Bağımsızlık ateşinin yakıldığı 19 Mayıs’ı bugün törenlerle kutluyoruz.
106 yıl önce bugün, tüm ülke işgal altındayken Mustafa Kemal Atatürk’ün önderliğinde, tüm güçlükleri yenip karanlıktan çıkmıştık.
Bugün de zor günlerden geçiyoruz ama umut her zaman vardır.
Muhalif siyasetçilerin, belediye başkanlarının, gazetecilerin, akademisyenlerin tutuklanıp hapse atılması, ülkedeki güçlükleri artırıyor!
Var oluş mücadelesini kazanıp, karanlıktan aydınlığa çıkmak için demokrasiden kopmamak gerekiyor.
Türkiye’nin geleceği, çocuklarımızın, torunlarımızın istikbali demokratik hukuk devletinin varlığı ile aydınlatılabilir.
Oysa bugün Türkiye’de, her kararı “TEK KİŞİNİN” verdiği “OTOKRATİK” bir yönetim tarzı vardır.
Bu tür idarelerde, bütün kararları lider tek başına alır, tüm kurumları kontrol eder. Astlarına ne yapmaları gerektiğini söyler ve onlardan kesin itaat bekler. Söz dinlemeyeni görevden alır!
Hiçbir ülke, böyle TEK KİŞİLİK bir yönetim tarzıyla bayındır, mamur ve mutlu olmamıştır. Ulusça yaşadığımız sıkıntılarımızın temel sebebi budur. Peki, çare nedir?
Çare, vakit kaybetmeden “Parlamenter Demokrasi”ye dönmektir.