Konuşan mı? Susan mı?

Menderes’ten... Özal’a kadar aslında...
Duymazdan gel... Üstünde durma... Takılma cevap verme...
İktidar cenahının en önemli iletişim tekniğiydi.
Ama tabi bugün durum biraz farklı.
Şimdi sosyal medya var.
Doğru veya yanlış... Siyasetçi hakkındaki herhangi bir iddia akşama kadar kazanda kaynatılabilir.
Eğer iddia veya haber neyse artık... Belgeye dayalı ve ayakları yere basıyorsa mevzu bir anda büyüyebilir.
Giderek kanaat oturur ve tüm siyasi hayatınızda sürekli önünüze çıkar.
O yüzden...
Şimdinin taktikleri başka...
Hemen yalanlama...
Başka bir etkinlikle perdeleme vs.
Ama benim derdim o değil...
Günümüzde...
Susan siyasetçi mi kazanır? Yoksa konuşan mı?
Onu merak ediyorum...
★★★
Mesela...
Olur olmaz her şeye laf yetiştiren (tam da düzgün konuştuğu söylenemez ama neyse...) Biden mı kazançlı çıkıyor?
Yoksa ilahi sessizlik içinde kalmayı seçen Putin mi?
Putin gücünü doğru zamanda ve az/öz konuşmasından alıyor olmasın.
Her daim ciddi yüz ifadesi...
Laf sokmaya hazır espri anlayışı...
Oturma planı, misafir ağırlama...
Ha tabi bir de özel ayarlanmış Kremlin mobilyalarını da ekleyelim.
Bir ucu Moskova’da diğer ucu Vilodivostok’da olan şu meşhur masa gibi.
Dünya’nın en uzun masası.
Her şey planlı... Her adım her hareket önceden hesap edilmiş.
Ama özünde... Az konuşması... Öz konuşması...
★★★
3 gündür yaşanan Mansur Yavaş çılgınlığını görüyorsunuzdur.
Sanki... Prof. Ümit Özdağ ortaya atıncaya kadar adı hiç geçmemiş gibi...
Herkesde bir sevinç... Bir mutluluk...
Oldu da bitti maşallah...
“Tam gönlümdeki Cumhurbaşkanı adayı...” diyen mi?
“Açık ara Mansur alır” diye bahse giren mi ararsınız?
Hep yazdım hep anlattım.
2019’dan bu yana bir Mansur Yavaş çılgınlığı yaşanıyor.
Antalya’ya gidiyorsun.. Taksiye biniyorsun.
-Abi benim aklımda tek kişi var...
-Kim?
-Mansur... O gelirse bu iş biter...
-Tanıyor musun peki Mansur Yavaş’ı...?
-Yoo..
-Ankara’da kaldın mı hiç?
-Yok abi ben Antalya’nın dışına çıkmadım.
★★★
İzmir’e gidiyorsun...
Kordonda simitçi...
-Abi Mansur olursa olur ancak...
Adana’da Mansur...
Samsun’da Mansur...
Peki bu işin sırrı ne?
Bu kadar büyük bir kitle nasıl oldu da Mansur Yavaş’a ikna oldu.
★★★
Aslında birkaç ön sebebi var.
Birincisi... Kaybettiği ilk seçimde sandığı sonuna kadar bırakmadı.
İkincisi... Seçildiği günden bu yana bir önceki döneme ilişkin laf üretmedi... Ne bulduysa usülsüz savcılığa şikayet etti.
Ha bu arada... Sosyal medyayı da iyi kullandı. Etkili, zamanında, küçük dokunuşlarla imajını güçlendirdi.
★★★
Bunların hepsi tamam... Ama asıl sebep bunlar değil...
Mansur Yavaş çok az konuştu...
Hatta sustu...
Zorunlu zamanlar hariç röportaj vermedi. Röportaj verdiğinde de kendi konusu dışına hiç çıkmadı.
Ve şu ana kadar görüyoruz ki başarılı bir iletişim tekniğiymiş.
★★★
Çünkü çağımızda... Herhangi bir konuda fikir beyan ettiğinizde sizden ayrı düşünenler artacaktır.
Unutmayın... Her fikrin mutlaka yanında ve karşısında olanlar vardır.
Ama sessizliğinizi korursanız hiçbir grubu da karşınıza almamış olursunuz...
Yavaş bu taktiği başarıyla uyguladı...
Sessiz kaldı... Alanı dışına çıkmadı...
★★★
Öte yandan bir de ‘konuşan’ Ekrem İmamoğlu var.
Polemikten ve cenk etmekten çekinmeyen bir İmamoğlu...
Haliyle Yavaş’ın bir iki puan gerisinde çıkıyor...
Ama ciddi anketlere göre her ikisi de Erdoğan’ı geçiyorlar.
★★★
Kemal Bey önlerini kesmiş olsa da...
Biz gene de merak etmeyi sürdüreceğiz.
Konuşan Ekrem mi?
Yoksa...
“Susan Mansur mu” önde çıkacak?
Ya da soruyu ters soralım...
Mansur Yavaş sessizliğini ne kadar korumayı başaracak?