam gerçekleşti: Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Başkanı Devlet Bahçeli’yi Ankara’daki konutunda ziyaret etti. Görüşmeye katılan Erdoğan’ın Özel Kalemi Prof. Dr. Hasan Doğan’ın elindeki kırmızı dosya herkesin dikkatini çekti. Sorum ortaya:
O kırmızı dosyada ne vardı?