Kasası boşaltılmış bir ülke...
ZAM YAĞMURU
Doğalgaza yüzde 25 ile 50, elektriğe yüzde 50 ile yüzde 125, emlak vergisine yüzde 18, taksi ücretine yüzde 36 zam yapılan bir ülkede, geliriniz enflasyonun çok çok altında kalıyorsa, geleceğe nasıl umutla bakacaksınız?
Üstelik, ülkeyi yöneten iktidar, bu gerçeği ısrarla görmek istemiyor; iktidarın temsilcileri zamların ardından hala muhalefeti suçluyor ve halkla adeta alay ediyorsa, işiniz daha da zor demektir.
2022’NİN GÜNDEMİ BELLİ
Bugünden başlamak üzere artık en çok iki konuyu konuşacağız. Bunlardan biri zamlar ve enflasyonun artışı, diğeri ise seçim... Çünkü; mevcut ekonomik tablo, TL’nin hızla değerini kaybetmesi ve Amerikan Merkez Bankası FED’in açıklayacağı faiz oranı, ekonomiyi hayatımızın en önemli olgusu haline getirecek. Bu kaçınılmaz bir gerçek...
Türkiye, yurttaşlarının artık geleceğe dair hayallerini kaybettiği, gençlerinin ülkeyi terk edebilmek için fırsat aradığı, beyin göçünün tüm hızıyla sürdüğü bir ülkedir. Bu tablonun sorumlusu AKP, MHP, BBP ve onlara destek veren Vatan Partisi’dir.
OYUN YERİNE EKONOMİ...
Bir ülke düşünün ki; 13-14 yaşındaki çocuklar, mahallede top oynamak yerine, doların ve euorunun durumunu konuşmak zorunda kalıyor. Dolar ve Euro, herkesin başlıca sohbet konusu oluyor. Çünkü; AKP ve MHP iktidarının çökerttiği ekonomi, tüm yurttaşların hayatını doğrudan etkiliyor.
Merak ediyorum: Acaba hangi ülkenin yurttaşları Merkez Bankası’nın net rezervini bilir? Ya da hangi ülkenin yurttaşları, swap, cari açık, faiz, mevduat, kur, eksi rezerv kelimelerini günlük yaşamda defalarca kullanır?
Bu sorunun cevabı bellidir: “Kasası iktidarları tarafından boşaltılmış ülkelerin vatandaşları...”
BOŞ KASA...
Bugün sokaktan herhangi bir vatandaşı çevirip sorsanız, size Merkez Bankası’nın son bir haftadaki rezervinde 9 milyar düşüş olduğunu ve MB’nin eksi 57.7 milyar dolarlık bir rezerve sahip olduğunu hemen söyleyecektir.
YOKSULLAŞMANIN SEBEBİ
Bu durum, sanırım sadece Türkiye’ye özgüdür... Zira; vatandaşlar saçma sapan ekonomi teorileri yüzünden eritilen rezervin, kendisinin yoksullaşmasına yol açtığını görmekte ve bilmektedir.
Tabii burada dövizde yapay bir düşüş sağlandığı için “Halay” çeken vatandaşlardan söz etmiyorum... Onlar, iktisadın değil, psikolojinin konusudur... Ülkesinin kasası boşaltılırken davul zurnayla halay çekmek ve buna sevinmek, AKP’nin yarattığı tipolojinin sokağa yansımış halidir. Ancak buna rağmen, umutsuzluğa kapılmadan gerçekleri anlatmak ve halkı uyarmak hepimizin en temel görevidir.
AKP’den geriye kalan enkaz...
Yukarıda, “her şeye rağmen gerçekleri anlatmaya devam edeceğiz’’ dedim. “Halaycı Dayılar’’ hiçbir koşulda moralleri bozmamalı ve gerçekleri anlatmaya inatla devam etmeliyiz. Zira; milyonlarca kişi, AKP ve MHP’nin dayattığı bu hayatı reddediyor ve bir çıkış yolu arıyor.
ŞİMDİ GERÇEKLER...
O halde; bu yurttaşlara gerçeği sürekli hatırlatmalı ve “bilgiye dayalı” söylemlerle gerçeği herkese göstermeliyiz.
AKP-MHP iktidarı, 2021’de geride tam anlamıyla bir enkaz bıraktı. 3 Ocak 2022 tarihi itibariyle, Hazine’nin dış borçlarının tamamı 2 trilyon 708 milyar TL’dir. Bu borçların yüzde 91’i AKP dönemine aittir. Son bir yılda, iç borçlar 1 trilyon 116 milyar, dış borçlar ise 1 trilyon 298 milyar TL artış göstermiştir. Hazine’nin dış borç stoku ise 110 milyar dolardır.
DERİN YOKSULLUK
2021 yılında, sosyal desteğe muhtaç aile sayısı 6.6 milyondur. Bu derin bir yoksulluk demektir. Genç işsizlerin oranı, yüzde 25.8’e ulaşmıştır. Her gün 4 bin kişi, icralık olmaktadır. Gıda fiyatlarındaki artış ise yüzde 50 oranına ulaşmıştır. Yoksulluk sınırı 13 bin TL’ye çıkarken, kredi kartı kullanımı artmış, 2020’de 145 milyar TL olan tutar, 2021’de 203 milyar TL’ye yükselmiştir. Yüzde 40’lık bu artış, yüzde 40’lık enflasyonun da kanıtıdır.
AKP ve MHP 2021’den geriye kısa sürede özetleyebileceğimiz bu tabloyu bırakmıştır. Ne anlattıkları gibi şahlanan bir Türkiye vardır, ne de kalkınmış bir ülke... Geriye ne yazık ki; sadece bir enkaz bırakmışlardır.
Bu bağlamda, görev muhalefet partilerine düşmektedir. Muhalefet, halkın umudunu diri tutacak ve kendisini çekim merkezi haline getirecek somut ve tutarlı adımlar atmak zorundadır.