Takım kazanmış, ikinci yarı özellikle iyi oynamış ve Avrupa’da turu ilk maçtan geçmiş gibi... E durum böyleyken oturup Fenerbahçe’nin eksilerini konuşmaya gerek yok sanki. Evet, Oosterwolde ve Osayi bekleri geri dönüşte sorun yaşadı. Djiku yenilen golde ağır kaldı. Krunic’te de beklenen oyun okuyan ön libero performansını halen göremedik; fiziksel olarak da iyi değildi galiba. Kent ise hazırlık performansının çok uzağındaydı.

İyiye bakalım, pozitif olalım. Fenerbahçe özellikle ikinci devrede üstün bir futbol sergiledi. Özellikle oyun akıcılığı yerindeydi. Deneyim ve akıl birleşti. Szymanski gol atamasa da hep sorumluluk almaya çalıştı. Tadic hem penaltıyı alışı hem de Dzeko’ya yaptığı servisle tam bir kurt olduğunu gösterdi.Dzeko’nun penaltı vuruşu ne kadar kötüyse diğer gollerdeki vuruşu o kadar iyiydi. Ferdi’nin füzesi de gözlerin pasını sildi. Cenk Tosun’un şık bilek hareketleri, Mert’in dinamizmi, Fred’in oyun görüşü falan filan... Yazmaktan yoruldum, insan bu nasıl kadro diyor. Giren çıkan oynamayan daha gelecekler. İnanılmaz...

Bir de sayısız kupası bulunan ve UEFA kulüp organizasyonlarının tamamında şampiyonluğu bulunan tek teknik adam olan Jose Mourinho gollere sanki Avrupa’da ilk galibiyetini alacakmış gibi sevinip motivasyonunu gösterince umutlanıyor insan.

Lugano’nun Fenerbahçe ayarında olmadığını, buna karşın üç gol attığının farkındayız ama Fenerbahçe’nin ve Mourinho’nun enerjisi sarı-lacivertlilere eğlence katmış. Böylesi geniş bir kadro. Taktik zenginliğe açık oyuncular. Efsane bir hoca... Haydi Fenerbahçe, Şampiyonlar Ligi özlemini bu kez dindir. Yolun açık olsun!