Yapılan bütün anketler AKP’nin ve MHP’nin oylarının hızla eridiğini, CHP’nin 3-4 puan farkla birinci parti olmayı sürdürdüğünü gösteriyor.

Ama ben temkini elden bırakamıyorum.

Çünkü bu adamları tanıyorum.

O koltukları bırakmamak için kendilerini gerekirse odalarına kilitleyeceklerini bile biliyorum!

Alın size bir örnek:

★★★

Biliyorsunuz; bugünkü dinci siyasetçilerin hepsinin “atası”, Prof. Dr. Necmettin Erbakan...

Henüz siyasette yıldızının parlamadığı 1967-1969 yılları arasında Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği’nde Genel Sekreterlik yaptı. Anadolu’nun küçük tüccar ve sanayicilerinin
TOBB’daki ağırlığıyla da 1969’da TOBB Başkanlığı seçimini kazandı.

★★★

Ancak bu, dönemin Başbakanı Süleyman Demirel’in hiç hoşuna gitmedi. TOBB seçimlerini usulsüzlük iddiasıyla iptal ettirip Erbakan’ı görevden aldırdı.

Aldırdı adırmasına da...

Gel de Hoca’yı buna razı et!

Koca profesör, kendisinin TOBB binasındaki makam odasına kilitledi. Günlerce odadan çıkmadı.

Bu arada Milli Türk Talebe Birliği öğrencileri de kendisine destek vermek için binanın önünde nöbet tutmaya başladı.

Demirel çıldırdı, dönemin Emniyet Genel Müdürü İbrahim Ural’a “Atın bu adamı kardeşim. Ne pahasına olursa olsun çıkarın o odadan” diye talimat verdi.

Odalar Birliği’nin üst katlarına resmen “askeri operasyon” düzenlendi.

★★★

Ancak başkanlık odasının kapısı bir türlü açılamadı. Çünkü kilit üstüne kilit vurulmuştu.

Devreye hırsızlık masası elemanları girdi ve dönemin en ünlü çilingiri Çapur Hüseyin’i getirip kapıyı açtırdılar.

Bu da sorunu çözmeye yetmedi. Çünkü Erbakan, kendisini makam koltuğuna da zincirlemişti. Çopur Hüseyin iki saat kadar da o zincirlerle ve kilitlerle uğraştı.

★★★

Eksik, fazla... Ancak bu olayın yaşandığı bir gerçek... Kitaplara, polis tutanaklarına geçmiş!

Diyeceğim o ki; bugünkü iktidar sahiplerinin, 23 yıldır üzerlerine tapuladıkları koltuklardan kolay vazgeçeceklerini sananlar, aradaki oy farkının aleyhlerine açılmasına sevinenler yanılıyor.

Çünkü bu adamlar tarihimize “dolandırıcılıktan hüküm giyen tek başbakan” olarak geçen Erbakan’ın öğrencileri...

Yani sandıklarda öne geçmek yetmez; aynı zamanda “zincirleri, kilitleri de yok etmek” gerekir.

Şimdiden uyarayım da...

O gün geldiğinde kimse şaşırmasın!

Dünden farkı ne?

DEM Parti, teröristbaşı Abdullah Öcalan’ın silah bırakma çağrısının ardından Meclis’teki ikinci İmralı turuna başladı. Dört kişiden oluşan DEM Parti heyeti, MHP’yi ziyaret etti. MHP’li Semih Yalçın, Feti Yıldız ve İsmail Faruk Aksu, DEM heyetini kapıda karşıladı.

Sonra gülüşmeler, tokalaşmalar...

Oysa bu insanlar daha üç-dört ay önce Meclis koridorlarında karşılaştıklarında başlarını çeviriyor, genel kuruldaki görüşmelerde birbirlerine en ağır hakaretleri sıralıyordu.

★★★

Tamam; “O gün yapılanlar doğrudur” demiyorum ama eğer bugün yaşananlar gerçekten sadece Devlet Bahçeli’nin “değişmesi”nden kaynaklanıyorsa; o zaman durum daha da vahim!

Kırk bin kişinin katledildiği bir kalkışmayı bir kişi bitirebiliyorsa, sorulacak soru belli:

Neden bugüne kadar bekledi?

Bugünün dünden, yani o 40 bin vatan evladının öldürüldüğü günden farkı ne?

Biri çıkıp bana bana bu tane tane anlatmazsa, bu “sahte gülüşmelere, tokalaşmalara, hal hatır sormalara” inanmamı kimse beklemesin!

Ve tabii bu arada...

Devlet Bahçeli nerede?

Nasıl oluyor da telefonla herkesle görüşebildiği halde, bir karecik fotoğrafı bile servis edilmiyor?

Kemer meselesi!

Önceki İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’yu üzmüşler!

Eşi Hamidiye Soylu ile birlikte Almanya’ya yaptığı ziyaretten dönerken Stuttgart Havalimanı’nda, üstelik Türkçe konuşan iki güvenlik görevlisi kendisini durdurmuş ve üzerini aramış... Yetmemiş, kemerini çıkarttırarak x-ray’dan yeniden geçmesini istemiş...

Soylu da sinirlenerek, “Neden kemerimi çıkarıyorum?” diye tepki göstermiş... Sonra da çaresiz, çıkarıp bu iki görevlinin arkasına doğru atmış... Hamdiye Soylu ise gülerek, “Bu da size hediyemiz olsun” diyerek güvenlik görevlilerine laf sokmuş...

Süleyman Soylu ve eşi hep VIP salonlarında ağırlandıkları için bu uygulamaları bilmiyor.

Bu yüzden de güvenlik görevlilerinin tavrını, kendilerine özel olarak alınmış bir tavır sanıyor.

★★★

Keşke tüm VIP’ler ve CIP’ler kaldırılsa da bugün sıradan insanların yaşadığı sıkıntılardan haberleri bile olmayan adamların hepsinin burnu biraz olsun sürtülse...

GÜNÜN SORUSU

CHP İstanbul Milletvekili Oğuz Kaan Salıcı, Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy’u bir orman arazisini, bakanlık yetkisini kullanarak kendi şirketine ait 4.7 milyar liralık otel projesine tahsis etmekle suçlamış... Sorum size:

Şaşırdınız mı?