Korkusuz
Memduh Bayraktaroğlu

İSMET PAŞA (İNÖNÜ) ASKER KAÇAĞI MIYDI?..

İşi o kadar azıttılar ki bazı AKP ve MHP trolleri...

Ekrem Başkan’ın soyadının aslında “Papazoğlu” ya da “Hahamoğlu” olduğunu...

Ama...

Halkı kandırmak, AKP’li seçmenden oy “çalabilmek” amacıyla “İmamoğlu” olarak değiştirdiğini anlatıyorlarmış...



Aklıma 1950’li yıllar geldi...

DP’liler işi bugünkü AKP parti teşkilatları gibi azıtmışlar hatta tozutmuşlardı...

Kahvelerde DP propagandası değil de “İsmet Paşa aşağılaması” yaparken, CHP Genel Başkanı ve Kurtuluş Savaşı kahramanı İnönü’nün “Asker kaçağı” olduğunu bile söylüyorlardı...

Ve...

DP’li seçmenler buna inanıyorlardı...



Değişen bir şey yok...

Haliyle bulunduğumuz yer burası...

70 yıl önce bizden çok daha fakir olan Yunanistan ve Güney Kore aradaki mesafeyi kapattılar...

Bir de üstüne üstlük...    Kendi lehlerine acayip fark attılar...

BAKIN ÇEVRENİZE GÖRECEKSİNİZ...


SÖZCÜ’de okuduğum haber şöyle:

“Teknisyen olarak görev yaptığı okuldan alınarak 6 aylığına geçici görevle başka bir liseye atanan memura müjdeli haber Bölge idare Mahkemesi’nden geldi. Mahkeme; geçici görevlendirmenin ‘ihtiyaca binaen’ gibi soyut sebeple keyfi olarak yapılamayacağına hükmetti.”



Canlarım...

Öncelikle Bölge İdare Mahkemesi’nin yargıçlarını tebrik ederim...

Ve fakat...

Ve ne yazık ki...

Siyasal iktidarların devlete olan güveni yerle bir başka zulüm yöntemleri daha var...

Kendilerine oy vermeyen ya da kayıtsız şartsız biat etmeyen evli memurları birbirlerinden koparmak...



Bakın çevrenize göreceksiniz...

On binlerce sivil ya da asker/polis memur (Öğretmen, polis, subay, astsubay, hakim, savcı, vergi daireleri ve benzerleri) siyasal iktidarın il teşkilatları tarafından istenmedikleri için, eşlerinden koparılıp ayrı illere tayin ediliyorlar...



Oysa...

Devletin en belirgin ve olmazsa olmaz özelliği adaletidir...

Eğer Devlet adaletini kaybetmiş yerine partizan iradeyi koymuşsa, o devlet önünde sonunda mutlaka çöker...

Türkiye’yi büyük çöküntüye doğru sürükleyen sebeplerden biri ekonomi ise bir diğeri işte bu partizan iradedir...

Yani...

Devletin adil olmak yerine adileşmesidir...

RTÜK, DÜDÜK OLUR MU?..


Değerli kardeşim Can Ataklı yandaş kanallardan birinde kendisine ve Fatih Portakal’a RTÜK tarafından ceza kesileceğinin söylendiğini yazdı.

Fatih Portakal “Libya’da Emperyalist mi oluyoruz?” diye sormuş...

RTÜK’e göre bu soru suçmuş ve cezalandırılacakmış...



Can ise Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bir yarışma programında 125 bin lira ödül kazanan engelli bir yarışmacıyı türbanlı olduğu için aradığını söylemiş...

RTÜK’e göre bu da suçmuş...

Can, RTÜK üyelerinin bu konuda sağduyulu davranacaklarını ve haliyle saçmalamayacaklarını tahmin ediyor...

Can’la aynı fikirdeyim...

Bu palavraları atıp RTÜK üyelerine “basın bunlara cezayı” diye talimat vermeye çalışanlar “düdük” olsalar da RTÜK, “düdük” olmaz, olamaz, olmamalı...

İÇ SAVAŞ OLMAZDI...


Cumhurbaşkanı Erdoğan, Berlin dönüşü uçakta gazetecilere şöyle diyor:

“.... biz Sarrac’ı şöyle görüyoruz: Sarrac, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin kabul ettiği bir liderdir. Hafter’in böyle bir özelliği yok.”...



Erdoğan bu cümledeki isimleri değiştirip şöyle dese mesela:

““.... biz Esad’ı şöyle görüyoruz: Esad, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin kabul ettiği bir liderdir. Riyad El Esad’ın (ÖSO Genel Komutanı, isyancı) böyle bir özelliği yok.”...



Bu açıklama yadırganır mıydı?..

Hayır...

Aksine, alkışlanırdı...

18 milyonluk Suriye nüfusu 550 bin can ve 6 milyon mülteci kaybıyla 11.450 bine düşmezdi...

Yani...

İç savaş olmazdı...



9 yıldır anlatamadığımız işte bu...

Şükürler olsun ki yine sonunda bu gerçeği Erdoğan bizzat kendi anlattı...

BÖYLE VİCDAN OLUR MU?..


KORKUSUZ’da okuduğum bir haber şöyle idi:

“5 yaşındaki Yaren’in hafriyat kamyonu altında ölümüne 69 bin lira tazminat kararı”...



Bu kararı veren yargıçların vicdanları olduğuna inanamıyorum...

Birkaç cümlelik eleştiriden “hakaret” çıkaran ve...

Yüzbinlerce lira tazminat cezası kesen yargıçla...

Yitip giden bir cana 69 bin lira bedel biçen yargıç aynı meslekten: “Hukukçu”...



Haberi okurken yüreğimden kopan tellerin sesi kulaklarımı sağır etti adeta...

Bu kararı veren hakim ise büyük ihtimalle:

“Oh be... Bi dosyayı daha kapattım” diye mutlu mutlu gülümsemiştir...

N’OLDU BE YAAA


Hüsmen hayvanat bahçesini gezerken kapısı açık olan aslan kafesine girmiş...

Görevliler:

“Hooop dayı orası aslan kafesi diye bağırıp uyarmışlar...”

Hüsmen bozulmuş tabii...

Görevlileri azarlamış...

“Te be n’oldu? Aslanınızı mı yidim?...”