İdare Mahkemesi, İstanbul Valiliği’nin Saraçhane eylemlerinin başladığı 19–23 Mart tarihleri arasında kent genelinde uyguladığı protesto yasağını iptal etti.

“Geriye dönük iptal olur mu?” demeyin.
Oluyormuş.

O halde duyurulur:
Tarihi başa sarıp, hiç yasak olmamış gibi eylem yapmak isteyenlere yol açılmıştır.

Ama küçük bir sorun var.

Zaman makinesi henüz icat edilmedi.

Hayat da adalet de maalesef geriye saramıyor.

Uluslararası Af Örgütü’nün Haziran ayında yayımladığı eylemler raporundan kısa bir hatırlatma yapalım:

 “Protestocular polis tarafından, uluslararası insan hakları hukuku ve standartlarına aykırı olarak, çoğunlukla yakın mesafeden, doğrudan kafaları ve üst gövdeleri hedef alınarak tazyikli suya, göz yaşartıcı gaza ve kinetik etkili mermilere maruz bırakıldı. Kolluk görevlileri pek çok durumda yanma, ıstırap ve kızarıklığa neden olacak şekilde bir metreden kısa bir mesafeden doğrudan insanların yüzüne biber gazı sıktı.”

Şimdi durup soralım.

Ee, şimdi ne olacak?

Bu süreçte binden fazla kişi gözaltına alındı.
Çoğu tutuklandı.
Bazıları hala “Cumhurbaşkanı’na hakaret” suçlamasıyla içeride.
Yargılamalar sürüyor.

Peki şimdi onca insana dönüp “Pardon” mu denilecek?

Onca insan boşuna mı yaka paça gözaltına alındı?
Boşuna mı tutuklandı?
Öğrenciler boşuna mı vizelere giremedi, okullarını bir dönem uzattı?
İnsanlar boşuna mı cezaevlerinde yerlerde yattı?
Boşuna mı verildi onca hukuk mücadelesi?

Yasak yokmuş.Ama bedeli fazlasıyla  ödenmiş.

Ve şimdi geriye tek bir soru kalıyor:
Hepsi boşuna mıydı?

İndirim bile güven vermiyor!

Bugünlerde art arda akaryakıta indirim haberleri geliyor.

Petrol fiyatı 5 yılın en düşük seviyesinde.

Brent petrol Şubat 2021’deki gibi 56 dolara indi.

Bizde de benzine önce 2 lira 2 kuruş, ardından 83 kuruş olmak üzere peş peşe indirimler geldi.

Kimyada NŞA diye bir kısaltma vardır: Normal Şartlar Altında.
Normal şartlar altında bu haberleri anlatırken cümlenin sonuna ünlem koymam, büyük bir sevinçle anlatmam gerekirdi.

Ama yapamıyorum.
Çünkü indirim bile sevindirmiyor artık.

Güven vermiyor.
Ünlem tam da buraya...

 ★★★

Sevinemiyor oluşumun iki nedeni var.

Birincisi şu: Artık iyi bir şey olduğunda bile, refleks olarak altından başka bir şey arıyoruz.
“Mutlaka bir sebebi vardır” diye bakıyoruz.

Bir tür algı durum bozukluğu bu.
Ama haksız da değiliz.

Çünkü çoğu zaman yanılmadık.
Her yıl haziran ayında ve yıl sonunda enflasyonun görece düşük gelmesine “alıştık”.
Son birkaç yıldır şaşmıyor.

Sonuç ne oluyor?
Memur ve emekliye yapılacak zam oranları, son verilerle tırpanlanmış oluyor.
Geçen ay tam olarak bunu yaşadık.

Aylık enflasyonun yüzde 1 civarında gelmesi bekleniyordu.
Yüzde 0,87 açıklandı.
En iyimser senaryoyu çizenleri bile şaşırtan bir orandı.

Aralık verisiyle birlikte zam oranları netleşecek.
Alaattin Aktaş defalarca yazdı, anlattı: TÜFE’de benzin, motorin ve motor yağları grubunun ağırlığı yüzde 3,33.
Şu ana kadar yaklaşık yüzde 6’lık bir indirim var.
Dolaylı etkileriyle birlikte sadece akaryakıt fiyatlarındaki bir düşüş bile TÜFE’yi aşağı çekmeye yetiyor.

Ve tam da burada son yıllarda literatürümüze giren tuhaf bir kavram çıkıyor karşımıza:

“Enflasyon ayarlı indirim.”

★★★

Gelelim ikinci sebebe: İndirimlerin yetersiz oluşuna.

Hafızamızı tazeleyelim.
Brent petrol Şubat 2021 seviyesinde diyoruz.

O gün:
Benzin 7,21 TL,
Motorin 6,63 TL idi.

Bugün:
Benzin %617 artışla 51,71 TL,
motorin %701 artışla 53,13 TL.

Hal böyleyken,
“İndirim gelmiş, neyleyeyim” hissi kaçınılmaz oluyor.

Çünkü bugün yaşadığımız şey bir fiyat meselesinden çok daha fazlası.
Bu, yıllar içinde biriken bir hafıza meselesi.

Petrol aynı seviyede olabilir.
Ama biz aynı yerde değiliz.

Aradaki fark sadece rakamlarda değil.

Alım gücünde, beklentide, psikolojide.

İndirim geliyor ama kimse rahatlamıyor.

Çünkü herkes yarın yeni bir “bindirim” olacağını biliyor.

Kağıt üzerinde düşen fiyatların hayatın ucuzlayacağı anlamına gelmediğinden emin herkes.

Ve işte tam da bu yüzden...
İndirim var.
Ama güven yok.