Korkusuz
Ümit Zileli

İki yiğit gazeteci: Müyesser ile İsmail

Müyesser Yıldız ile uzun yıllar önce Silivri Cezaevi’nin kadınlara ayrılan kocaman koğuşunda tek başına yatarken tanışmıştım...

Bir grup gazeteci, Adalet Bakanlığı’ndan alınan özel izinle FETÖ kumpası ile tutsak alınan gazeteci arkadaşlarımızı ziyarete gitmiştik. Müyesser, son ziyaret ettiğimiz tutukluydu. Karşımızda en fazla 45 kilo civarlarında, incecik, adeta tüy gibi ama çelik iradeli bir kadın vardı...

Bizim ziyaretimiz tam da onun cezaevinde verilen yemekleri protesto ettiği günlere rastlamıştı. Yalnızca cezaevi kantininden satın aldığı tuzlu, tatlı bisküvilerle besleniyordu ve zaten incecik olan bedeni daha da zayıflamıştı... Bizlere dışarı ile ilgili bir sürü soru soruyor, bizim onunla hapishane şartları ile ilgili sorularımızı ise kısacık yanıtlarla geçiştiriyordu... Yaklaşık yarım saatlik görüşmede çok etkilendiğimi anımsıyorum...

Hapishane ziyaretine katılan tüm arkadaşlar, gördüklerimizi, işittiklerimizi, izlenimlerimizi yazdık. Epey ses getirdi, öyle ki; bizden sonra yanaşma medyanın rüzgar güllerinden bir grup “gazeteci” Silivri’ye özel olarak davet edildi, gezdirildi, yemek yedirildi... Bu muhterem zevat da öyle yazılar döşenmişti ki çalıştıkları matbuatta, hâlâ hatırladıkça yüzüme ateş basar, onlar adına utanırım; “Silivri Cezaevi adeta birinci sınıf bir otel”, “hastanesi şahane” tadında yazılardan söz ediyorum! Hele bu gruptan bir hanım, yemekleri öve öve bitirememiş, şöyle yazmaktan hiç utanmamıştı:

-Yemekler çok lezzetli, adeta lüks bir restoran tadında...

Özel misafirlere, özel olarak hazırlandığı kısmını atlamıştı!..

Yeni kumpas zamanları!..


İsmail Dükel, neredeyse 40 yıllık arkadaşımdır...

İkimiz de Gazi Üniversitesi İletişim Fakültesi mezunuyuz... Mesleğin çilesini hiç şikayet etmeden çeken gazetecilerdendir İsmail; üzerine aldığı görevi en iyi şekilde yapmak için çabalayan, tevazu sahibi, iddiasını işinde göstermekten başka bir şey düşünmeyen gerçek bir Ankara gazetecisidir...

Ankara gazeteciliği meşakkatlidir, iktidarın baskılarına, ayak kaydırma işlemlerine, yasaklarına ardına kadar açıktır. Kimileri bu duruma ayak uyduramaz çeker gider, kimileri ortama uyup yandaşlaşır ya da yalakalaşır. Kimileri de dimdik ayakta durup gerçeğin ve haberin peşinde koşar...

-odatv Ankara Haber Müdürü Müyesser Yıldız ve TELE1 Ankara Temsilcisi İsmail Dükel, üçüncü grupta bulunmayı sonuna dek hak eden iki gerçek gazeteci ve yurtseverdir...

Müyesser ve İsmail, dün sabahın köründe, tıpkı FETÖ zamanlarında olduğu gibi evlerine polis baskını ile gözaltına alındı. Suçlama neydi peki?

-Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’nın TCK’nın 328. Maddesiyle başlattığı “Siyasal ve Askeri Casusluk” suçlaması!

Bu iki gazeteci de çağrıldıkları anda vakit geçirmeden savcılığa gidecek karakterde insanlardır; niçin, hem de FETÖ usullerini andırır şekilde gözaltına alındılar Peki? Müyesser’in avukatı Erhan Tokatlı, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu hakkında, müvekkiline “PKK sevicisi” hakaretinde bulunduğu için 1 liralık manevi tazminat davası açtıklarını, konunun bununla ilgili olabileceğini söyledi.

Gözaltına alınan iki, gazetecinin su ve kolonya almasına bile müsaade edilmediğini de yakınları ve avukatları anlattı. Müyesser, avukatları aracılığı ile verdiği mesajda ise şöyle dedi.

-FETÖ’cüsü, casusu, darbecisi sokaklarda gezecek şamarı bana indireceksiniz. Ben bunların suyunu da ekmeğini de istemiyorum!

“Bari doğru dürüst suç uydursaydınız!”


Müyesser, 9 yıl sonra ekmeği de suyu da yine reddetmişti! Üstüne de şu çağrıyı yapmıştı:

-Türk devletinin hukuku için, namusu için, şerefi için, haysiyeti için bana askeri casusluk suçunu yöneltebilecek insan henüz anasının karnından doğmamıştır. Bari bir suç icat edecekseniz taşıdığımız ada uygun bir suç uydurun. Koronavirüsü Türkiye’ye Müyesser getirdi deseydiniz daha uygun olurdu!..

Yanına diş fırçası, kolonya almasına bile izin verilmeyen İsmail Dükel’in oğlu Baturalp Dükel de, avukatlarına bilgi dahi verilmediğini fakat dosyada bir tutukluluk kararı olduğunu anladıklarını aktardı...

Aylar önce mesleğimizin yüz akları Barış Terkoğlu, Barış Pehlivan ve Murat Ağırel gözaltına alınmış ve tutuklanmışlardı... Şimdi de iki yurtsever gazeteci FETÖ usulü gözaltına alındı. Kısacası bu ülkenin değerli gazetecileri, aydınları birer ikişer tutsak alınıyor...

Bunlar da geçer; su yolunu bulur... Ancak bu baskı ve göz korkutma ile yukarıda adlarını saydığım yiğit gazeteciler ne biat eder ne de geri adım atar...

-Bizler için gazetecilik mesleği kutsaldır, çiğnetmeyiz!..