Korkusuz

Kadrolaşma

Kadrolaşma
AKP, kimseyi dinlemeden ve hiç birimizin göz yaşına bakmadan yoluna devam ediyor.

İktidara geldiği günden bu yana istediği her şeyi yaptı.

Özellikle Nisan referandumuyla başkanlık sistemine geçildikten sonra.

Artık her şey AKP, yani Cumhurbaşkanı Erdoğan’a bağlı.

Ordu, MİT, emniyet, Milli Eğitim, Hazine, Merkez Bankası, yargı ve aklınıza gelebilecek her şey ve herkes.

YANİ DEVLET.

Emirinde de işe yaramaz yandaş bir medya ve paralı troller ordusu.

İşe yarasaydı, AKP yerel seçimlerde en önemli illeri kaybetmezdi.

İşe yaramadı, çünkü İstanbul’da tekrarlanan seçimde Ekrem İmamoğlu büyük bir farkla zafer kazandı.

İşe yarasaydı, AKP ve Erdoğan’ın oy oranları sürekli düşmezdi.

İşe yaramadıkları gerçeği Erdoğan’ın doğruları görmesine yetmiyor.

Ya da Erdoğan onları da artık umursamıyor çünkü “Devlet şahsımdır” diyor.

ÖYLE.

Öyle çünkü devlette ya da devletin herhangi bir kurumunda hiç kimseden çıt yok.

Örneğin yargıda.

Hiçbir savcı ya da hakim sesini çıkarmıyor.

Demek ki herkes, Erdoğan’dan ve Erdoğan’ın yaptıklarından memnun!

Oranı bilmiyoruz ama memnun olanların sayısı artıyor!

KADROLAŞMA’yla.

Devletin tüm kurumlarında.

Mülakat icat oldu, sistem bozuldu.

AKP, MHP ve BBP’den referansı olmayanların devletin önemli kurumlarında çalışma şansı, neredeyse hiç yok artık.

Bu süreç farklı düzeylerde 18 yıldır devam ediyor ama muhalefet farkında bile değil.

Ya da farkında da önemini kavramıyor.

Örneğin 2023’te Millet İttifakı iktidar olursa, devletin kurumlarını kontrol eden Erdoğan ‘sevdalılarını’ ne yapacak?

Orduda, istihbaratta, emniyette, yüksek yargıda, para yönetiminde ve hiç kuşkusuz perişan edilen Milli Eğitim’de.

BU İŞ ÇOK CİDDİ.

AKP iktidarda kaldığı sürece daha da ciddileşecek.

Türkiye bir parti devletine dönüşüyor ya da dönüştü.

Tıpkı Ortadoğu ülkelerinde olduğu gibi.

Ama benden söylemesi işe yaramıyor.

Irak, Suriye, Libya, Yemen, Tunus ve büyük ölçüde Mısır.

Hepsi parti devletiydi.

Bugün Irak’ta, aile ve aşiretin dışında Saddam’cı kimse kalmamıştır.

Diğer ülkelerde durum aynı.

Türkiye’de ne olur bilinmez ama Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu’nun dediklerini hatırlayalım:

“ Ülkede seçim yok. Seçim olsa da iktidarın size verilmeyeceğini biliyorsunuz. Yoksa darbe beklentiniz mi var? Nereden devralacaksınız, kimden devralacaksınız?”.

Üç gün konuşuldu sonra da unutuldu.

Çok önemli diğer konular da unutuldu.

Peki Bakan’ın dediği gerçek ise, muhalefet ne yapabilir?

Hiçbir şey çünkü devletin bütün kurumları Erdoğan’a bağlı.

Bu seçimle kazanılan belediyelerde iktidar olmaya benzemez.

HDP’li belediyelerde olduğu gibi iktidar istediği zaman kayyum atayabilir.

Kısa bir süre önce AKP kurucularından ve şimdi CHP Milletvekili Abdüllatif Şener ve Saadet lideri Temel Karamollaoğlu, “Erdoğan kesin kazanamayacağı seçimi yaptırmaz” demişlerdi.

Demek ki; Bakan Çavuşoğlu’nun söylemi bir rastlantı değildir.

Bana kalırsa bilinçli bir algı operasyonudur.

Biraz da başarılı olmuştur.

Bu konular artık sokaklarda konuşuluyor.

İktidar; “AKP kaybederse, Millet İttifakı iktidar olacak ama HDP’li bir koalisyon hükümeti kurulacak ve ülke batacak” söylemini pompalıyor.

Bu söylemi dillendirenlerin sayısı artıyor.

AKP kaybetme olasılığının önünü kesmeye çalışıyor.

Yalnız algı operasyonlarıyla değil, alabildiğince devletin her kurumunda kadrolaşmayla.

Önemli yerlerde ve çoğu zaman liyakat devre dışı.

Liyakat olmayınca güven sarsılır.

Vatandaş artık devletin kurumlarına güvenmiyor.

Vatandaş ya da vatandaşların büyük bölümü devlet kurumlarının açıklamalarına hiç inanmıyor.

Somut örnek korona rakamları.

Başka örnek ‘yerli ve milli’ söylemi.

Örneğin 2023’te uçması beklenen Milli Muharip Uçak.

Savunma Sanayi Başkanı İsmail Demir’e göre “Uçağın tasarımı konusunda İngiliz BAE’den mühendislik desteği alınıyor ve motor konusunda da Rolls Royce şirketiyle görüşmeler devam ediyor”.

Peki tasarım, mühendislik ve motor yabancı olunca uçak ya da başka bir şey nasıl milli ve yerli oluyor?

Hatırladığım kadarıyla bir zamanlar ‘Yerli Malı Haftası’ kutlanırdı.

Anlaşılan mallar özelleştirmeyle satılınca, ‘hafta’ ortada kaldı!