Korkusuz

İdeal demokrasi!

İdeal demokrasi!
11 bin kilometre karelik yüzölçümü ve yaklaşık 400 bin nüfusuyla doğal gaz zengini Katar’ın genç Emiri Temim, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “en yakın dost ve müttefiği”.

1971’de bağımsız olan Katar’da Temim’in dedesi Halife Şubat 1972’de amca çocuğu Ahmed’i devirdi. 1995’de bu kez Temim’in babası Hamed babası Halife’yi devirdikten hemen sonra ABD’ye iki üs verdi ve iktidarını sağlama aldı. Haziran 2013’de ve Mısır’da Sisi darbesinden bir hafta önce Hamed bu kez sarayını oğlu Temim’e bıraktı.

Arap medyası bir saray darbesinden söz etmişti.

Arap Baharı” sürecinde Katar; Suudi Arabistan, Türkiye ve ABD ile birlikte önder bir rol oynamış ve eski Başbakan Hamed Bin Casim’in itirafıyla “Esad’ı devirmek için milyarlarca dolar harcamış ve her şeyi Türkiye üzerinden yapmıştı”.

Katar ve müttefiği bölgesel ve uluslararası ülke ve güçler “Arap Baharı” ülkelerine “demokrasi, özgürlük, insan hakları, eşitlik ve esenlik’ getireceklerini” söylüyorlardı.

Kimse de çıkıp “İyi de bu söylediklerinizin hiçbiri sizde yok ki” demedi ve medyanın estirdiği terör ortamında herkes onlara inandı.

Ben hariç.

Daha ilk günden Körfez ülkelerindeki sultan, kral, emir ve şeyhlerin başında bulunduğu iktidarların ne denli çağ dışı, ilkel, bağnaz ve kirli olduğunu yazmış ve bu iktidarların başka ülkelere bırakın demokrasiyi iyilik adına hiçbir şey ihraç edecek nitelikte olmadıklarını anlatmıştım.

Cumartesi günü Katar’da ilk kez yapılan seçim geç de olsa beni doğruladı. Seçmen sayısının ne kadar olduğu bilinmeyen (200 bin civarında olabilir) ülkede vatandaşlar sandığa giderek Şura Meclisi’nin 30 üyesini seçti.

Hiçbir yetkisinin olmadığı Meclisin 15 üyesini Emir Hazretleri atayacak.

Emir Hazretleri 1996’da babasına karşı ayaklanmakla suçladığı bazı aşiret bireylerine aday olma ve oy kullanma hakkı tanımadı.

Emir Hazretleri üç kadınla evli olunca vatandaşlar da hiçbir kadını Şura Meclisi’ne seçmedi.

Temim’in babası da üç kadınla evliydi.

Neyse ki Suudi Kral Abdülaziz Bin Suud gibi 31 kadınla evlenmemişlerdi.

Körfez’in diğer ülkelerinde durum bundan farklı değil ama ABD ve müttefiği batılı ülkeler Körfez’in “demokrasi, özgürlük ve insan hakları ideallerini” en az on bin yıllık uygarlık tarihi bulunan Mısır, Suriye, Irak, Lübnan, Yemen, Tunus ve Libya’ya ihraç etmeye kalkışmıştı.

Bunu da laik iktidarları devirip laik ve çağdaş yaşam biçimlerini ortadan kaldırarak “ılımlı” İslamcıları iktidara taşımak için yaptılar.

Elbette AKP yönetiminde Türkiye ile birlikte.

Ancak “ılımlılar” radikalleşip IŞİD, NUSRA ve benzeri ruh hastası tipler ortaya çıkınca işler karıştı.

İşler karışınca sonunda Katar’a “demokrasi” geldi!

50 yıldır ilk kez seçim yapıldı ama ülkede partiler, sivil toplum örgütleri, sendikalar, kadın örgütleri ve özgür medya yok.

Ve bu Katar Taliban’la ABD’yi barıştırdı!

Bu Katar’ın televizyonu El-Cezire; ABD, İsrail ve genel olarak batıya kaşı yayın yapıyor ya da yapar gibi görünüyor ama kanalın sahibi hep onların hizmetinde.

Erdoğan’ın 2017’de asker gönderdiği Temim Hazretlerinin ülkesi Katar’ın “stratejik dost ve müttefiği” Türkiye’de ise demokrasi ve özgürlüğün geldiği nokta ortada.

Böyle giderse bizdeki seçimler de Katar’a benzer çünkü bu Katar seçimlerini alkışlayan tek ülke Türkiye oldu.

ABD ve Batılı ülkelerden çıt yok.

Hep birlikte “Katar demokrasisini” Suriye halkına layık görmüşlerdi!

O da “istemem” deyince olanlar oldu.

Hepsi bu kadar.