Korkusuz
Memduh Bayraktaroğlu

Kıskanmayın ne olur çalış sizin de olur...

Yeşim Salkım:

“Tamer’i haklı buluyorum, kadınlar erkekler üzerinden prim yapmayı bıraksın...”.



Yeşim Hanım haklı mı yoksa yahu?..

Öyle ya...

Erkeklerin kimileri:

Eşlerini...

Sevgililerini...

Ya da...

Partnerlerini önce vahşi bir saldırganlıkla dövüyor...

[caption id="attachment_6713047" align="alignnone" width="600"] Nihal Yalçın[/caption]



Tatmin olmayınca...

Veya...

Kadın hakkını aramak için direnince:

Öldürüyor...



(Bu arada unutmadan:

Bir insan hayat arkadaşını...

-Varsa- Çocuklarının annesini...

Sevgilisini...

Ya da partnerini:

Nasıl öldürülür; aklım almıyor...).

[caption id="attachment_6713048" align="alignnone" width="600"] Yeşim Salkım[/caption]



Acaba, Yeşim Salkım şöyle demek mi istiyor:

“Kadınlar kendilerini öldürtüp de erkek milleti üzerinden mağdur edebiyatı yapmasınlar...”



İyi de Yeşim Hanım...

Bir an için haklı olduğunuzu varsayayım...

Gerekçeniz ne?..



Ya da...

Ülkenin “en itibarlı” sinema ödüllerinden biri olan “Altın Portakal En İyi Kadın Oyuncu Ödülü”nü kazanmış bir sanatçıya:

“Mimiksel dedikodu” (Telifi değerli dostum, usta aktör Kâzım Akşar’a aittir...) yapan bir adamı neden haklı bulduğunuzu belirtmemişsiniz...



Sizinki sanırım:

Sadece kıskançlık...

“Sözde sanatçı” kıskançlığı...



Kıskanmayın ne olur...

Çalışın...

Sizin de (Ödülünüz) olur...

BENDEN ÖDLERİ KOPUYOR...


Ey güzel insanlar?..

İktidar medyasını eleştiriyor olmam:

“Onlardan korktuğum” anlamına gelmiyor elbette...



Kaldı ki...

Neden korkayım?..



İnsan:

Kendisine zarar verebileceğinden endişe ettiği:

Güçlü...

Ve...

Etkili bir kişi...

Ya da:

Kurumdan korkar...



Hem korksam; “korktum” derim...

Korkmak ayıp bir şey değil ki...

İnsanî bir duygu...



Canlarım benim...

Bendeniz tek başıma...

İktidar medyasının yaptığı harcamanın milyonda biriyle...

Onların topundan daha etkiliyim...



Youtube’da 265 bin üyem...

Abone olmayıp videolarımı izleyen 1 milyon 300 bine yakın tekil izleyicim var...



Resmi satış (Marketlerde ve akaryakıt istasyonlarında bedava dağıttıklarını değil) rakamlarını açıklasalar göreceksiniz ki:

Benim tek kişilik tirajım hepsinin toplam tirajından fazla...



Sözümün özü canlarım...

Sosyal medyada:

Ne kadar üstüme gelirlerse gelsinler...

İstedikleri tetikçilerini beni itibarsızlaştırmak için elinde klavyeyle:

Sokağa salsınlar...

Umurumda bile değil...



Ben onlardan korkmuyorum...

Ama...

Onların benden ödleri kopuyor...

BİR KAMERA BİR TRİPOT YASAKLANSIN...


Sedat Peker bir tripot ve bir kamerayla, hırsızların ve savaş tacirlerinin rejimini yıkıyor.



Haliyle onlar da tezgâhları bozulduğu için Sedat’a çok kızıyorlar...

Sosyal medyayı yasaklarlarsa...

Sedat’ın ortaya attığı gerçeklerin de unutulacağını sanıyorlar...

[caption id="attachment_6713049" align="alignnone" width="600"] Sedat Peker[/caption]



Aslında şikâyetçi olmaları...

Ya da...

Yasaklamaları gereken sosyal medya değil...



Yasaklamaları gereken:

Bir kamera bir tripot...



Yaaa...

Sosyal medyayı bırakın...

Orada:

Yemek tarifi bile yapılıyor...



Siz asıl:

Bir kamera bir tripotu yasaklayın...

SEDAT PEKER’E YAKIŞMADI...


Sedat Peker iddianamesi tamamlandı:

Ağırlaştırılmış müebbet ve 392 yıla kadar hapis cezası isteniyor.



Çok az yahu?..

Devleti (Milleti) soyanlar hakkında:

Soruşturma bile yapılmayan...

Hatta...

Devleti (Milleti) soyanların dış görevler verilerek ödüllendirildiği bir ülkede...

Devleti (Aslında milleti) soyanları deşifre etme suçunun cezası:

Çok daha fazla olmalıydı.



Hem... Verilecek ceza Sedat’a yakışmalıydı...

Mesela: 10 bin yıl falan...



Yani abi...

Üzülüyorum...

Milleti soyma başarısını gösterenlerin hiç cezalandırılmadığı bir ülkede...

Milleti soyanları ortaya çıkaran biri için...

Bu kadar az hapis cezası talep eden savcı:

Çok acımasız...

Çok...

TATSIZ TUZSUZ BİR ŞEY OLSA GEREK...


Değerli dostum Mehmet Barlas:

“Biz şu anda yokluk nedir bilmiyoruz...” diye yazdın...

[caption id="attachment_6713053" align="alignnone" width="600"] Mehmet Barlas[/caption]



Elbette bilmiyoruz sevgili dostum... Sen de ben de:

Bir eli yağda bir eli balda yaşayanlardanız...



Sen Havuz Medyasında yazıyor, Anadolu Hisarı’nda yaşıyorsun...

Ben de:

Hem KORKUSUZ’dan...

Hem de Youtube’dan malı götürüyor...

Sevgilimle:

Cennet Akyaka’da yaşıyorum...



Senin benden avantajın maddi gelir konusunda değil yani...

Zira:

Benden daha çok kazanabileceğini sanmıyorum.

Ama...



Sen öylesine özgürsün ki...

Sen özgürlüğün tadını öylesine çıkarıyorsun ki...

Hani neredeyse:

“Kıskanıyorum” diyeceğim...



Ben kapı zili çaldığında “jandarma geldi” diye gidiyorum kapıyı açmaya...

Senin kapı zili çaldığında ise sen:

Kargo geldiğinden eminsin...



Aslında seninki de kolay iş değil...

Çok heyecansız...

Tatsız tuzsuz bir şey olsa gerek...

BANA DA BİLDİRİN LÜTFEN...


TÜGVA koordinatörü dedi ki:

TÜGVA’ya karşı yapılan bu algı operasyonu aslında İslâm’a yapılan bir operasyondur...”.



Canlarım...

İslâmiyet’le TÜGVA arasında bir bağ kuramadım...

[caption id="attachment_6713054" align="alignnone" width="600"] TÜGVA koordinatörü[/caption]



TÜGVA, İslâm mezheplerinden biri mi?..

Ya da:

Kur’an’da adı geçen:

“Mübarek” bir kurum mu?..



TÜGVA şeyinin yaptığı bu açıklamadan bir şey anlayan varsa eğer:

Lütfen bana da bildirsin...

BEN SANA NE DİYEYİM?...


Dilek’çiğim (Güngör), bu yıl şubat başında seni dinledim...

Paramı dolara değil...

Manav dükkânına yatırdım.

[caption id="attachment_6713055" align="alignnone" width="600"] Dilek Güngör[/caption]



Çünkü sen engin deneyimin...

Ve...

Paradan para kazananlarla olan iletişimin sayesinde belli ki:

“İnsider trading” yapmıştın...



O bilginle olsa gerek:

Dolara yatırım yapanların kaybedeceklerini...

En iyisi manavlık yapmaları olduğunu söyledin...



Sen o lafı ettiğinde Dilek’çiğim:

1 dolar 7.12 idi...

Bugün 9.27...



Hanımefendilere karşı nezaketi elimden bırakmak da istemiyorum ama Dilek’çiğim...

Sen söyle...

Ben sana ne diyeyim?...